6

26.4K 275 41
                                    

Kusura bakmayın arkadaşlar. Aslında yeni bölümü dün paylaşmayı düşünmüştüm ama ne yazık ki zamanım yoktu. O yüzden de bir hikayenin başlangıcını ancak bugün paylaşabiliyorum. Umarım beğenirsiniz. Beğenirseniz lütfen oy vermeyi ya da yorum yapmayaı unutmayın :)

Cep telefonum cebimde titreşip, bana bir mesaj geldiğini belirtene dek herşeyden habersiz, Dünya'yı hiç kimse gibi tanımamış bir gençtim ben de. Evinin kapısını hızla açtım ve derli toplu odanın ortasındaki yuvarlak, beyaz masanın üzerindeki koyu kahverengi, sade deftere baktım. Bahsettiği kesinlikle bu olmalıydı. Peki o neredeydi? Benim burada olmamın sebebi oydu. Ancak buna rağmen bana gönderdiği mesajda yazanı yapıp, koltuklardan birine oturdum ve onun bir anda mutfaktan kocaman bir doğum günü pastası ile çıkacağını bilmezmişim gibi, masanın üzerindeki kalın defteri elime aldım. Okumalıydım. Mesajında yazıyordu. Kim bilir, belki de doğum günümü kutlamak için bir şiir yazmıştı. Ya da belki de sadece sevgi dolu sözlerle süslenmiş, her zamanki sevecen cümleleri ile yazmış olduğu bir not... Onun yazdığı, yaptığı hiçbir şeyin kötü olma ihtimali yoktu.

Defterin kapağını açıp, ilk sayfaya bir göz attım. Bir doğum gününü kutlamak için oldukça uzun bir nottu. Hele bütün defter dolu ise... Meraklanmıştım. O akıllıydı. Olağanüstü bir parti ve kutlama yapmak istiyor olmalıydı. Sürprizlerle dolu o güzel kalbinden bu tür bir olay beklenirdi. Sürprizleri sevmeme rağmen, bu kadar uzun bir notu, sadece bir sürpriz için yazdığına inanamakta güçlük çekiyordum. " Pekala, " diye düşündüm. " Madem fazla büyük bir sürprizin var, öyle olsun. "

İlk sayfayı okumaya başlamadan önce, kapağın arkasındaki not dikkatimi çekmişti: Eğer bu, gerçekler ile dolu günlük defterime sahipsen, bil ki, içindeki bilgileri hak etmişsindir.

Yüzümde umut dolu bir gülümseme belirdi. Fakat bu notun ardından ilk sayfa biraz kafa karışıtırıcı başlıyordu. Yine de mutfağa gitmemiş, benden istediği gibi okumaya devam etmiştim. Yazanları okudukça, yüz ifadem değişmeye başladı:

" Artık hiçbir şey duyamıyor, göremiyor ve hissedemiyorum. Ağlayan küçük bir bebeğin sesi, yağmurdan sonraki doğanın kokusu, az önce babasını kaybetmiş küçük bir çocuğun ağlarkenki haykırışları, şu anda bir ödüle layık görülmüş bir iş adamının yüzündeki gülümseme...Bahçede oynayan küçük çocukların birbirlerine seslenişleri, yere düşen her bir yağmur damlasının şıpırtısı, her bir saatin çıkardığı tik tak sesi ve diğer birçok şey... Hepsi yabancı bana artık. Bunu ben istemedim, sadece yaptım.Şu anda, tam şu anda, Dünya'nın diğer bir ucunda bir kadın, kocasından şiddet gördüğü için göz yaşı döküyor, diğer bir çok  ülkede çocuklar okuma yazma öğrenemiyor, Dünya'nın başka bir ucunda ise insanlar açlıktan hayatlarını kaybediyor... Adalet hiçbir zaman kendini gösteremiyor...

Ancak Dünya'da yedi yıl önce yaşanan tek bir olaybeni yaratıyor, kokunu ve sesini benim için unutulmaz kılıyor. Ve sadece seni değil... Çünkü yedi sene önce alkollü, orta yaşlarda bir sürücü, hız sınırını aşıp, daha fazla sürat yaptı ve karşıdan karşıya sakince geçmeye çalışan 'Jamie' adında bir kıza çarptı ve dikiz aynasına dahi bakmadan süratle kaçtı. Zavallı annenin yardım haykırışları, etraftakilerin ambulansı arama sesleri hala kulağımda çınlıyor. Yerde hareketsizce uzanan kızın bedeni gözümün önünden gitmiyor. Ambulans gaza basıyor, ancak yol, diğer arabaların yol veremeyecekleri kadar kalabalık, çünkü ilerideki başka iki sürücü birbirleri ile kayvgalarıyla yolu tıkıyor. Herkes, hem de herkes küçük kızın yaşama hakkını elinden alıyordu... Zavallı Jamie'nin küçük kalbi görevini yerine getiremye devam etmek için son enerjisini kullanıyor, ancak vücuttaki hasar yardımsız düzeltilemeyecek derecede fazla. Annenin haykırışları kulağımda yeniden büyük bir acı ile çınlıyor. " Jamie! Ambulans nerede kaldı? Lütfen, Jamie, lütfen... Biraz daha dayan, kızım, lütfen... " Annenin gözyaşları sert betona çarpıyor, ancak seslerini sadece ben duyuyorum... Buz gibi olmuş elleri ile yavrusunun ellerini kavrayıp, onu ısıtmaya çalışıyor, ancak onun ellerinin soğukluğunu sadece ben hissediyorum...

O annenin gözünden akan her bir yaş, onun kalbinde birer yara oluşturacak. Fakat o hız sınırını aşan sürücü ve yolun ortasında tartışan, ambulansı engelleyen diğer iki sürücü bu olay hiç yaşanmamış gibi hayatlarına devam edecekler. Onlar için unutmak bir ilaç, anne içinse unutmak bir saygısızlık olacaktı, ki unutmasına imkan bile yoktu. Çünkü bir anne, evladını asla unutmaz, asla... Evladının başında yalvarmaya devam ediyordu anne:

" Lütfen, Jamie, beni bırakma, lütfen, tatlım, benimle kal... Bi-Biz daha tatile gidecektik, sen mezun olacaktın, çocuklarının adlarını beraber koyacaktık, torunlarıma o isimlerle seslenecktim ben.... Jamie, lütfen.... Aç gözlerini, sen de bırkma... "

Kadının gözlerinden akan gözyaşları yere damlamaya devam ediyor ve benim de olmayan kalbimde yaralar açıyor adeta.

Küçük kızın ağzını, annesine cevap vermek için açması, annenin daha da konuşamaz hale gelmesine, benim ise kendimi bir dram filminde oynayan başkakter gibi hissetmeme sebep olmuştu.

" Anne, " dedi küçük Jamie. " Seni çok seviyorum. "

Bu üç kelime, daha önce canımı hiç bu kadar yakmamıştı....

" Bende seni, tatlım, böyle devam et, konuşmayı kesme," dedi anne. Kızının henüz pes etmediğini görünce yüzünde ağlamaklı bir gülümseme belirmişti. Sanki hala, henüz bitmedi, diyordu yüzü.

Jamie yeniden ağzını zorlukla açıp " Lütfen, anne, " dedi. " Beni affet, affedeceğine söz ver, sana, birgün mezun olacağıma, seni gururlandıracağıma dair söz vermiştim ama... Elimden gelen sadece babamın yanına gitmek, lütfen ağlama. "

Zavallı anne, kocasını daha önce kaybettiği gibi, küçük yavrusunu da kaybediyordu. Annenin rengi değişti, çığlıkları diğer insanların bile kalplerini parçalara yaırdı... Az önce gözlerini yuman küçük kızı için buna değerdi...

Küçük Jamie'nin son sözleri onu unutulmaz yapmıştı. Etraftaki herkes o küçük kızın  küçücük kalbini birkaç saniyede tanımıştı.

Ambulans sonunda vardı. Jamie'nin yaşamının sonunda... Herkes, bu olay yaşanmamış gibi hayatına devam edebilir, fakat o anne bu acıyı, üzüntüyü ne yazık ki hayatı boyunca çekmeye mahkum. Evladının kokusu, bedeni, sesi... Kendisinden uzak... Beni bu olay oluşturdu, ama beni sen değiştirdin. Seni çok seviyorum, Mark Archer. "

 

Okuduklarıma inanamıyordum. Gözümden akan bir damla yaşı sildim. Jamie'nin ne yapmaya çalıştığını anlamak için çaba harcayan beynim, bir sonuca varamıyordu. Yutkunup, sayfalarda yazanları okumaya devam ettim.

 

 

Sizce nasıl? Umarım hoşunuza gitmiştir. Yazım hatası varsa özür dilerim... Lütfen oy ve yorumları unutmayın...

 

 

SözlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin