8

1.2K 176 58
                                    

Sinirle odadan çıktı San. Bu kadarı da fazlaydı. Bir insan bu kadar bencil olamazdı ona göre. Adımlarını hızlı hızlı atıyordu. İçinde çatışma vardı. Bundan sonra ne olacaksa olsun diye düşünen tarafına karşı, sıçtın San artık asla cennete giremeyeceksin tarafı. Bu iş şimdiden onu çok yormuştu.

Arkasından birinin ona seslendiğini duydu. Kafasını çevirdiğinde ise Wooyoung'un yanında ki asistanı olduğunu gördü.

" Bay Choi! Lütfen bekleyin"

Arkasından koşan çocuğu beklemeye karar verdi. Aslında içinde burayı derhal terk etmesi gerektiğine dahil bir his vardı ama belki bu onun son şansı olabilirdi.

Çocuk yanına geldiğinde nefes nefese kalmıştı. Bir müddet onun nefeslerinin düzelmesini beklediler.

"Merhaba ben Byun Baekhyun. Wooyoung'un asistanıyım. İçerde olanlar için Wooyoung'un adına senden özür diliyorum. Daha 2 gün önce yakınını kaybetti. Ve bu nedenle artık yürüyemiyor. Doktorlar psikolojik olduğunu ve kaybettiği kişi gibi hissettiren herhangi bir şeyle tekrar yürüyebileceğini söyledi. Bir çok şey denedik yürümesi için ama olmadı. Son çaremiz ise onun gibi hissettiren bir kahya idi. Sabahtan beri gelen kişileri kovmasının nedeni bu. Hiçbiri o gibi hissettirmedi. Ama siz odadayken tekrar yürümeye başladı. Kaybettiği kişiyle de sürekli böyle kavga ederdi. Sanırım bu yüzden sizi ona benzetti. Evet biliyorum sana çok hakaret etti ama size ihtiyacı var. Tekrar yürüyebilmesi için. Lütfen onu affedin ve işe başlayın."

Yürüyememesinin nedenini zaten biliyordu San. Junmyeon ona anlatmıştı ama ölen yakınını kendine benzettiğini bilmiyordu. Ne diyeceğini düşündü bir müddet. Ona merakla bakan ve minik bir köpeğe benzeyen oğlana bakmamaya çalıştı gülmemek için. Kabul etmesi gerekiyordu. Bu onun kesinlikle son şansıydı.

"Başından geçenlerin bu kadar üzücü olduğunu bilmiyordum. Çok üzgün olduğu için ne dediğini bilmiyor olabilir. Bu yüzden onu affetmeye karar verdim. Evet işi de kabul ediyorum. Ama umarım iş boyunca daha yeni olduğu gibi sürekli hakarete uğramam. "

"Merak etme ben Wooyoung'la size kibar davranmasını sağlamak için konuşacağım. İşe yarın başlayabilirsiniz. Wooyoung'un sürekli size ihtiyacı olacağı için onun evinde kalmanız gerekiyor. Size iş için kullanabileceğin bir telefon verilecek. Yani sadece kıyafetlerini getirseniz yeterli olacaktır. Ayrıca kabul ettiğiniz için teşekkür ederim."

Cebinden kart çıkarıp San'a verdi.

"Bu da telefon numaram eğer merak ettiğiniz bir şey olursa çekinmeden beni arayın lütfen. Yarın görüşmek üzere. "

San arkasını dönüp yürüyen gence baktı. Eğer bu çocuk da olmasa Wooyoung bir gün bile yaşayamaz herhalde diye düşündü.

"Onunla konuştum. İşi kabul etti. Umarım ona kibar davranırsın yoksa seni kulaklarından tavana asarım. "

"Sana onu boşvermeni söylemiştim. Tanrım! Öyle bir gıcık çocukla günlerimi geçirmek benim için tam bir kabus olacak. "

"Bana bak seni aptal o senin son şansın. Artık onun sayesinde yürüyebilirsin. Hatta dans etmeye devam edebilirsin. Tekrar ana dansçı olursun ve şirketi yengen olmadan kendi başına yürütürsün. Hala onun gıcık olduğunu ve ona katlanamadığını mı düşünüyorsun o halde onu arayıp işe gelmemesini söyleyeyim."

Cebinden telefonunu çıkardı sanki onı arıyormuş gibi yaptı. Çocuğun numarası onda yoktu ki. Sadece kendi numarasını vermişti.

"Tamam tamam arama. Sanırım ona katlanabilirim. "

İşte Wooyoung'u kandırmak bu kadar kolaydı. Ne kadar çok bilmiş gibi olsa da bir çocuk kadar kolay kandırılabilirdi. Zaferle gülümsedi Baekhyun.

San kiliseye doğru ilerlerken aklında bir kaç düşünce vardı. İlki Wooyoung'a nasıl katlanacağı idi. İkincisi ise Baekhyun ona sadece kıyafetlerini getirsen yeter demişti ama sıkıntı da oydu ya San'ın şu an üstünde olan beyaz takım elbisesi hariç başka hiç kıyafeti yoktu. Kıyafet almak için de paraya ihtiyacı vardı. Ve parası da yoktu. Tanrıya şükür Baekhyun ona Wooyoung'un evinde kalacağını söylemişti eğer söylemeseydi yatacağı yer kilisenin önündeki merdiven ve parktaki en sevdiği bank olacaktı.

Junmyeon'u kilisenin önünde yerleri süpürürken görünce hızla yanına koştu. Koşarken bir yandan da bağırıyordu.

"Junmyeon lütfen bana paranın olduğunu söyle! "

"Hey! Oradan fakir gibi mi görünüyorum? "

🌈

red string of fate | woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin