Bölüm~1~

966 35 19
                                    

Kaldırımda durup yayalar için yeşil ışığın yanmasını beklerken saatime baktım.İş görüşmeme geç kalmak istemiyordum. Bugün de aksi gibi hava yağmurluydu.Ben de şemsiyeme daha da sıkıca tutundum. Ve yeşil ışık yanar yanmaz karşıya geçtim. Koyu renkteki kot pantolonumun ıslandığı yetmiyormuş gibi üstüne üstlük çamur da olmuştu. Ama görüşme yapacağım kişinin çamurlu bir pantolonu umursayacağını pek sanmıyordum. Pantolonumu ıslak mendille sildikten sonra yürümeye devam ettim. Yaklaşık yirmi beş dakika sonra ‘Özel İhsan Hekimoğlu Hasanesi’ne varmıştım.İçeri girmeden önce koyu yeşil montumu düzelttim. İçeri girdiğimde ise kırmızı beremi yavaşça başımdan çıkardım. Etrafı incelemeye başlarken hastanenin renginin huzur verici olduğunu fark ettim. Duvarlar beyazdı ve su yeşili lale motifleriyle çok güzel ve rahatlatıcı görünüyordu. Aydınlatması da loş olmadığından insanların hasta olduğunu vurgulamak yerine dinamik bir ortam oluşturuyordu. Yavaşça kafamı etrafta gezindirirken danışma gibi bir yer gözüme ilişti. Sevinçle ellerimi küçük çaplı çırptıktan sonra

‘’Pardon ?’’ diye sordum görevli kişiye. Görevli kişi başını dosyalardan bir anlığına kaldırdı ve

‘’Evet canım ne istiyorsun?’’ diye sordu. Ben de tebessüm ederek

‘’Burada hasta çocukları eğlendirmek ve çeşitli faaliyetlere dahil etmek amacıyla bir çeşit etkinlik yapılıyormuş. Ve onların başında durup onları yönlendirecek bir kişi lazımmış. Ben de o kişi olabilmek için başvuru yapmıştım ve görüşmeye çağırıldım. Acaba görüşme yapacağım yer neresi?’’ diye sordum. Görevli bayan söylediklerimi kafasını sallayarak dinledikten sonra

‘’Yukarıda soldan ikinci kapıdan gir. Orada bu işleri organize eden bir doktorumuz var.Adı Bora Tanyeli. Bora Bey’le görüşmelisiniz.’’ Dedi. Görevli bayan hiç de işinden bıkmış, enerjisi olmadığı gibi sizin de enerjinizi emen biri gibi görünmüyordu. Gayet cana yakın birisine benziyordu. Saçlarını topuz yapmış,esmer,28-30 yaş arasında bir bayandı.Görevliye teşekkür ettikten sonra hızlı adımlarla merdivenleri çıktım. Görevli bayanın bahsettiği odayı bulduktan sonra kapıyı iki kere tıklattım ve cevap bekledim. Girmem söylendiğinde ise kapıyı yavaşça açtım. Kapı gıcırdarken istemsizce gözlerimi kıstım ve

‘’Affedersiniz. Ben hasta çocuklar için yapılan etkinlikte görev almak için gelmiştim.’’ dedim. Bu iş için kesinlikle bir isim bulmaları lazımdı. Mesela ‘hasta çocuklara ablalık’ kulağa pek hoş gelmiyor. Peki ‘ part -time ablalık’ nasıl? Bu da pek olmadı. Bu konu üzerinde düşüneceğim.

‘’Öyle mi? Otur canım.’’ Dedi Bora Bey. Ben daha çok 55 yaşını geçkin, beyaz saçlı, bilgili görünen, gözlüklü  bir adam beklerken Bora Bey, 40 yaş civarında, fazlasıyla fit,uzun boylu bir adamdı. Ve yaşına rağmen karizmatik görünüyordu.

‘’Adınız nedir?’’

‘’Asi. Şey yani, Asiye İzgün.

‘’Kaç yaşındasın ?’’

‘’18.’’ Dedim gururla.18 demek artık reşit oldunuz demekti. Ve bu da size bazı konularda çok güzel imkanlar sağlıyabiliyordu.

‘’Güzel.’’ Dedi tebessüm ederek. Kağıdına bir şeyler not ediyordu. Ben de o sırada ellerimi dizimde birleştirmiş sessizce ritim tutuyordum. Bora Bey kafasını kağıttan kaldırdı ve bana hitaben

‘’ Peki çocuklarla aranız nasıldır?’’ diye sordu. Ben de bu soru karşısında sevindim.

‘’Çocukları çok severim. Mahalledeki çocuklar başta olmak üzere kuzenlerime hep ben bakarım. Bana bu konuda çok güvenirler.’’ Dedim gururla. Söyleyeceklerimi hızlıca söylediğimde Bora Bey güldü ve

TARUMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin