16. Bölüm

1.4K 106 73
                                    

"Lisa, yemek hazır. Hadi gel!" diye bağırdım.

"Gelmeyeceğim unnie!"

"Lisa, gelmeyecek ha. O Kai'nin kız versiyonu" dedi Chaeyoung.

"Neden her konuyu benim sevgilime çeviriyorsun Chae!"

"Neyse neyse uzatmayalım. Demek ki morali bozuk" dedim. Masaya bir vakış attım. Gözlerimi kocaman attım. Ortada duran güzel şey, nuggettı değil mi? Nuggett? Beni bekliyor. Sadece beni...

"Jendeuk! Bana yaptın değil mi onu?" dedim masanın ortasında Miranda Kerr'den daha güzel duran Nuggettları göstererek.

"Hayır unnie, sana değil. Sevgilime yaptım" dedi kıkırdadı.

"Ama o şuan yok, yani ben yiyebilirim" dedim gülümseyerek. O sırada zil çaldı. Lütfen lütfen kurye olsun ne olur...

"Şimdi var" dedi Jennie, ve koşarak kapıyı açtı. Jongin gelmişti. Neden?!

"Junmyeon hyung, arabayı park ediyor, şimdi gelir" dedi ve direk masaya oturdu. Bir dakika Junmyeon hyung derken? Jongin'in geleceğini az önce Jennie'den öğrenmiştim de, Junmyeon? O niye geliyor?! Üstümü kontrol ettim. Junmyeon geliyordu, hatta kapımın önündeydi ve benim üstümde yıldızlı pijamalarım vardı. O sırada zil tekrar çaldı. Koşarak kapıya gittim. Tanrım, lütfen kurye olsun lütfen. Kapıyı hiç düşünmeden açtım.

"Selam Jisoo, pijamaların güzelmiş. Tabi sen Junmyeon hyungu bekliyordun ama onun başka planları varmış"

Chanyeol'u görünce yüzümü düşürdüm. Chanyeol içeri geçti ve Kai'nin yanına oturdu.

"Jisoo? Pijamaların Victoria Secret'ten mi?"

Kapıya döndüm ama bu haksızlık! Al işte Pijamalarım ile rezil oldum. Junmyeon'a döndüm.

"Aynen, nereden bildin?" diye sordum.

"Neyse, o konuyu açmak istemiyorum. Hazırlan, onlar yemek yerken bizde dışarı çıkacağız, tabi pijamaların ile çıkmak istersen seni anlarım"

"Neden?" diye sordum. Junmyeon cevap vermedi. Onu umursamadan odama çıkıp üstüme bir şeyler geçirdim. Hızlıca Junmyeon'un yanında indim.

"Hazırım" dedim. Junmyeon gülümseyerek kafasıyla onayladı ve kapıyı gösterdi.

...

"Nereye gidiyoruz oppa?" diye sordum.

"Gidince görürsün" dedi. Benden hiç beklenmeyecek bir hareket yaptım. Junmyeon'un koluna girdim. Junmyeon canavar görmüş gibi gözlerini açtı. Kolumu geri çektim.

"Tamam, rahatsız oluyorsan yapmam" dedim.

"Yok, önemli değil. Sadece şaşırdım" dedi. Gülümsedim ve tekrar koluna girdim. Birkaç dakika sonra Han nehri kenarına geldik.

"Neden gelir buraya?" diye sordum.

"Dilek tutmak istiyorum" dedi. Ne dediğini tam olarak anlamamıştım.

"Anlamamana şaşırmadım" dedi. Nefesini verip cümlesine devam etti.

"Beni burada bekle, birazdan geleceğim" dedi ve elimi bırakıp uzaklaştı. Kalbim nedense istemsizce hızlanıyordu.

Junmyeon birkaç dakika sonra geri döndü. Elinde kocaman kırmızı puantiyeli kutuyla gelmişti. Kutuda ne olduğunu merak etmiyor değildim. Yoksa? Yoksa Junmyeon bana gerçekten evlenme teklifi mı edecek? Jisoo saçmalama!

"O ne?" diye sordum. Junmyeon kutuyu yere koydu ve kutunun ağzını açtı. İçindekini görünce sevinç çığlığımı durduramadım.

"Junmyeon sen ciddi misin?!"

We Got Married - JihoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin