three

700 72 68
                                    

not: bölümün içinde bir yerlerde çok ufak bir smut var 🙃

Birkaç dakikalık sessizliklerinin ardından ikisi de aç olduklarını fark ettiğinden kalkmışlardı ve açık bir yer bulmaya çalışıyorlardı. Tabi, bu süre sessiz geçmiyordu. İkisi de merak ettikleri ufak soruları birbirlerine soruyordu.

"En sevdiğim kitap hala İki Şehrin Hikayesi." Steve, Tony'nin sorduğu soruyu cevapladı. "Seninki hala Sefiller mi?"

"Elbette." Fazla kitap okumamasına rağmen Steve'in ısrarıyla bu kitabı okumuştu ve bayılmıştı. "Favori rengin değişti mi?"

"Hayır," ufak bir gülümsemeyle Tony'ye döndü, "hala açık maviyi seviyorum." Tony, 'ben de!' diye bağırmak üzereydi ki, Burger King tabelasının altında olduklarını fark ettiler. Hemen içeri girdiler ve kasaya yöneldiler. Kasadaki kadın baygın gözlerle kendilerini süzerken, şirin bir gülümseme yolladı Steve ona. "Merhaba. Bir cheeseburger menü ve bir de whooper menü alabilir miyim?"

"Tabi. Siparişiniz büyük boy olsun mu?"

"Lütfen. Bir de on ikili soğan halkası, sekizli nugget, dörtlü çıtır peynir ve iki tane ekstra ranch sos alabilir miyim? Whooper menünün ketçapı da sarımsaklı mayonezle değişecek."

Kadın kafasını salladı. "İçecekler kola mı?"

"Evet." Kadın ücret söylediğinde Steve cüzdanını çıkardı ve parayı uzattı. Arkasına döndüğündeyse kendine kocaman gözlerle seyreden Tony'yi gördü. Alnına vurma isteğini de zorla bastırdı. "Üzgünüm, sana sormadan sipariş-"

"Hatırlıyorsun," dedi Tony sözünü kesip. Evet, ikisi de birbirleriyle ilgili neredeyse her detayı hatırlıyordu ancak bu üzerinde konuştukları bir konu değildi ki. İkisi de siparişlerini ayrı ayrı verir ve en sonunda ücreti kim ödeyecekse öderdi.

"Unutmadım ki," dedi Steve de. Tony'nin gözleri parladı.

Siparişlerini alıp oturana kadar sessiz kaldılar. Masaya oturup hamburgerlerinden birer ısırık aldıklarındaysa ikisinin de ağzından sessiz bir inleme kaçtı. Bu ikisinin de gülmesine sebep oldu.

"Vay canına. Senden bu inlemeyi alabilmek için girdiğim pozisyonları düşünüyorum da..." Tony gözünün önüne gelen birkaç anıyla sözünü devam ettiremedi.

Ortamın gerginleşmesini istemeyen Steve, güldü. "Doğru. Çünkü genelde beni inletmezdin, bağırtırdın," dedi fısıltıyla. Tony kıkırdadı.

Gerçekten de öyle olurdu. Steve, üstte olan taraf olmasına karşın Tony tarafından delirtilirdi. İlk olarak asla bir kereyle yetinmezdi Tony. Bunun için de türlü türlü yollara başvururdu. Sonra, Steve sona yaklaştı mı değişik şeyler yapar ve boşalmasını geciktirirdi. Bir de ön sevişmeyi olabildiğince uzatır, Steve'in ona yalvarmasına sebebiyet verirdi. Yine de ikisi de en sonunda sevişmelerinin öncekilerden çok daha iyi olduğuna karar verir ve bu düşünce bir sonraki sekse kadar devam ederdi.

"Üniversiteden mezun olunca ilk nerede çalışmaya başladın?" Tony aklındaki düşünceleri uzaklaştırması gerektiğini bildiğinden sordu.

Steve ise onun konu değiştirme çabasını yüzüne vurmadı. "İtalya'da, Floransa'da bir galeride işe girdim." Soğan halkasından bir ısırık aldı. "Aynısını sana soracağım ama cevap muhtemelen şirkettir."

Tony omuz silkti. "Hayır, değil."

Steve kaşlarını çattı bu sefer. "Nerede çalıştın o zaman?"

"Asla tahmin edemeyeceğin bir yerde." Steve çiğnediği yudumu yuttu ve düşünmeye başladı. "Bulursan istediğin bir şeyi yaparım." Steve bunun üzerine daha da odaklandı.

ineffable || stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin