27. Bölüm

1.2K 92 92
                                    

"Evet, seni hâlâ seviyorum. Fakat bana ihanet etmene rağmen neden sana daha çok aşık oluyorum?" diye sordu. Sustum, cevap veremedim. Sadece gözlerinde kaybolmayı bekledim.

Junmyeon hiçbir şey olmamış gibi arkasına döndü. En azından beni hâlâ sevdiğini biliyordum.

"Sana ihanet etmedim, tamam ilk amacım oyuna getirmekti ama ben seni gerçekten de seviyorum" dedim. Junmyeon duymamazlıktan geldi.  Yürümeye devam etti. Peşimden gittim.

Baya bir odun toplamıştık fakat yeterli değildi. Aşağıyı gösterip,

"Bak Junmyeon, aşağıda biraz var"

Junmyeon bana döndü ve aşağıya baktı.

"Oraya nasıl ineriz bir fikrin var mı?"  diye sordu. Kafamı onaylarca salladım. Junmyeon'un boynuna atladım. Junmyeon dengesini kaybedip geriye düştü. Yuvarlanarak aşağı indik. Son durumumuz Junmyeon benim altımda bende onun üstünde...

"Üstümden kalk!" diye bağırdım.

"Fakat üstümde olan sensin" dedi. Tamam, yemedi.

"Kalkmak istemiyorum" dedim ve kafamı göğsüne koydum ve ona sımsıkı sarıldım.

"Seni seviyorum" dedim. Şu an 'bende seni' demesini beklerdim fakat olmadı.

"Jisoo, üstümden kalk..."

Kafamı iki yana salladım. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım, yüzü gerçekten çok güzeldi. Bir gün yüzünü bile özleyeceğim aklıma gelmezdi. Bütün buruna geldiğimizde ilk hareketi benim yapmam gerekirdi ama o izin vermedi. Kafasını yana yatırdı. Beni eskisi gibi sevmiyordu... Üstünden kalktım ve dizlerimi kendime çekip oturdum. Junmyeon oturur pozisyona geçti.

"Üzgünüm, fantezini bozdum" dedi Junmyeon sırıtarak. Ona baktım,

"Hayır hayallerimi yıktın" dedim ağlamaklı sesle.

"Bir kız üstümdeyken beni öpmesine izin veremezdim Jisoo, yoksa kim istemez ki güzel bir kızın kendisini öpmesine"

"Beni güzel mi buluyorsun?" diye sordum heyecanla.

"Hayır," diyince yıkıldım.

"Sana sadece güzel demek yetersiz olur" dedi. İma ettiği şeyi duyunca gülümsedim.

"Hadi gidelim" dedi ve ayağa kalktı.

Junmyeon önüme geçti ve elini uzattı. Elimi tuttum ve ayağa kaldırdı. Ardından elimi bırakıp etrafına sıkıntıyla baktı.

"Ne oldu?" diye sordum.

"Galiba kaybolduk, fazla yuvarlandık" dedi.

"Tamam, yolu bulabiliriz değil mi?" diye sordum. Kafasını onaylarca salladı. İleriye doğru yürümeye başladı. Bende ona yetişip yanyana yürüdük.

Bir süre sonra tepeye ulaştık.

"Bak, şurada bir kulübe var, oraya gidelim, belki yardım alırız" dedi. Kafamı onaylarca salladım. Aşağı inip kulübe vardık. Kapıyı birkaç kez tıkladı. Ses gelmeyince kapıyı itti. Kapı zorlanmadan açtı. İçeri girdik. Bir yatak, bir dolap bir de koltuk vardı.

"Terk edilmiş olmalı" dedim.

"Öyle olmalı ama en azından bu gecelik işimizi görür" dedi.

Ardından kapıyı itti. Yatağın tozlu olmasına rağmen oturdum.

"Bu gece burada ben yatacağım" dedim.

"Hayır, ben koltukta yatmam ben yatacağım" dedi. Üstelemedim,

"Ben acıktım" diye sızlandım.

"Arkada meyve ağaçları vardı sanki, oraya bak" dedi. Gözlerimi devirdim. Ben kulübeden çıkarken o da dolabı karıştırmaya başladı. Kulübeden çıkıp arkaya doğru yürüdüm. Gerçekten de arkada elma ağacı vardı. Birkaç tane elma toplayıp kulübeye döndüm. Junmyeon o sırada yatağın örtüsünü değiştiriyordu.

Elmaları masaya koydum ve koltuğa uzandım.

"Çok yoruldum" dedim.

"Jisoo... "

"Efendim?"

Junmyeon bana döndü.

"Burada benim yanımda olmaktan memnun musun?" diye sordu. Kafamı yere eğdim. Düşmek üzere olan göz yaşımı elimin tersiyle silip kafamı kaldırdım.

"Evet, sonuçta aşık olduğum kişiyle buradayım. Neden mutlu olmayayım ki?" diye sordum. Junmyeon yanıma oturdu.

"Seni seviyorum" dedi. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Geriye yatırdı. Üstüme çıkıp dudaklarımı öpmeye başladı. Kollarımı boynuna doladım.
Elleri t-shirtımın eteklerine geldiğinde durdum.

"Dur" dedim fısıldayarak.

"Söz, canını acıtmam" dedi. Orada güvenim tamdı, fakat burada bakireliğim söz konusuydu.

"Benimde ilk deneyimim" dedi.

"Emin değilim" dedim.

"Benim olmanı istiyorum" dedi Junmyeon küçük bir çocuk gibi. O an ağzımdan kelimeler dökülüverdi.

"Senin olmak istiyorum" dedim. Junmyeon gülümsedi. Burnumun ucundan öpüp t-shirtımın çıkardı. Ardıdan kendi gömleğini çıkarmasına yardımcı oldum. Sıra sütyenime gelmişti. Ki o sırada kapı çalmaya başladı.

"Orada kimse var mı?!"

"Unnie? Orada mısınız?!"

Kapının dışından Lisa ve Sehun'un sesi gelince gözlerimizi devirdik. Tamda sırası mıydı şimdi? Junmyeon yere attığım gömleğini giydi ve ardından kendi t-shirtımı bana fırlattı. Hayal kırıklığına uğradığını görebiliyordum. T-shirtımı giydikten sonra Junmyeon kapıyı açtı.

"Hyung? Buradaydınız demek- sen terlemişsin?"

Junmyeon'un yanına geçtim. Lisa ve Sehun sırıtıyordu. Hain maknaeler...

"Biliyor musunuz daha iyi bir zaman da gelemezdiniz" dedi Junmyeon. E haklılık payı da vardı.

"Jin sizi aramamız için bizi gönderdi, fakat biz de kaybolduk" dedi Lisa.

"O da başka bir yetenek" diye söylendim. Bizi aramak için geliyorlardı. En heyecanlı anımızı bozıyorlardı ve yetmezmiş gibi bizi bulup yolu kaybediyorlardı.

"Eee, şey, hava karardı yarın yola çıkarız öyleyse" dedi Sehun. Junmyeon gözlerini devirdi ve kapıyı sonuna kadar açıp içeri girdiler.

"Nereden buldunuz burayı?" diye sordu Lisa.

"Tesadüfen bulduk" diye sorusunu yanıtladı Junmyeon.

"Neyse, artık orasını bilemem bu gece buradayız" dedi Sehun. Junmyeon ikisini boğmamak için zor tutuyordu. Benimde farklı bir yanım yoktu. Saatler süren boş sohbetin ardından Sehun yerde, Junmyeon koltukta, Lisa ve bense yatakta yatıyorduk. Hiçbirimizin uykusu gelmiyordu. Hepimiz tavana bakıyorduk.

"Benim tuvaletim geldi, nerede?" diye sordu Lisa.

"Burada tuvalet yok" diye cevap verdi Junmyeon.

"O zaman Sehun, benimle gelir misin? Tek başıma gitmeye korkuyorum" dedi Lisa. Sehun kafasını onaylarca sallayıp ayağa kalktı. Lisa'nın elini tutup kulübeden çıktılar.

Junmyeon bana döndü. Gözlerini gözlerime kenetledi. Gözlerimi ondan kaçırdım. Evet, utanıyordum.

"Jisoo..."

...

Bu bölümde bu kadardı, geçen bölümde yazdığınız yorumlar beni çok mutlu etti, aldığım en iyi doğum günü hediyesiydi  sizi seviyorum ❤❤❤

We Got Married - JihoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin