California.
04.07.2018,
Saat, 04:30Yeri belli acılar.
Kelimelerin anlamsız bir hale geldiği, cümlelerin çöp olup kafeslendiği dakikalarda Jeon Jungkook ve Kim Taehyung ikilisi karanlık odanın içerisine girdiler. İsteseler lambaları yakabilirlerdi fakat kapalı, perdesiz pencereden içeriye süzülen sokak lambasının cılız ışığı bu önemli görüşme için yeterli görünmüştü gözlerine.
Taehyung yanan şöminenin önündeki siyah deri koltuğa hiçbir problem yokmuş gibi oturdu ve bacak bacak üzerine atarak söylenmeye başladı.
''Hadi ama, kafana bu kadar takmayı bırakmalısın. Problem çözüldü, artık rahatla Jungkook.''
''Kusura bakma,'' diye yanıtladı onu Jungkook, sesi oldukça ruhsuzdu. ''Senin kadar gevşek olamıyorum.''
Jungkook kapıyı kapattı ve sahte alevlerin ışıldadığı şömineye doğru ilerleyerek üzerindeki tuğladan yapılma rafa uzandı. Kristal şişenin içerisinde ona göz kırpan kahverengi sıvının ağzının içini çabucak uyuşturmasını istiyordu. Eğer gerçek olsaydı tamamen hissiz bir hale gelmek için viskiyi başından aşağıya dökebilirdi ama bu, mümkün değildi.
''Gevşeklikle ne alakası var? Sanki senin suçunmuş gibi davranıyorsun.''
''Değil mi?'' Ellerini tuğladan rafa yasladı ve belini bükerek sahte şömineye baktı. Şimdi o alevlerde gençliği yanıyordu. ''Zaten benim suçum.''
Taehyung bıkkınlık içerisinde ayaklarını indirdi. ''Hayır değil, senin suçun falan değil. Kendine böylesine eziyet etmeyi bırakman gerekiyor. Geçmişi değiştiremezsin, bunu sana daha öncede söylemiştim.''
Jungkook göğsünü şişerek kadar büyük bir nefes aldıktan sonra ellerini raftan çekti ve doldurduğu bardağın içindeki sıvıyı hızla midesine indirdi. Taehyung ise onun bu kendinde olmayan davranışlarını yanağının içini ısırarak seyrediyordu.
''Bak,'' Taehyung en yakın arkadaşının rahatlaması için bedenini ona doğru döndürdü ve bu, Jungkook'un ilgisini çekti. ''Evet adamları mekandan sen kovdun ama bunu başka kadınlar zarar görmesin diye yaptın.''
Jungkook başını eğerek güldü ama bu, ruhunu da gençliği ile birlikte alevlere atmış bir adamın sarhoş gülümsemesinden ibaretti. ''Bu sırada Rosé'nin neredeyse tecavüze uğramasına neden oldum.''
Taehyung kaşlarını çatarak, ''Kendi ağzınla söyledin, nerdeyse. Yine ona yetişen sen oldun. Kimse zarar görmedi dostum, bunu anlaman gerekiyor.''
Jungkook hiçbir şey söylemedi ve sırtını Taehyung'a dönerek sahte alevleri seyretmeye başladı. Belki Rosé zarar görmemişti ama geçmiş silinmiyordu; zarar gören başka biri vardı.
🥀
04.07.2018
Saat, 20:30İçi boş bir beden gömdüler, her gün ve her gece. Kimse sorgulamadı, beni kimse hatırlamadı. Hayattayken de halimi hattımı soran olmazdı, çok gücüme giderdi ama Tanrının işine akıl sır ermezdi.
Rüyalarımdan beni kasırga sesleri uyandırdı. Bugün sabahtan beri California'da iç karartan bir yağmur vardı. Güneş bizi terk etmiş gibiydi, hiç yüzünü göstermedi. Rüzgar esti gürledi ve güller, içimde solmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
reaodit | rosékook
FanfictionHadi gel şimdi tavan arasında ölü bulunalım. Yeraltında bir orkestra kuralım. Kalbe giden bütün yolları kapatalım, Ardından da kimsesiz kalalım. x,monsie: sorun şu ki; senin gönlün yüzün gibi değilmiş. Görüldü. (23:17) ✔️✔️ Park Chaeyoung & Jeon Jun...