2. Bölüm

27 3 4
                                    

    
     Ve yeni bölüm! Yine sizi sihir kuyusuna alıyorum umarım eğlenirsiniz!
Bu bölümü icclaal isimli kullanıcıya ithaf ediyorum.

Haftalar geçti ve ben oraya gitmeye devam ettim. Ona yardim etmeye sohbet etmeye devam ettim.
     Bir gün yine onun yanına gittiğimde keyfimin bozuk olduğunu anlamıştı. "Moralin neye bozuk Alya?" Diye sordu. Keyifsizligim onu mutsuz etmişti ama konuşmak istemiyordum olanları unutmak içi ona yardım etmek yetiyordu.  "Önemli değil." Dedim işime odaklanmaya çalışarak. "Mutsuz olaman önemsiz mi?" Diye sordu. Jantlarla uğraşmayı bırakmış saeece benimle ilgileniyordu. "Timur konuşmak istemiyirum işimizi yapsak olmaz mı?" Diye sordum. Teklifimi kabul etmedini gönülden istiyordum ama o "derdinden sadece şuan kaçabailirsin ama sana it olan bu yıldızların altından kaçınca tekrar düşünmeye başlayacaksın." Dedi. Konuşnadan durmayacaktı. Belki de iyi gelirdi. "Sorun babam." Diyince yerleşti ve pür dikkat beni dinlemeye başladı.
     "Babamın beni sevdiğinden şüpheliyim. Bazen benden o kadar nefret ediyormuş gibi geliyor ki bana. İçimde bir öfke ve hınç besliyorum ona karşı. Beni sevsin istiyorum..." dedim. Son lafımın yarısı boğazıma kacarken gözlerim kızarmıştı ve damla damla gözyaşları dökülmeye başlamıştı. Elimle onları silmeye çalışsamda yanaklarıma bulaşan nemin üstüne hızlıca bir damla daha geliveriyordu. Gözlerim ağlamaktan kızarmıs nemlenmiş ve kısılmıştı. Yüzüne baktım. Beni inceliyordu. "Eminim sevgi dolu bir ailede büyümüşsündür Timur."dediğimde kafasını itiraz edercesine salladı. "Evet sevgi dolu bir ailede büyüdüm veni seven ama kanımda olmayan. Babam, annem ve kardeşimi cok uzun zaman önce bebekken kaybettim. Bende yurtta kendime bir aile edindim." Onunhikayesini dinledikce gözlerim daha da çok doluyordu. Bir anda onun hiç beklemediği bir anda boynuna sarıldım. Yüzümü omzuna gömdüm. Kostümü gözyaslarimla nemelnmeye başlamıştı. Beni msırtımı sıvazladı. "Herşey yoluna giricek değil mi Timur?" Dedim. Yavaş yavas kollarımı çözdüm. "hayır" diyerek karşılık verince, "çok rahatlatıcıydı saol." Dedim.  O da gülümsedi. "Ne zaman istersen burdayım. Prenses." Dedi. Onun beni güldürmesi hoşuma gidiyordu. "Saolun lordum." Ben ona böyle deyince baş parmağını aklına bir sey gelmis gibi havaya kaldırdı ve alet çantalarından birine gitti.
      Bir şeyler arayıp taraştırdı. "Ah burdaymış" diyerek elinin içine bir şey saklayarak eski yerine döndü. "O nedir Timur?" Gözlerimle ne olduğunu anlamaya çalıştım. Timur üstteki elini indirdiğinde bir anlık kalp  krizi geçirecektim. Kare kutunun içinde, bir angelpink vardı.
      Angelpink markası her sene farklı bir melek heykeli çıkarır. Bu oyuncak oldukça ünlüdür ve şimdi bende de bir tane var! Benimmi uzun etekli kocaman tüylü kanatları ve kısa saçları olan Light' tı.
       "Bu harika! Gerçekten cok çok teşekkür ederim Timur."dedim mutlulukla. "Beğenmene sevindim" diyerek yanıt verdi. Oyuncağı daha sonra kutusuna yerleştirdim ve çalışmaya devam ettik.

Karavan çalışıyor

     Aradan 3 ay geçmişti. Karavanın sadece bakımı kalmıştı. Timur içeride koltukları yenilerken ben karavanı boyuyor resimlerle süslüyordum.
      Güzel bir çizim olmuştu ama bir şeyler eksikti. Dikkatlice baktım. Baktım ve neyin eksik olduğunu buldum.
      Siyah boyaya batırdığım fırçamı kullandım. "Timur! bunu görmek isteyeceksin!" Diye bağırdım. Timur hızla yanıma geldi. "Vay be!" Dedi hevesle. Beğenmesi beni mutlu etmişti elini kocaman "angel" yazısı üzerinde gezdirdi. "Bu mükemmel otesi olmuş Alya." "Saol" dedim şımararak.

İstenmeyen misafirler
      Aradan bir hafta daha geçti ve sonunda o gün geldi çattı.
      Alya sevinçle tüneli aştı. Açıklıga vardığında Timur'un orada olmadığıni fark etti.
       O gelene kadar telefonunu çıkardı. Kaybolduğu gece yanında olmadığı için babası onu sıkı sıkı tembihlemişti. Telefonunda ki oyunlardan birini açıp oynamaya başladı. Oyunun ikinci elinde telefonu kapadı. Karavana yaklaştı. Bu karavan gercektem uçacak mıydı? 3 aydır boşuna mı buradaydı merak ediyordu? Elini kocaman angel yazısının üstünde gezdirdi. O sırada ağaçların arasından bir ses geldi. "Kim var orada!" Diye bağırdı. Yavas adımlarla yaklaşti ve karanlıgın ardındakiler büyük bir sesle yere fırladı. "Ah!" Diye bağırırken aralarından biri, Alya geri adım attı.
     Uzun boylu, yeşil hırka giymiş ve uzun bir pantalon giymiş çocuk ayaklanıp söylenmeye başladı. O sırada şişman mavi bir tulum giyen şapkalı kısa çocuk ayaklandı. Yanlarında bir de zayıf kahverengi bir köpek vardı. Muhtemelen cinsi doberman'dı.
"Sizde kimsiniz?"dedi Alya.
"Asıl sen kimsin?" Diye sordu Uzun çocuk.
"Bu seni ilgilendirmez."
"Güzel."
     Çocuklar üstlerini düzeltmeyi bırakıp kafalarıni kaldırdığında önlerinde ki şahane karavanı gördüler.
"Vay be!" Dedi kısa çocuk. Ve lolipopunun açık olan ağzına götürdü.

KARAVAN BÜYÜCÜLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin