Hepimiz göz yaşı dökmüşüzdür, hepimiz saatlerce ağlamışızdır.öyle değilmi?
Ya aşk acısından , ya ölüm acısından, ya ihanet' e uğramanın acısından yada başka bir sebepten .
Peki hiç günahlarımız için gözyaşı döktük mü? Saatlerce istiğfar ettik mi? Bir kere bile olsa Rahmân'a tövbe ederek gözyaşı döktük mü? Gözyaşlarımız seccadeye aktı mı?Dökebilen' e helal olsun .
Kimse sütten çıkmış ak kaşık değilken neden hiç istiğfar etmiyoruz , neden bir şeylerin farkına varmıyoruz ,varamıyoruz?
Bizi dişleri arasına hapis etmiş olan şeyi neden görmüyoruz, neden birlik olup o dişlerin arasından kurtulmak için çabalamıyoruz?Ben Saliha Akdemir.
Dünyaya karşı bakış açısı dar olan gerçeklerin ne olduğunun farkında olmayan Saliha Akdemir.
Her gülüşün arkasında aslında masumiyet değil de hırs gadap büyüklenme ve daha bir çok kötülüğün yattığını göremeyen Saliha Akdemir.
Okul içinde sevildiğini zanneden fakat kimsenin umurunda bile olmayan Saliha Akdemir.
Kalbin de saf ve temiz duygularını hiç bir zaman eksik tutmayan Saliha Akdemir.Herkezin bir geçmişi vardır. İşte şimdi bende size geçmişimi anlatacağım. O dokuz nur'u, o dokuz cihatkar'ı nasıl bulduğumu anlatacağım.
Hâle oturduğu sıradan kalkıp sınıfın en arka sırasında oturduğum masamın yanında durdu.
Benimle çok yakın bir arkadaşlığı yoktu fakat bazen benimle de vakit geçirirdi."Saliha kantine gidelimmi beraber?"
"Olur gidelim" dediğim esnada Esra ve Çağlanın bize baktıklarını fark ettim. Hâle ile beraber sınıftan çıkacakken Esra ve Çağla yanımıza geldi.
"Saliha bizim Hâle ile işimiz var sen kantine tek gitsen olurmu birde hazır iniyorsun bizede bir şeyler alsan şu parayla" dedi Esra.
Bana uzattıkları paraya bakıyordum. Anlamamıştım bile daha olayı. Elime parayı tutuşturup Hâle 'yide yanlarına alıp yanımdan uzaklaştılar. Hani Hâle ile birlikte gidecektik o istemişti kantine gitmeyi ben değil ki neden benim bir şeyler almamı istediler?
Farkında bile olmadan yürüyordum. Arkadaşlarımın üzülmesini hiç bir zaman istemediğimden onlara bir cevap ta veremiyordum. Olsun bir kaç bir şey almak eline mi yapışır Saliha deyip kantine indim.
Dönüş yolunda Çağla camdan bana seslendi.
"Saliha acele etsene kızım tenefüs bitecek sen hala getiremedin yiyecekleri" dedi.
"Geliyorum hemen" diye bağırdım bende .
Sınıfa girdiğimde elimdeki poşet hunharca çekildi .Esra Hâle ve Çağla poşetteki yiyecekleri açıp yemeye başladılar. Bende onlara bakıyordum .
Esra bir an başını çevirip baktığında içimdeki umutsuzluk yerini çoktan terk etmişti.
"Ne bakıyorsun Saliha geçsene yerine "dedi
İşte tamda o an fark ettim ki umutsuzluk yerini hiç terk etmemiş.
Onlara baktığım için yiyeceklerinden istediğimi falan mı zannetmişlerdi acaba? Eğer öyleyse ben yiyeceklerini istemiyordum ben onun için beklememiştim . Ben bir teşekkür ederler belki diye beklemiştim.Tekrar anladım ki o bekleyişin de hiç bir zaman faydası olmayacak. Defalarca kez onların isteklerini yapmıştım, defalarca kez onların hatalarını ,suçlarını ben üstlenmiştim. Varsın teşekkür etmesinler bana fakat Allah razı olsun deselerdi keşke .
Dememişlerdi ...
Haftalar aylar böyle geçiyordu işte . İnsanların üzülmesini bir kere bile aklına getiremeyen Saliha defalarca kez üzülüyordu.
Görmeye başlıyordu bazı şeyleri ama konduramıyordu arkadaşlarına Saliha .Ben böyleydim işte.
Gülşah koşarak yanıma gelip kolunu omzuma attı." Geleceksin dimi haftaya ?"dedi
Nereye gelecektim ki haftaya? Anlamaz gözlerle ona baktığımda suratında şaşkınlık ifadesi kendini göstermeye başladı."Söylemedi mi sınıf arkadaşların kuzum ?" Neyi söyleyeceklerdi bana ? Hiç bir şey anlamıyordum. İstifimi bozmadan suratına bakmaya devam ettim.
"Söylememişler. Ya birde o kadar tembih ettim herkese söyleyin diye demek sana söylemediler . Saliha haftaya mezuniyet için bir kafenin çatı katında toplanacağız seninde gelmen gerek sende mezun olucaksın gelirsin dimi kuzum?"
"Pek zannetmiyorum Gülşah gelemezsem size iyi eğlenceler"
Yüzü asılmıştı "Neden ya gel işte hem biliyorsun benim doğum günümde yaklaşıyor belki o gün kutlarız bütün arkadaşlarım yanımdayken "Heycanlı heycanlı söylemişti son cümlelerini. Gülşah diğerleri gibi değildi o çok iyiydi hep yanımdaydı ve ben onun üzülmesini isteyemezdim. Nankörlük olurdu dimi onu üzmek.
"Tamam gelirim" sen bir tanesin Saliha diyip boynuma sarıldı ikimizde gülüyorduk...
Gülüyorduk, gülüyordu , gülüyordum . Fakat bir dahaki sefere o gülecek ben onun gülmesine ağlayacağımı bilmiyordum .
1 hafta geçmiş hepimiz toplanmistik kafenin çatısında herkez eğleniyordu ben hariç . Gülşah sahneye çıkıp mikrofondan bir slayt hazırladığını onu izlememizi istediğini duyurdu.
Slayt başladığında her kez pür dikkat izliyordu. İzliyorlardı ve gülüyorlardı . Gülşahta gülüyordu hepsi gülüyordu. Ben ise ağlamamak için kendimi zor tutuyordum . Sinirden sıktığım ellerim uyuşmaya başlamıştı. Ekran da benim insanlara yardım ederken ki çekilmiş fotoğraflarım vardı. Kantinden birine tostunu alıp götürürken ki , elimdeki valeybool topunu başka birine veririken ki, büyük şemsiyemi arkadaşlarım ıslanmasın diye onlara daha çok yakınlaştırırken ki ve daha bir çok fotoğraf. Aslında bu fotoğraflardan asla gocunmazdım asla üzülmezdim fakat beni asıl üzen şey o fotoğrafların altında yazan yazılardı.
Amele , çalışkan köpüş , getir götür ustası ve daha bir çok yazıydı beni üzen. Diğer insanların gülüşü değilde Gülşah'ın gülüşü yakıyordu yüreğimi.Gerçek arkadaş olarak görmüştüm ben onu , gerçek kardeş olarak...
Değilmiş meğer ...
Tekrar eline aldı Gülşah mikrofonu " üniversite de seni yine böyle calıştırırlarsa Saliha para karşılığında yap . Çok safsın be kızım azcık para alsaydın bari milletten ."
Çok saftım haklıydı fakat tek bu konu da haklıydı.
Desteklerinizi bekliyorum 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Nur'u Takip Et
RandomEy sabır sen ne güzel bir imtihansın... Açılsın kapılar çıksın bütün hüzün, hasret, acı , keder En sonun da da kapatsın kapıyı sabır yanında mutlulukla beraber...