1/ birlikte izledik
Porselen şık bir fincanda iyi demlenmiş ve balla tatlandırılmış adaçayı yudumluyorum. Saat gece ikiyi geçiyor. Geceleri bir yerlerde birileriyle buluşmak ve alengirli işler çevirmeyi alışkanlık haline getirdim. ''Böyle döndüremezsin yalnız bu kafeyi.'' diyorum. Junmyeon gözlerini deviriyor. Prensip insanı. Pekala da döndürüyor.
Jongin saat biri geçerken kapıya dayanıyor. Kareli pijamalarımla film eleştirisi yazıyorum. Baekhyun ağzında sigarası üstsüz bir halde kapıyı yarım yamalak açıyor, ''Paketin var.'' diyor bana dönüp, sırıtıyor. Kapıyı tamamen aralıyor. Jongin'le göz göze geliyoruz. Yutkunuyorum.
''Hepiniz sigara kullanıyor musunuz?'' Jongin kaşlarını kaldırıyor.
Kapıya adımlarken ''Bazen.'' diyorum. ''Duruma göre değişiyor.''
Baekhyun ''Öldürüyor diyorlar.'' diyor. Mutfağa yürüyor.
Sehun koltukta dönüp bize bakıyor. Garip bir sessizlik oluşuyor. ''Eee?'' diyor. Yüzünün ortasına kilitlenmiş bir vantilatör var. ''Kimse bizi tanıştırmıyor mu?''
Jongin gülüyor, hafifçe kaşını kaşıyor. ''Üç kere tanışmışımdır seninle.''
Kaşlarım havada Sehun'a dönüyorum. Baekhyun'u görmüyorum ama onun da aynısını yaptığına eminim. ''Ne?'' Sehun omuz silkiyor. ''Ortak arkadaşlarımız var. Denk geldik birkaç kere.''
Gözlerimi kısıyorum. ''İlişki skandalını açıklıyormuşsun gibi görünüyorsun.'' diyorum. ''Biliyor muydun bunu?''
Jongin boğazını temizliyor. Ona dönüyorum. ''Aradım açmadın.'' Telefonunu sallıyor. ''Uyku tutmuyor.'' Ayağıyla yerde hayali çizgiler çiziyor. ''Gelmiş bulundum.''
Refleksle kanepeye, telefonumun olduğu yere bakıyorum. ''Sessizdeydi.'' Ensemi kaşıyorum. ''Ödevle uğraşıyordum. Fark etmedim.'' Bu sefer harbiden duymadım.
Başını sallıyor. ''Ee-'' Ne diyeceğini bilemiyormuş gibi görünüyor. ''Vaktin var mı?''
Kendimi salak gibi hissediyorum. ''Pardon-'' Kenara çekiliyorum. ''Dikilip durma, gel-''
''Yok-'' Elini kaldırıp müdahale ediyor. ''Yorgun değilsen yürüyelim.''
''Yürüyün.'' Baekhyun soda şişesiyle ayaklarını sürüyerek mutfaktan çıkıyor. Askıdan ceketimi alıp elime tutuşturuyor. ''Karaciğer yağlanmasına iyi geliyor diyorlar.''
''Ağır yaşamlar seyrediyor.'' Sehun açıklama ihtiyacı hissediyor. Jongin gülüyor. Yorgun göründüğünü düşünüyorum. Gözleri şiş. Geziden döneli iki gün oluyor. Kucağında uyanıyorum. Baekhyun ve ben erken dönüyoruz. Uyanmasını beklemek ya da konuşmak için fırsatım olmuyor. Otobüste dönerken belgesel linki yolluyorum. Sevdiğim takip ettiğim bir iş. Baekhyun flört yeteneklerimle tüm yol taşak geçiyor. ''Flört değil.'' diyorum. ''Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum.''
Bana ''Bir şey söylemek zorunda değilsin.'' diyor. ''Bu kadar suçlu hissedeceksen uyandırsaydın gitmeden.'' Suçlu hissetmediğimi söylüyorum, inanmıyor. Jongin cevap olarak deneysel bir youtube kanalı yolluyor. Baekhyun gülerken duvar yumrukluyor.
Ayakkabılarımı giyiyorum. Evsize benziyorum. Benden kalır yanı yok. Uyumsuz, alakasız bir eşofman, kapüşonlu ve kot ceket giyiyor. Ayaklarında terlikler var. Anahtarımı alıyorum. ''Gelirim.'' diyorum. ''Beklemeyin.'' Kimse yüzüme bakmıyor.
Merdivenlerden inerken hiç konuşmuyoruz. Apartman kapısından önce o çıkıyor. Durup beni bekliyor. Ona doğru adımlarken yüzüme vuran serin havayla derince soluyorum. Gece sokakta dolaşmak ezelden beri mutlu ediyor. Kimse yok. Sokak uyuyor. Bir şey uzattığını fark ediyorum. Gözlerimi kısıyorum. Şapkam. Gezide çıkartıp attığım başımdan. Kızarıyorum. Boynumda hala kızarık birkaç iz var. Yutkunuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sarmaşık (505)
Fanfiction''Ayırıyorum onları.'' Bıkmış gibi soluyor. ''Yardım et.'' Tereddütte kalıp boş boş suratına bakıyorum. Bir iki adım yaklaşıp ona garip bir kucaklaşma veriyorum. Elim sırtını ritmik olmayan birkaç tuhaf jestle pat patlıyor. ''İşte'' diyorum. ''Atlat...