Bölüm~2~

270 19 2
                                    

Hastaneden haber bekleyeli üç koca gün geçmişti. Ve bu üç koca gün boyunca elimden telefonu düşürmemiş 444 ile başlayan numaraları bile cevaplandırmıştım. Beklediğim haber salı günü, tuvaletteyken geldi. Pek de iyi bir zamanlama değildi ha? İşimi bitirmeden tuvaletten çıkmaktan hiç hoşlanmam- hoşlanan var mıdır bilmiyorum fakat benim hoşlanmadığım bir gerçek- ama buna  rağmen tuvaletten odama Usain Bolt'a bile nanik yapabilecek kadar hızlı bir şekilde koşmuştum. Telefonu açtığımda numaraya bakmadığımı farkettim.

''Alo?'' dedim ve gözlerimi irice açtım.Telefondaki kişinin beni görmediğini biliyorum ama kendime ve mimiklerime de engel olamıyordum.

''Ben Özel İhsan Hekimoğlu Hastanesi'nden arıyorum. Bora Bey'in asistanıyım. ''Ellerimi yumruk yapıp havada salladım. Ve yukarı doğru bakararak 'şükürler olsun' dedim içimden. Heyecanım  doruğa ulaştığından elimde telefonla odamda tur atmaya başlamıştım. Odam pek de büyük değildi. Bu yüzden odamda şekiller oluşturarak yürümeye başladım. Önce yatağıma,sonra yatağımın sol çarprazındaki çalışma masasına,ardından çalışma masamın karşısındaki dolaba ve son olarak da dolabımın sol çarprazındaki kitaplığıma...

''Evet dinliyorum.'' dedim anlamsızca cırtlak çıkan sesime aldırış etmeden. Odamda tur atma işi bittikten sonra elime yatağımın üstünde duran tombul, beyaz tüylü oyuncak tavşanımı alıp kulağını kemirmeye başladım.

''Yarın saat 16.40 da hastaneye gelip Bora Bey'i bulmanız gerekiyor. Bora Bey yarın fazla yoğun olacağından odasında olamayacağını söyledi. Bu yüzden onu bulmanız gerekebilir.'' dedi adını dahi bilmediğim asistan. Ben de tavşanın kulağını kemirmeyi bırakıp

''Yo yo hiç sorun değil. Çok teşekkür ederim.'' dedim gözlerimi kısıp gülerken.

'' Rica ederim iyi günler Asiye Hanım.'' dedi ve telefonu kapattı.Asistanın son kelimelerine karşın birden dudaklarımı yukarı doğru kıvırmadan edemedim. Asiye nedir anne/baba? Tamam babaanemin annesinin ismi olabilir ama siz de diğer ebevynler gibi itiraz edip 'biz kızımıza böyle bir isim koymayız' diyebilirdiniz değil mi? Yaşıtlarınız kızlarına Melis, Tuana,Gözde koymuş siz ise Asiye... Utanmalısınız bence. Birden yerimden doğruldum.

''Ne giyineceğim ben?''  diyerek beyaz renkli dolabıma koştum.

Daha önce hiç bir yerde çalışmamıştım. Elbise mi giyinmeliyim yoksa pantolon mu? Dolabın karşısında ne giyineceğimi düşünerek geçen 38 dakikanın ardından koyu lacivert saten, yüksek belli pantolon ile beyaz ,yakasında renkli boncuk işlemeli bluzumu giymeye karar verdim. Bu kıyafete açık saç iyi giderdi. Saçlarım koyu kumraldı ve omuzumu biraz geçiyordu. Hafif dalgalıydı ama düz bile denebilirdi. Gözlerim ise kahverengiydi. Ben bu kadar sıradan renklere sahipken erkek arkadaşım fazlasıyla renkli bir insandı. Gözlerim kahverengi olmasına rağmen iri olduğu için dikkat çekiyordu.Kirpiklerim uzundu. Kısacası pek de göze çarpan birisi değildim. Buna rağmen Özay gibi oldukça yakışıklı birisi benimle çıkıyordu. Özay demişken... o da benimle geleceğini söylemişti ve sanırım ona haber vermem gerekiyordu. Ben de mesaj atmayı uygun buldum.

Yarın saat 16.40 da hastanede olmamız gerekiyor. Haberin olsun :** Cevabın gelmesi yaklaşık 3 dakika sürdü.

16.40 mı? Neden 15.00 değil ki? mesajı okuduktan sonra ekrana bakarak gözlerimi devirdim. Ve  cevap yazdım.

Hastane işlerinde bir dakika bile çok önemli. Bora Bey'in uygun olduğu saat bu demek ki. Birkaç saniye sonra Özay'dan cevap geldi.

Bora Bey? Ve yine bir göz devirmesi oflama eşliğinde...

TARUMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin