Sabah 07.30 iş saati geldi yine sıcak yatağımdan,yorganımın köşesinden tek bacağımı dışarı çıkarıp kolumu yastığın altına sokmak daha çekici,keyif verici, hayatta ki tek mutluluğu yakaladığım an yatakta olduğumun farkına vardığım an sanırım.
Yine kendi kendime konuşmaya başladım,aslında arkadaşlarım hiç de boşuna demiyo kırıksın diye...
Odamın kapısı kilitli olmasına rağmen,hala zorlayanıyorsa bilinki bu,benden daha da kırık kardeşim, ediz.Daha fazla zorlamadan kalkayım ne de olsa iş beni bekliyor yatağımdan ayrılma vakti...
Mutfak'dan yine beni kilo aldırmaya teşvik eden börek kokuları geliyor...
Kahvaltımı yapıp,üstümü giyinip,gelinin kız kardeşi gibi makyajımı yaptıkdan sonra evden çıktım.Her zaman ortalıkda rükuş bir genç kız gibi dolansam da renkler ve zevkler tartışılmaz deyip vicdanımı,beynimi rahatlatıyorum sanırım...
Otobüs de geldi,geç kalıp arkasından koşuşturmana gerek kalmadı hadi iyisin yine maral hanım.Çantama elimi götürüp,kulaklığımı çıkarttım.Kulağım da hafiften ilerleyen müzik de...
Çok sevsen de gitmelisin öyle mi?
Bence sen yalancının birisin.
Söylesene sevdam bu nasıl,bu nasıl veda,bu nasıl yalan...
Ben hayatım da hiçbirzaman sevilmediğimi o an bi kez daha hissettim...Tam çilekeşe bağalayacakken iş yerine geldim ne yazık ki,artık başka zamana diyelim.
Otobüsden iner inmez herzaman ki gibi,o güzel gülüşünü sergileyerek,belediye çukuruna meydan okuyan,gamzelerinin farkında olmayan arkadaşım simay...
-Hoşgeldin,rükuş arkadaşım.
-Ooo,bakıyorum da simay hanım, benim yerime artık sen boş yapar olmuşssun.Hadi,hadiiii iş başına...
Önlüğümü giyinip,saçlarımı bağlayıp,iş başına geçtim.Her gelen müşteriye güler yüz gösteriyorum ama,dışımda ki yüz,içime de ait olabilse keşkeee...
Babamın çalıştığımdan haberi olmaması beni ürkütüyor,ama eğer babam çalıştığımı öğrenirse, üzülecek,belki de hastalığını tetikleyecek.Onun üzülmesine dayanamam...
Müşterilerle ilgilenmeye bakayım en iyisi ben.Ya da simay benim yerime biraz ilgilensin,babamın ilaçlarını almam gerek,hem o güzel kumral tenime az güneş ışığı değsin,hem ne demişler akşam güneşi güzele vurur.Saat'de 17:30 işin kapanış saatine daha üç saat var arada kaçamak yapmak iyidir.
-Simayy,ben yarım saatliğine dışarı çıkıcam,babamın ilaçlarının alınması lazım..
-Hadi,daha fazla uzatmaa da çık rükuş,ben hallederim.
Tek nazım geçen arkadaşım,simay sanırım ne olursa olsun,hep arkamda duran,bir abla,anne gibi bana destekçi olması,kendimi özel hissettiriyor.
Yaya için yeşil ışık yandığına göre kendimi sallaya,sallaya geçebilirim karşıya.Hava ne kadar sıcak ya makyajım akacak şimdi...
Aslın da kendimi beğenmiş,egoist, bir genç kız gibi davranışlarım,görünüşüm olsa da,hiçbir şey öyle dışardan gözüktüğü gibi değil.Ama kimse öyle düşünmüyor tabi.Ben kendimi böyle iyi hissediyorum demekki,böyleyim,bazı acılarımı bastırmaya,dindirmeye,çalışıyorum ki böyleyim...
Eczane kapanmış,napıcam ben şimdi,ilaçları almam lazım.Akşam o ilacı babamın içmesi gerekiyor.Neyse diğer eczanelere bakalım.
Bi kaç sokak gezdikten sonra buldum işte..Yarım saati biraz geçirdiğime göre iş yerine geri dönme vakti artık.
Karşıdan karşıya geçerken peşim sıra bana eşlik eden birinin farkına vardım.Yanıma yaklaşırken hemen gözlerinden,o gökyüzü gözlerinden tanıdım...Kutay bu,üniversite den arkadaşlarımız sayesin de tanıştığımız,ama o zaman ki kutay gitmiş,şuan karşıma adeta bir kıvanç tatlıtuğ dikilmiş gibi duruyordu...Sadece gözleri değişmemiş,hala insanı içine çeken bir okyanus gibi gözleri.Konuşurken başımı hafif yukarı kaldırmak zorunda kalsam da çok içten ve cana yakın hala üniversite yıllarında ki gibi.
-Maral,tanıdın mı beni?
-Gözlerin de eğer değişmiş olsaydı,sanırım tanıyamazdım kutay..
(Dedikten sonra kutay gülmeye başladı)
-Hala aynısın,esprili,gülmeyi seven,maral...
-Eee,napalım hayat şartları,beyfendi..(Deyip,hafif gülümsedim.)
-Çalışıyor musun maral? Neler yapıyorsun?
-Aaaa,evet simayla beraber aynı yerde çalışıyoruz.Öyle yarım saatliğine dışarı işlerimi,halletmek için çıktım.İstersen,numaranı ver izin günüm de simay,sen,ben biyer de oturup konuşuruz detaylarıyla.Şuan işe gecikmek üzereyim biraz,dedikten sonra...(Tebessüm ettim.)Hatta simay da duyunca çok sevinir.
-Olur,nasıl nerden maral hanım.
Numaralarımızı,aldıktan sonra ayrıldık.İş yerine gelir gelmez,hemen simay'a anlattım.
-Simay, kutay vardıya hani,ünivesiteden sürekli gökyüzü gözlü çocuk diye aramızda dedikodusunu yaptığımız,onu gördüm yolda işte.Beni tanıyıp,peşimden gelmiş.Numaralarımızı verdik birbirimize ben,sen,simay buluşuruz izin günümde deyip ayrıldık öyle...
-Beni de kattığın iyi olmuş,yoksa darılırdım maraaallll...(Diyerek gülümsedi.)
Dükkanı kapatmamıza son 10 dakika kaldığına göre üstümü değiştirip,uzun sarı saçlarımdan tokamı kurtarıp özgürlüğüne bırakabilirim artık...
Dükkanı kapattıkdan sonra simayla konuşa,konuşa evin yolunu tuttuk.Eve nasıl geldiğimin hiç farkında bile değildim,o kadar çabuk geçti ki simayla,yolda konuşurken zaman...Ayakkabılarımı çıkarıp eve girdikten,yorgun düşmüş bedenimi, beş saniyeliğine,yatağımın üstüne bıraktım.Aç karnımı doyurmak için,mutfağa annemin yanına gidip yanağına bir buse kondurdum.
-Eee,nerde o sabah ki güzel böreklerin,anneciğiimm...(Diyerek güldüm.) Sabah aceleyle çıktığım için pek fazla bişey anlayamadım,çıkarda o mis kokulu böreklerini miğdem bi bayram etsin.
-(Annem gülerek) Bekle deli kız,
Yemeğimi yeyip,oturma odasına babamın yanına ilaçlarını götürüp,ilaçlarını içtiğinden emin olduktan sonra,duşu mu alıp,edizin,annemin,babamın,yanağına bir öpücük kondurup,iyi geceler dileyip,odama geçtim.
Pijamalarımı giyip,yatağıma yattım.Gün boyunca,yaptıklarımı,yaşadıklarımı,düşündüm.Sadece aklıma takılanın,kutay olduğunun farkına vardım.
Kim nerden bilebilir ki,ansızın karşına çıkan eski dostunun,en yakın,arkadaşının senin geceleğin,hayatın olacağına.Balım diye seveceğin,çocuk yanının o olacağına,onsuz hayatının,boşluğa bırakılan bir kanatsız kuştan farkının olmayacağına kim söylese beni indandırabilirdi ki...Nasıl olur da aniden karşına çıkan eski hemdem'inin(can ciğer arkadaş'ının),bi anda ondan koparsan,senden giderse,onun gözlerinin mavisin de,gözlerinde ki gizli okyanus da boğulacağını nasıl tahmin edebilirdin ki...
Gözlerim boş tavana bakakalmış,düşüncelere dalmışım...
Gözlerimi boş tavandan ayırıp,tüğlü abajur'umun ışığını kapattıkdan sonra,yorganıma sarılıp,bedenimi uykuya bıraktım.
''İlkler kalır iliklere kadar'' Maral karaman'ın,gizli okyanus da boğulacağı,ateşden ateşe atsa da onu vagzeçemeyeceği,boşluğa bırakılan bir kanatsız kuş gibi olsa da yaşamını sürdürmeye mecbur,mahkum olacağı dönem başlıyordu işteee...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
Teen FictionYanı başımda gün batımını izlerken,gözlerimiz birbirine denk düştüğünde,o gözlerinde ki tutkuyu gördükten sonra her şeyin farkına varmaya başladım.'Bizimkisi bir hemdem'den(can ciğer arkadaşlık'dan)başlayan,sonu,ucu bucağı olmayan,iki bedende bir aş...