- Yaprak
Bugün izmiri biraz daha dolaştıkdan sonra eve dönmüştük babam beni okuldan almıştı geziye gidenler için yarın okul tatildi yani sabah erken kalkmak zorunda değildim saat geç olduğu için yatıp uyudum.
Öğlen gibi uyandığımda babam işteydi annem de evde yoktu dün akşam bana arkadaşlarına gideceğini söylemişti karnım acıkdığı için mutfağa indim kendime tost yaptım tost ekmeğini tost makinesine koyduğumda zil çaldı hızlı adımlarla kapıya gittim "kim o" dedim "yaprak benim barış" barış olduğunu öğrenince hemen kapıyı açtım "noldu barış neden geldin" "dışarıda birşeyler yaparız diye düşünmüştüm" "bende kendime bir şeyler hazırlıyordum gel birlikte yiyelim annem evde yok zaten" barış "tamam" diyip mutfağa geçti "bir şef olmadığım için tost yapıyordum sende kaşarlı tost yermisin?" "sen uğraşma ya" "ne uğraşması iki dakikalık iş sen masaya geç otur hemen tostları yapıp geliyorum" barış tam masaya yönelirken arkasından seslendim "meyve suyu da içermisin yada çay" barış önce düşündü sonra "şimdi çayla falan uğraşma meyve suyu içeyim" "tamam" diyip bir bardağa meyve suyu koydum tostlarda pişince tabaklara koyup masaya yerleştirdim barış "ellerine sağlık" dedi "afiyet olsun" barış tostundan bir ısırık aldı "gerçekten çok lezzetli olmuş hayatımda yediğim en güzel tost" alt tarafı tosttu canım niye bu kadar abartıyordu ki "teşekkürler iltifatların için" dedim ve yemeğe başladım "ee yaprak ben dışarıda takılırız diye gelmiştim ama burada yemek yiyoruz" ağzımdaki lokmayı yutunca söze girdim "barış ya benim hiç dışarı çıkasım yok film falan mı izlesek" "aslında olabilir ama önce bu güzel tostu bitirmem lazım" dedi ve yemeğine devam etti.
Yemekden sonra bir film açıp izlemeye başladık bende mısır patlatmıştım "sahnedeki saçmalığa bakarmısın ya allah aşkına normalde böyle birşey olabilir mi" "yaprak lütfen iki dakika sus filmin başından beri carcar carcar kafamda bir susmadın " barış ne diyorsun ya film çok saçma ben ne yapayım ayrıca şu adama sinir oldum" barış oflayarak baktı yüzüme "tamam filmi kapatalım" "niye kapatıyorsun ya izliyordum ben" "zaten ben filmi izlemiştim filmin sonunda james ölüyor" barışa sinirli sinirli bakıyordum ve elimdemi yastığa canını acıtmadan sırtına vurdum "nasıl bana filmin sonunu söylersin ya" "yaprak abartmıyormusun alt tarafı bir film hem sen söylemedin mi saçma diye" "saçma ama merak ediyordum şimdi izlesemde keyfi çıkmaz" "tamam özür dilerim" "Tamam dilemene gerek yok ama benim canım çok sıkılıyor başka ne yapsak ki" "bilmem sinanla eceyi çağırıp oyun mu oynasak" "ece bugün evde değil ki annesiyle teyzesine gideceklerdi" o sırada kapı çaldı "kim o" "yaprak benim kızım" hemen kapıyı açtım "hoşgeldin ana kraliçem erken geldin" "evet biraz öyle oldu" diyip içeri geçti annem barışı görünce şaşırmıştı "aa barışçım sende mi buradaydın" "evet oya teyze yaprakla ders çalışıyorduk bende kalkacakdım sen geldin" barışın neden yalan söylediğini anlamamıştım ama bende o öyle diyince yalanı devam ettirmek zorunda kaldım "evet ana kraliçem aynen öyle oldu" "kalsaydın biraz daha" "yok ya kalmıyım sonra görüşürüz" barışı uğurlayıp içeri geçtim "yaprak dün geç geldiğin için konuşamadık nasıl geçti izmir güzelmiydi?" "hem de nasıl valla hayran kaldım bu yaz antalya yerine izmire gideriz" "hemde değişiklik olur , başka ne yaptınız" "kız kalesine falan gittik birçok yer gezdik" dedim ve neler yaptığımı anneme anlattım.
3 gün tatilden sonra sabah erkenden kalkıp okula gitmek zor gelmişti rutin işlerimi halledip okula gittim. Öğlen teneffüssünde barışın basketball maçı vardı bende en öne oturup barış ve takımının maça başlamasını bekliyordum takımın kaptanı olarak sahaya ilk barış ardından takımı girince büyük bir alkış koptu.
Maç başlayalı 10 dakika olmuştu barışların takımı 5 - 2 öndeydi karşı takımdan emre barış basket atacakken çelme takınca barış yere düştü ve basketi atamadı herkes birden konuşmaya başladı hakem de düdüğü öttürdü barışın dirseği kötü olmuştu emre bilerek çelme taktığı için ceza aldı ve maç haftaya ertelendi bende spor odasına giyinmeye giden barışın yanına gittim kapıyı açıp içeri girdim "barış iyimisin?" telaşlı olduğum için sesim titremişti "iyiyim gel otur" gidip yanına oturdum sanki iki hafta önceye geri dönmüştük "sen öyle birden yere düşünce çok korktum" "korkulacak bir şey yok ben çok iyiyim" "içim biraz olsun rahatladı neyse sen üstünü değiştir ben çıkayım" "yaprak gitme" neden gitme demişti ki bana "neden" "biraz daha kal" içten içe seviniyordum ama belli etmemeye çalışıyordum "iyide burda böylece oturup ne yapacağız" barış bana doğru yaklaşıyordu sanki beni öpecek ama kendini tutuyor gibiydi "haklısın tamam o zaman ben üstümü değiştireym sınıfta görüşürüz" "görüşürüz" diyip soyunma odasından çıktım kapıda sinan vardı "yaprak senin erkek soyunma odasında ne işin var" "barışa bakmıştım" "anladım" dedi ve soyunma odasına girdi ben de sınıfa çıktım kendimi bir garip hissediyordum barışın davranışları bir tuhaftı
Biraz sonra barış sınıftan içeri girdi ve yerine oturdu ardından hoca geldi. hoca bugün başının çok ağrıdığını izinli olduğu halde okula geldiğini ama ders anlatamayacağını söyledi ve dışarı çıkmamıza izin verdi "kanka ne yapsak" eceye "bilmem" dedim arka bahçede ki banka gidip oturduk konuşmaya başlamışken sinan eceyi aradı "efendim sinan.. arka bahçedeyiz.. niye.. yaprak burada tek mi kalsın.. off iyi geliyorum" "noldu ece" "off sinan çağıyor yani giderimde sen alınırmısın" "ne alınıcam yaa ama o sinanada göstericem beni davet etmemeyi" ece bana güldü ve hızlı adımlarla sinaın yanına gitti bende şarkı açıp dinlerken barış aradı "efendim.. arka bahçedeyim.. tamam gel" barış yanıma geliyordu biraz bekledikten sonra geldi ve yanıma oturdu "nasılsın" "iyi değilim" neden iyi değildi ki "bilmediğim bir şey mi var istersen anlatabilirsin" sadece sustu ve yüzüne sahte bir gülümseme taktı "bak ne diyeceğim bu gün bowling oynamaya gidelim mi?" "ben oynamayı bilmiyorum ki" "ben sana öğretirim" "gerçekten mi" "gerçekten" "çok mutluyum" dedim ve barışa sarıldım
Bowling oynamak için bir AVM'ye gelmiştik "yaprak oyun oynamaya gitmeden önce karnımızı mı doyursak" "harika fikir hamburger yiyelim mi?" "hayatımda bundan daha güzel bir teklif duymadım" dedi ve en üst kata hamburger satışı yapan kafeye geldik "yaprak sen hangisinden yiyeceksin" "bir orta boy hamburger , patates cipsi ve kola" barışda görevliye dönerek "iki tane orta boy hamburger , patates cipsi ve kola" "gel hamburgerler olana kadar şurada oturalım" hamburgerler olunca barış alıp geldi "teratamı yeseydik acaba" başımla onaylayıp terasa çıktık "off uzun zamandır yememiştim" diyip iştahla yemeğimi yemeye başladım "şu manzaraya bak ne kadar güzel" barış o sırada bana bakıyordu "evet manzara baya güzel" dedi bende anlamamış gibi yaparak kolamdan bir yudum içtim yemeklerimizi yiyip sohbet ettikten sonra masadan kalkıp bowling oynamaya gittik "bu top çok ağır yaa" barış bana gülerek bakıyordu "iyide o top öyle tutulmaz ki" "allah allah sen çok biliyorsun zaten" "gel gel kızma" topu eline alıp bir atış yaptı ve bütün lobutları devirdi "bak böyle yapacaksın" elime bir top aldım "dur ben sana göstereyim sonra bir yerin falan incinecek" topun deliklerine parmaklarımı yerleştirdi sanki o an kalbim duracakdı yüzlerimiz çok yakında "tamam ya anladım" diyip atış yaptım sadece 1 tanesi devrildi barış bana gülüyordu "barış böyle gülmeye devam edeceksen gidicem ona göre" "dur ya nereye gidiyorsun böyle oyunbozanlık yapacaksan olmaz ki" dedi ve devam etti "bak beni iyi izle topu parmaklarına iyice yerleştireceksin ve hedefini iyi belirleyeceksin yani tam ortasına anladın mı" o anlatırken ben hayran hayran dinliyordum "tamam anladım şimdi beni izle" topu yuvarladım ve bütün labutları devirdim o anki heyecanla barışın üstüne atladım ne yaptığımı fark edince hemen geri çekildim "bi anlık heyecanla oldu kusura bakma hem bütün lobutları devirdim" "tebrikler daha ilk defa oynamana rağmen harikaydın" hava atar bir şekilde "teşekkürler canım" dedim ikimizde gülüyorduk.
Bowlingden sonra barışla eve doğru yürüyorduk artık hava karardığı için beni kendisinin bırakacağını söyledi yürürken bir anda durdum ve barışa doğru yüzümü çevirdim "barış ben sana çok teşekkür ederim bana böyle güzel bir gün yaşattığın için" "asıl ben sana teşekkür ederim uzun zamandır bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyordum" konuşurken barışın gözleri dudaklarıma doğru kayıyordu benimde gözlerim onun dudaklarına ikimizde aynı anda dudaklarımızı birleştirdik barış canımı acıtmamak için çok narin öpüyordu öpüşmemiz çok uzun değildi yavaşça dudaklarımı barışın dudaklarından ayırdım biraz gözlerine baktım adeta gözlerimiz birbirimizin gözlerine kenetlenmişti sonra kendime geldim ve hızla adımlarla eve doğru yürüdüm barışsa arkamdan bakakaldı sanki kalbimde kelebekler uçuşuyordu.
Bölüm sonu nasıldı beğendiniz mi ?
Bakalım bundan sonra ne olacak
Daha fazla yazmamı istiyorsanız vote ve yorum yapın
1292 kelime