1/ har büyür halim direnmez
Direksiyona daha sıkı tutunuyor, ellerimden biri boynunda. Burnumu hafifçe onunkine sürtüyorum. Dudağımı dişliyor. İç çekip gözlerimi kapatıyorum. ''Yukarı gelmek ister misin?''
İnleyip yüzünü boynuma gömüyor, saçlarını çekiştiriyorum. ''İsterim'' başını sallıyor, fısıltısı hararetli, nefes nefese soluyor. Arabanın içindeyiz, neredeyse üzerimde. Bizim evin önündeyiz. Alnını benimkine yaslıyor. ''Ama gelmemeliyim.''
Yutkunup başımı sallıyorum. ''Gelmemelisin.'' Ellerini kendine tutmayı beceremiyor. Belimi kavrıyor, üstümden çekilirken beni kendine çekiyor. Derince öpüyor. Neredeyse kucağındayım.
Gözleri odağını bulamıyor, geri çekilmeyi beceremiyor. Burnumla hafifçe çenesini dürterken gözlerini kapatıyor, sırıtıyorum. ''İyi geceler'' fısıldıyorum. Çenesini öpüyorum. Yüzüme yer açıyor.
''İyi geceler.'' Yutkunuyor.
Elimi zorlukla kapıya atıyorum, açıyorum, süt dökmüş kedi gibi yüzüme bakıyor. Kollarını direksiyona sarıyor, başını kollarına yatırıyor. Ağır ağır gözlerini kırpıyor. İç çekmek istiyorum. Yutkunuyorum. ''Haber ver gidince'' diyorum.
''Yol beş dakika buradan'' gülümsüyor.
''Alkol aldın'' diretiyorum.
İç çekiyor. ''Ayığım ama.''
Omuzlarımı silkiyorum. Teslim oluyor. Başını sallıyor. ''Şimdi gitmezsen'' diyor. ''Gidemeyebilirsin.''
Başımı iki yana sallıyorum. Arabadan iniyorum. ''Dikkatli sür'' uyarıyorum.
Başını sallıyor. Kapıyı kapatıyorum. Apartmana yöneliyorum. Ben girene kadar hareket etmiyor. Yukarı çıkıyorum. Ondan başka hiçbir şey düşünemiyorum. Bacaklarım çözülüyor. Gücüm yok ve çakırkeyifim ama bağırmak ve koşmak istiyorum. Karnım kasılıyor, dudaklarını hala hissediyorum.
Kilidi yavaş çeviriyorum, uyandırmak istemiyorum, salak gibi sırıtıyorum. Baekhyun'la göz göze geliyorum. Cama tünemiş, tişört giymiyor, sigara içiyor. ''Uyumadın mı?'' diyorum. Bir elimde hala anahtar var, girişteyim. Başını çevirip aşağı bakıyor, tekrar bana dönüyor.
Sırıtıyor. ''Aşağıda hala.''
Kaşlarımı kaldırıyorum, yutkunuyorum. Sigarasını söndürüp pervazdan iniyor, hole yürürken bana bakmıyor. ''Güzel gömlek'' diyor. Güldüğünü düşünüyorum.
Odama yürürken ben de gülüyorum. Elimde değil. Elimde olsa hiç durmadan kıkırdarım. Işıkları açmıyorum, perdem açık, sokağın ışıkları içerde. Bir süre aynanın önünde dikiliyorum, kendime bakıyorum. Dudaklarım şiş, yüzüm pembe. Boynumda kızarık bir iz var, saçlarım dağınık. Gömleği üzerimde. Düşününce göğsüm şişiyor, midem bulanıyor ve ellerim buz gibi.
Kendimi yatağa atıyorum. Dişlerimi fırçalamak ve üzerimi değiştirmek için çok üşengecim. Kotun düğmesini açıp tekmeleyerek çıkartıyorum. Bomboş yatıp tavanı izliyorum. Her şeyi tekrar tekrar oynatıyorum. Ne kadar zaman geçiyor bilmiyorum, belki on, belki beş dakika. Telefonum titriyor, yan dönüp pantolonumun cebinden bulup çıkartıyorum.
Jongin.
Fotoğrafta yan yatıyor, yüzünü yarısı yastıkla kapalı, saçları alnında darmandağın, gülümsüyor, gözleri yarı yarıya açık. Dudakları ıslak ve kırmızı. Boynundaki iz görünüyor. Benim yaptığımı bilmenin farkındalığı soluğumu kesiyor. Gereğinden uzun bakıyorum. Telefonu kilitleyip yanıma atıyorum. Yastığı yüzüme bastırıp tepiniyorum. Telefonu geri açıyorum. Yüz üstü dönüp yastığın üstüne yatıyorum, çenemi yastığa yaslıyorum, ön kamerayı açıp kendi fotoğrafımı gönderiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sarmaşık (505)
Fanfic''Ayırıyorum onları.'' Bıkmış gibi soluyor. ''Yardım et.'' Tereddütte kalıp boş boş suratına bakıyorum. Bir iki adım yaklaşıp ona garip bir kucaklaşma veriyorum. Elim sırtını ritmik olmayan birkaç tuhaf jestle pat patlıyor. ''İşte'' diyorum. ''Atlat...