Simay,üzüntüden yenik düşmüş bir halde konuşmaya çabalıyordu.Bi anda bu kadar onu üzüntüye,şaşkınlığa düşüren ne olabilirdi ki.Simay başını yavaşca bana çevirerek,gözlerimin içine bakmaya başladığında beni de bir korku sarmaya başladı...
Ben ne yaparım sende gidersen,dindirmeye çalıştığım acıların üstüne,hiç kalkmayacak bir acı eklendiğinde beni hayata yeniden kim bağlayabilirdi benim miss kokulu babammm...
Simay,konuşmaya başladığında her söylediği,söyleyeceği cümle gözlerimden süzülen yaşları daha da çoğaltıyordu.Çünki aklımdan,kalbimden dahi geçirmek istemediğim haberi alacağımın yavaş yavaş farkına varıyordum.
-Maral,ilk önce sakin ol,arayan dayındı.
-Babam...babam demi babam'a bir şey oldu.Simay bakma yüzüme söylesene noldu.
-Baban'ı yoğum bakıma kaldırmışlar.
Dayım,babamla ilgili her haberi bana söyler,bilgilendirirdi.Babam'ın durumunun iyi olmadığını aklımdan geçirmeye fırsat vermeden,simay ve kutay'ı gerim de bırakarak caddeye doğru koşmaya başladım.Hemen bir taksi çevirip hastaneye babam'ın yanına gitmem lazım,onu son kez de olsa görüp sarılmam lazım.
Kutay ve simay'ı sahilde bırakıp koşmaya başladığımda sanki,hayat beni kovalıyor ben ondan kaçıyormuşum...Göz yaşlarımın,her düştüğü kum sanki kıvranıyordu.Benim bu gözyaşlarım da sadece babam'ın kanser olması saklı değildi.18 yaşımda yoluma yoldaş,canıma can,kanıma kan olan annemi de trafik kazasın da kaybettim ben.Bunun üstüne bir de babam'a dayanamam,dayanamazdım.
Arkadamdan kutay koşarken yanı sıra maral diye bağırırken,caddeye çıkıp taksi çevirdim.Gözyaşlarımdan dolayı akmış rimelimle,siyah göz altlarımla şoföre dikis aynasından bakarak devlet hastanesine ilerlemesini rica ettim.
Yollar sanki o an bana çıkmaz sokak oldu,şehir sanki beni bir kum tanesi gibi rüzgarıyla savurdu...Kelebeğin ömründen daha da az sürdü benim ömrüm.Koskoca 22 sene bir anda kaybolup gitti.Hayatım boyunca belkide birgün mutlu olucakdım oda bugün olucakdı,belki de ilk kez birisine aşık olucakken,yine hayat ters köşe yapıp beni kör kuyusuna attı.
Maral Karaman sen güçlü bir kızsın kendine gel.Kötüye hiçbir zaman hayatında yer vermedin bugün de yer vermeyecek,aklından dahi geçirmeyeceksin.
Ağlıyoda olsam,kendimi düşüncelerimle rahatlatmaya çalışırken...Hastanenin önünde şoförün durmasıyla parayı uzatıp arabadan inmem bir oldu.Hastanenin her koridoru bir labirent gibiydi...Elim ayağım tutmuyor,vücuduma yenik düşmeye başlıyordum.Yoğum bakımın önüne yaklaşırken üvey annemin hıçkırıklar eşliğinde ağlamasına şahit olduktan sonra ayaklarım geri geri gidiyordu sanki...
Hayıırrr,hayıır,babama bir şey olmadı,olamaz.Ona sarılmadan,öpmeden,son bir kez konuşmadan olamazz...
Hızlı adımlarla,kendini sakin göstermeye çalışan dayımın yanına ilerledim.Dayım'a babam'ın durumunu sorup,duymak istemediğim cevabı almamak için nasılda direniyordum...Dayım yüzümü avuçlarının içine alıp,başımı göğsüne dayadığında,saçlarımın arasından akan gözyaşlarından herşeyi anladım.
Yine geç kaldın,yine şansın sana gülmedi,anneni göremediğin gibi babanı da son bir kez göremedin...
Dayım'ın beni sarmalayan ellerinden kurtulup,yere dizlerimin üstüne çöktükden sonra ağlamaya başladım...
Belki gözyaşlarım bir süre sonra dinse de,kalbimde ki gözyaşı hiçbir zaman dinmeyecek...Hani anlatırdınya babacım,serçeler ağladıkları zaman ölür diye,sende benim serçemsin hiçbir zaman o güzel yeşil gözlerinden gözyaşlarını akıtma kızım...İşte bugün,o serçe öldü baba.Bedeni yaşasa da,kendisi,ruhu yok artık...
Saatlerce ağlayıp,öyle bakakaldığım duvardan gözlerimi ayırıp kardeşim ediz'in elinden tutup dışarıya çıkardım.Ediz daha küçük,annem'in ölümünü bilmediği için,babam'ın ölüm haberini duyduğu zaman yıkılabilir,belki de senelerce etkisinde kalabilir,doğru bir şekilde,doğru bir zamanda anlatmak en doğrusu...
Ediz'i,dağılmış saçlarım,akmış makyajımla,elinden tutarak hastane'nin bahçesine çıkarırken,önümüz de kutay'ın arabası belirdi.Kutay ve simay beni teselli etmekden başka ne için gelebilirdi...En yakınını,canını,kaybetmiş bir insanı hangi söz teselli edebilirdi ki...
Hastanenin girişinde ki banka oturmamıza kalmadan,kutay ve simay koşarak yanımıza geldiler.Ediz yanımdayken,ben bu halde soracakları sorunun cevabını nasıl verebilirdim...O,cevabı verirken dinmeyen gözyaşlarımın,aynı hızda olmasına nasıl hakim olabilirdim...
Kutay ve simay'ın sormalarına izin vermeden,ediz'i dışarı çıkardım diyerek ağlamaya başladığımda.Onlarda babam'ın hayatını kaybettiğini anlayarak başlarını öne eğdiler...
Sabah hayatım'ın bahar,bahçeye dönüşmesini sağlayan insan bugün hiçbir şey yapamıyordu...Hayat'ını tamamlayıp gözlerini kapatan bir insanı artık kim hayata döndürebilir,hangi doktor yeniden hayata bağlayabilir...
Simay ediz'in elinden tutup kantine götürürken,kutay'ın bana yaklaşıp eliyle gözyaşlarımı silmesine inanamıyordum.Tam saçlarımı toplayacakken,kutay sımsıkı sarılıp,boynuma değen sıcak nefesinin eşliğinde beni teselli etmeye çalışıyordu.Hiçbir kelime,söz,teselli edemese de,kutay'ın boynumda hissettiğim nefesi,belime değen sıcak elleri biraz da olsa rahatlatıyordu...Hastane'den yavaş adımlarla,kendini salmış halde dayım'ın çıktığını görünce kutay'dan kendimi geri çekip dayım'ın yanına doğru ilerdim.
Dayım,hayatımda babam'dan sonra tek değer verdiğim erkekti sanırım.Şimdi benim dayanağım,güvenip,inanabileceğim ilk sırada yer alıyordu,dayım'dan başka kimim vardı ki...
Yavaş,yavaş yoğum bakımda bekleyen herkes hastane kapısından kanadı kırılmış bir kuş gibi çıkmaya başladı...Dayım,çıktıklarını gördükten sonra hemen taksi çevirmeye gidecekken...Kutay,kendisinin bırakmak istediğini söyleyerek dayımı geri çevirdi.Simay ve ediz'i çağırıp annemlerle beraber arabaya bindirdikten sonra ediz'le oturduğumuz banka geçip kutay'ın herkesi bırakıp beni götürmesinin geleceği vakit'i beklemeye başladım.Kutay hastanede ki bütün yakınlarımızı götürdükden sonra,sıra bana geldi...
Babam'ın hayatını kaybettiği bu hastane'nin,hüzün'ün yanı sıra bana aşk'ı,mutluluğu getireceğini nerden bilebilirdim....Hastane'nin önüne gelen kutay'ın arabasına bindikten sonra hayatım'ın değişeceğini nerden bilebilirdim.Hayatım boyunca dilediğim,aşk'ı,sevgiyi,tutkuyu bu arabada,hüzüne boyanmış bedenimle,ruhumla yakalayacağımı nerden bilebilirdim...Sadece atan,ölmüş ruhumu doğrultmaya gücü yetmeyen kalbimi,işte bu gece kutay doğrultacak deseler kim inandırabilirdi ki...
Ben bugün babamı kaybetmişim,hangi sevgi,aşk bu acı'nın üstünü örtebilir,yaşanmamış gibi üstüne bir beyaz perde çekebilir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
Teen FictionYanı başımda gün batımını izlerken,gözlerimiz birbirine denk düştüğünde,o gözlerinde ki tutkuyu gördükten sonra her şeyin farkına varmaya başladım.'Bizimkisi bir hemdem'den(can ciğer arkadaşlık'dan)başlayan,sonu,ucu bucağı olmayan,iki bedende bir aş...