sleepless nights, just for u

3.3K 445 377
                                    

Jeongin ciğerlerine doğrudan hava yollayan makinenin borusunu tutarak yavaşça klozete oturdu. Hyunjin ona yardımcı olmak adına boruyu eline aldıktan sonra önüne eğildi. Pozisyonlarını iki yıl önceki Hyunjin olsa itici bulabilirdi ama ne yazık ki şu anki Hyunjin bu kadar yakınında bulunabildiği için şükredecek durumdaydı. Sevgilisinin sararmış tırnaklarına ve morarmış göz altlarına baktı. Bir süredir uyuyamadığını biliyordu. Aldığı ilaçlar azalmış ama dozları arttırılmıştı. Ayrıca ameliyata hazır olması için değişik birkaç ilaç daha kullanmaya başlamıştı ve yan etkileri arasında uykusuzluk olduğunu da biliyordu.

Uzun süre sonra ilk defa dün gece uyuduğunu görmüştü kırmızı saçlının. Gerçi artık kırmızı saçlı da sayılmazdı. Dipleri eskisi gibi siyah olurken sadece uçlarında birkaç tutam kırmızı kalmıştı.

Hyunjin, Jeongin ile aynı anda doğrulup kolundan tuttu. Jeongin geri eteğini bırakıp lavaboya yöneldi. Hyunjin ise hareket etmek üzere makinenin kilidini açtı. Büyük makineyi hareket ettirmek bir hayli zordu ve Hyunjin bu makine sayesinde kol kaslarına kavuşmuştu.

Jeongin ellerini temizledikten sonra Hyunjin tuvaletin kapısına ilerledi ve ittirerek Jeongin'in geçebileceği kadar araladı. Jeongin önden ilerlerken Hyunjin bir yandan kapıyı tutmaya çalışıyor bir yandan da makineyi sürüklüyordu. Jeongin kapıdan çıktığı an ise elinde kağıtlar olan hemşireyi görmüştü. Kalbi hızlanmış, elleri terlemeye başlamıştı bile.

"Hoş geldin Jeongin, gitme vaktimiz geldi."

Hyunjin tuvaletin kapısını arkalarından kapatıp makineyi yatağın yanına sürdü. Jeongin yatağa uzanıp boruların çıkarılmasını beklerken Hyunjin gülümseyerek ona bakıyordu. Maskesinden gözükmese de Jeongin onun güldüğünü biliyordu. Üç yıldır buradaydı ve artık sadece gözlere bakarak yüz ifadesini tahmin etmede gayet iyiydi.

Ciğerine giden boru bir anda çıkarıldığında Jeongin acıyla bağırmıştı. Hyunjin hemen yanına gelip sevgilisinin ufak ellerini elleri arasına aldı. Jeongin nefes almaya çalışıyor, tıkandıkça öksürüyordu. Akciğerleri tamamen tükenmişti ve bu ameliyatı kaldırabilirse akciğer naklini de olacaktı. Hyunjin içinden her şeyin son bulacağını mırıldanırken olabildiğince gülümsemeye çalışıyordu ama Jeongin karşısında nefessiz kalırken bunu başarmak çok zordu.

Aldığı her nefeste bunun son olmamasını dilemek çok zordu.

Hemşire farklı renkteki ipleri Jeongin'in vücuduna takarken Jeongin gözlerini bir an olsun Hyunjin'den ayırmıyordu. Bunun son olabileceğinin bilincinde bakıyordu sevgilisine. Sanki son kez bakıyormuş gibi, özlem dolu bakıyordu.

"Seni... Seviyorum Hyunjin."

Kesilen nefesleri konuşmasına engel olurken olabildiğince kısık bir şekilde söylemişti bunu. Hemşire gülümsemesini tutamamıştı. İkisi de hemşireye dönüp izin isterken hemşire kafasını sallayıp çekilmiş, Jeongin'in doğrulup Hyunjin'in gözlerinin içine bakmasına izin vermişti.

"B-Bu... Ameliyattan çıktıktan... Sonra..."

Boştaki elini kaldırıp Hyunjin'in ağzındaki maskeyi gösterdi.

"Şunu... Bir daha... Takmayacaksın.. V-Ve ben de... O olmadan..."

İkisinin de gözleri doluydu. İkisi de sanki kelimeler günahmış gibi konuşmuyor, konuşamıyordu.

"Gitme vaktimiz geldi Jeongin."

Jeongin cümlesini tamamlayamadan gelen öksürük krizi ile eğildi. Hemşire tekerlekli sandalyeyi Jeongin'in yanına götürüp ciğerlerine fazla yüklenmemesi için hemen sandalyeye oturttu. Jeongin'in kafasını kaldırıp rahat nefes alacağı bir pozisyonu ararken ise telefon konuşmasını henüz bitirmiş olan babası kapıdan içeri girdi. Hyunjin ile gözleri bir saniyeliğine buluşmuş ve ardından Hyunjin'in kafasını çevirmesi ile başlamamış olan konuşmaları sona ermişti.

Jeongin rahat nefes almaya başlayınca hemşire sandalyenin kilidini açtı ve kapıya doğru sürmeye başladı. Jeongin'in babası Hyunjin'e yaklaşıp onunla konuşmak üzere ağzını açtığında Hyunjin yüzüne bile bakmadan hemşirenin arkasından ilerlemeye başladı.

Odadan çıktıklarında dışarıda onları bekleyen arkadaşları ve Hyunjin'in ailesi ile Jeongin'in gözleri dolmuştu. Bayan Hwang sanki birkaç dakika önce ağlayan o değilmiş gibi kocaman gülümserken Jeongin ona başıyla selam verdi. Bang Chan koridorun sonunda kafasını Changbin'in omzuna koymuş ağlıyor ve Minho, Felix'in koluna tutunmuş dik durmaya çalışıyordu. Jisung ise onun gibi tekerlekli sandalyesinde oturmuş odasının kapısında duruyordu. Jeongin arkadaşına kocaman gülümseyip "İyi olacağım." diye fısıldadı.

Jisung bir yıl önce buraya gelmişti ve geldiğinde durumu çok kötüydü. Jeongin'in yanında Hyunjin vardı ama Jisung onun kadar şanslı olmadığı için Jeongin ona destek olmak istemişti. Jisung hızla gelişim gösterirken bir de Hyunjin'in arkadaşı Minho'ya aşık olmuştu. Minho başlarda Jisung'a arkadaşça davransa da şu zamanlar flört etmeye başlamışlardı ve Jisung, kendini Jeongin'e borçlu hissediyordu. Bu ameliyatı atlattığında ona söz verdiği legoyu alacaktı.

Jeongin direkt ameliyathaneye inen asansörün önünde durduğunda geri dönüp arkasındaki insanlara baktı. Yaşadığı hayatı çok seviyordu. Mükemmel arkadaşları ve her daim yanında olan bir sevgilisi vardı. Sırf bu yüzden ameliyatı atlatıp gelmek istiyordu. Minho ile Jisung'un sevgili olduklarını görmek, Felix'in istediği okulu kazandığında ilk sarıldığı kişi olmak, Bang Chan'ın geri Avusturalya'ya döndüğünde onunla gidip mümkün olduğunca gezmek istiyordu.

Ama en çok Hyunjin'i istiyordu. Yüzünde maske olmadan onu izlemek ve dudaklarının nasıl hissettirdiğini öğrenmek istiyordu.

Sırf bu yüzden o ameliyattan sağ salim çıkacaktı.

Sırf bu yüzden o ameliyattan sağ salim çıkacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Büyük konuşuyorsun Jeongin.

Bekleme Odası. Hyunin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin