1. bölüm

25 8 8
                                    


birinci bölüm  ; yağmur

flashback

"selam! kanala hoş geldiniz nasıl gidiyor ya boş boş video çe... ahh pordon muhteşem içerikler çekmek nasıl?"

"kızım napıyosun ya! gözünü seveyim azcık bak çok azcık doğal ol ya!"

"ahh sen ciddi misin? hay hay zevkle evvet bu videoyu izleyen gerizekalı aptal insanlar hogeldi..."

"beynine sıçayım ben senin duru!"

ellerimi havaya kaldırdım "sen istemiştin"  

"tamam yapma benim şerefsiz arkadaşım ben uzaya gidiyorum o yapar"

"bendeeeee, bende geliyorum uzay'a gidiyorsun ve beni çağırmıyorsun ha aşk olsun!"

"yok kanka uzaya gitmiyorum dünyadayım" 

çok ciddi bir tavırla konuşmaya başlamıştım "allah senin belanı versin Nehir inşallah o uzaydan başına gök taşı düşer"

"hangi uzay?"

ben umursamaz tavırla yürümeye başlamışken Nehir peşimden koşuruyordu 

"kanka hangi uzayyyy?" 

flashback bitiş

 hızlıca kendimi yatağa attım ve sonra Nehir'le, Uzay'la birlikte olan anılarımızı düşünüp ağlıyordum. Bu hayatta ki tek sevdiğim iki şeyin tek güzel olduğunu düşündüğüm insanların yani Nehir ve Uzay'ın ihanetine uğramış gibi hissediyordum. kelimenin tam anlamıyla "bok" gibi hissediyordum kısaca yani  ne kadar işe yaramazım diye düşündüm ve kendimden nefret ediyordum her zaman şu soruyu soruyordum kendime "annem neden beni bu iğrenç dünyaya getirmiş ? neden iğrenç insanların olduğu bir dünyadayım?" onlarla birlikte benimde ruhum kirleniyor çünkü insanların ruhları da bedenleri de kirli bazen diyorum ki keşke ben "karanlık" olsam o zaman kimse yanımda olmazdı etrafımda,sağımda,solumda iğrenç insanlar olmazdı. ama asla bu istediğim olmayacaktı ben siyahtım ama kötü değildim, kötü olan tek şey etrafımdakiler idi. 

gözlerimden yaşlar akmaya başladığında durmayacağını biliyordum ve buna rağmen saatlerce ağladım kimse aramadı,kimse gelmedi, kimse beni sormadı,kimse merak etmedi aynen kimsenin beni sevmediği gibi. 

ama etrafımda ki o iğrenç kişi Uzay veya Nehir değildi. Onlara çok sinirliydim, çok kırgındım ama bahsettiğim her gün ağladığım şey asla bu değildi genelde yanımda Uzay veya Nehir olurdu ama artık onlarda yoktu olayın ardından üç gün geçmişti Nehir'in bana "biz uzayla iki aydır sevgiliyiz" demesinin ardından ve ben sinir krizi geçirdikten sonra beni sakinleştirip eve bırakmışlardı ve üç gündür bir kere bile aramamışlar idi. Uzay ve Nehir benim çoçukluğumdu onlarla tam 7 yaşındayken ben onların mahallesine taşındığımda tanışmıştık onların ikisi benden başta nefret etse de sonra birbirimizi çok sevmiş ve o günden beri arkadaştık ve şuan hepimiz 19 yaşında bir üniversiteliydik tam 12 yıl olmuştu kocaman bir 12 yıl ve onlar bu arkadaşlığı aşk denen o boş dünyanın en aptal şeyi yüzünden bitirmişlerdi. aptal Nehir ve Aptal Uzay bilmiyordu aşk diye bir şeyin olmadığını çünkü onlar bir aptaldı. aşktan nefret ediyordum o aşk denen aptal 3 harfli kelime beni sevdiğim herkes den ayırmıştı mesela annem ve babam birbirlerine aşık olmuşlar ,evlenmişler ve sonra beni dünyaya getirmişler ben 6 yaşıma girince de annemin babama olan sevgisi bitmiş ve başka bir adama "aşık" olduğu için kaçmış beni bir an bile düşünmeden kaçmış ve ben o günü hayal meyal hatırlıyorum o gün saatlerce ağlamıştım büyüdüğümde her gün yaptığım gibi o günde annemi bir daha asla göremeyeceğimi bildiğim için ağlamıştım. sonra babamda bana tek başıma bakamayacağını düşündüğü için beni yetiştirme yurduna verdi o günde çok ağlamıştım. sonra 7 yaşındayken beni bir aile sahiplenmiş beni Nehir'in ve Uzay'ın yaşadığı şehre götürmüştü. ben ona tam alışmışken Deniz annem ölmüştü hala mezarına giderim bana gerçekten çok iyi bakıyordu bazen diyorum ki hatta keşke yaşasaydı keşke her ağladığımda başımı okşasaydı bana annemin göstermediği sevgiyi göstermişti...

siyahın en başka tonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin