1.2

72 36 12
                                    

Ne için var oldu insanoğlu? Ne için yaratıldı , Ne için gönderildi dünyaya ? Rabbini bulmak için değilmi? Rabbine ulaşmak için değilmi?Rabbini bulup sonsuz saadete kavuşmak için değilmi?

Soruyor muyuz ki hiç kendimize? Kendi içine hapis etmiş olan dünyadan çıkıp dar mizaçlar dan uzaklaşıp sorabildik mi kendimize bu soruları?

Ben söyleyeyim soramadık . Öylesine kapıldık ki bu dünyaya öylesine kapattık  ki gözlerimizi tek görebildiğimiz dünya oldu.
Açsaydık ya gözlerimizi, açıp görseydik ya Rabbi.

Göremedik...

O kadar çok sevmiştik ki dünyayı, onunla olan bütün güzellikler kalbimizde pasların oluşmasına , kirlerin oluşmasına sebep oldu.

Sevmiyecekmiydik biz bu dünyayı? Tabiki sevecektik fakat yerlerin ve göklerin yaratıcısı olan Allah (c.c) dan daha fazla değil.
Peki biz ne yaptık Allah(c.c) 'ı unutup onun sevgisini ona olan aşkımızı unutup dünyayı sevmedik mi ?
Kör kütük sevdalanmadıkmı dünyaya ve güzellikelrine?

Sevdalandık...

Peki bu denli sevdalıyken dünyaya nasıl ulaşacaktık gerçek aşk'a 
Görürmüyüz onun cennetini?

Kalbimizde pas ve kir doluyken nasıl görebilirdik ki saadeti ?
Görebilirimi  insan paslanmış bir çeliğin parlayan yüzünü?

Göremez... 

Bu halden kurtulmak gerekmez mi? Gerekir elbet.
Hangi kul ister ki paslı kalmayı?

İşte bu dokuz cihatkar kendini temizledi.
Paslanmış kalplerini parlattılar, Açtılar gözlerini bekliyorlar saadeti. Bekliyorlar fakat onlarda korkuyor.

Ya biz kalplerimizi tam anlamıyla parlatamamışsak , ya biz saadete ulaşamamışsak diye .

Aklıma geliyor da bazen eski anılarım gülüyorum  kendime.
Ne halden ne hale gelmişim diye yada gelmişim değil neye gelmeye çalışıyorum diye. Daha bitmedi her şey. Soyutladım evet kendimi dünya nın zevklerinden, nefsin isteklerinden fakat hâlâ ruhum kurtulamadı nefsin ellerinden.

O günler de gelicek ti inşallah...

Bakıyordum camdan Fatih sokaklarına.

Yeni yeni kendini gösteriyordu güneş, yeni yeni gün başlıyordu .

Karşı tarafa doğru baktığımda İstanbul'un diğer semtlerinde hala ışıkları yanan dükkanlar vardı. Eğlence yerleri de olabilirdi bilmiyorum . O dükkanlarda  daki , o eğlence yerlerindeki insanlar için gün daha aydınlanmamış , onlar için hala geceydi. Işıklarını söndürmemelerinden bunu çıkartıyordu insan .

Arkamdan sesler işittiğimde başımı çevirip onlara baktım.

Kimi diz üstü oturuyor kimi bacaklarını bağlamış oturuyor kimi ise başını bir arkadaşının dizine koymuş bir halde oturuyordu.

Sabah namazını hep beraber kılmış kerahatin girmesini bekliyorduk. Selin'in kolundan destek alarak başını avuçlarının içinde dik durması için çabaladığını gördüm. İstemsizce başını tutamayıp öne doğru vücudu düştü. Arkadaşı Leyla  onu tuttup sarstı. Selin gözlerini açtığında ne olduğunu anlamaz bir halde etrafa bakıyordu. Bu halleri tebessüm etmemi sağlamıştı.

Rüveydanın sürekli esnediğini gördüm. Ağzını kapatmaya çalışıyordu sürekli. Bakışları beni bulduğunda utanıp başını eğdi.

Kızlardan biri "Saliha hocam ne zaman yatıcaz?"dediğinde kolumdaki saate baktım girmişti kerâhat.

"Yatabilirsiniz kızlar "dediğimde hepsi hızlıca yataklarına gittiler fakat bir kaç kişi hariç.

Melek, Şevval , Ayça , Buket, Berfin ve Meryem rahlelerini alıp ikişer ikişer karşılıklı oturdular.

"Siz neden yatmıyorsunuz " dediğimde Berfin kuranlarını rahleye koyuyordu.

"Hud süresinden tefsir  sınavına gireceğiz hocam onun için tefsir sınavını hazırlıyoruz. Yetişmedi de" dedi Buket.

"Anladım Allah yardımcınız olsun kızlarım"

"Sağolun hocam " dediklerinde yanlarından çıkıp hocaların yattığı odaya girdim.

Elime tesbihimi alıp oturur pozisyonda çekmeye başladım aklıma bizim eski anılarımız gelmişti . Bizde Hud süresi için sınıfça uyumayıp sınavımızı hazırlamıştık .

****

"Ya Sare abla ben yetiştiremem ki Hud süresini  üç sayfa yapılmamış yerim var "

"Saliha birlikte uyumayiz gerekirse birlikte yaparız ."

"Benimde hazır değil Sare sadece sen Havva Gül ve Sümeyye'nin hazır biz nasıl yatiştiricez yarına ?"

"Ya Eda beraber yaparız diyorum. Hep beraber gurup oluruz, birlik oluruz  gerekirse uyumayız diyorum"

"Bende yardım ederim "dedi Havva Gül yanındaki Sümeyye de onayladı başıyla onunda yardım edeceğini anlamıştık.

Şevval ve Ümmü Gülsüm de kabul etmişlerdi fakat ben hala yarına yetiştirebilecgime inanmıyordum.

Gece teheccüt namazını kılmamız için hocalardan biri bizi uyandırmıştı .Namazları kıldıktan sonra hepimiz toplanıp ders çalışmaya başladık. Sare abla ben ve Eda'ya yardım ediyordu. Ara sıra beni dinliyor ara sıra da Eda'yı .

Sare abla Eda'yı dinlerken ona baktım saatlerdir bizimle ilgileniyordu.  Eda son sırasınıda dinlettikten sonra ikimizin de açık yerleri kapanmıştı ,ikimizin de sınavı hazırdı. Yanımıza diğerleri de geldiğinde hepimizin açıkları kapanmış ertesi sabahki sınava hazırdık.

Sare ablaya baktığımda gözleri kapanıyordu onuda kaldırıp yataklarımıza geçtik. Ertesi gün sınavdan hepimiz tam puan almıştık Sare ablanında dediği gibi birlik olup hazırlamıştık sınavımızı.

Dokuzumuz bu cihatta hep beraberdik. Birimizin bir yeri yaralansa diğeri kendi elbisesinden parça kopartır sarardı yarasına . Kardeşlikte bu değilmidir zaten?Birinin canı yansa ötekinin de yanmazmıydı? Yanardı . Biz kardeşten de öteydik beraber uyuyup beraber uyandık biz. Bu cihatta hep sırt sırtaydık...

Beni daldığım maziden Merve hoca çekip almıştı.

"Hadi Saliha hocam kahvaltıya'

Desteklerinizi bekliyorum.💜

Bu Nur'u Takip EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin