kışın melodramını isa'ya adamak

16 2 2
                                    

kadın uyandı.

yine o korkunç rüyayı görmüştü haftalardır uykularını zehirleyen.

sürekli aynı şey zihninin gölgelerinden çıkıp bir şekilde onu kıskıvrak yakalıyordu.

kapıları, pencereleri açmasını engelliyordu yaz aylarında.
en büyük korkusu olmuştu kapılar.
öyle ki, evin dış kapısı en sağlam kilitlerle kaplıydı.

yazın kapılar açılmazdı onun evinde.

en büyük düşmanıydı kadının bu kapılar
insan korktuğu şeyden nefret eder ya.

bir zamanlar, neredeyse yüzünden taşacak olan gülümsemesiyle beraber girerdi içeri.
pencereleri açar, evin içine taze ağustos kokusunu davet ederdi nazikçe.

ağustos kokusunu kabaca almaya çalışırsanız gelmezdi çünkü.

yaz mevsiminin nezakete ihtiyacı vardı, ilgiye ve hoş görüye.

ama bu konuda yazın bir sıkıntısı yoktu,
öyle ki insanlar yaza bayılırdı zaten.

bizzat yaşayana kadar kış aklına dahi gelmemişti onun da

kış üstünden geçilip gidendi,
kış bekleme mevsimiydi.
kış duraktı.

beklemeyi sevenler kışın farkına varabilirdi ancak,
ya da zorunda bırakılanlar.

ama aceleciydi insanlar, her şeyi en kısa yoldan ve çabucak istiyorlardı.
umut etmeyi de öyle.

ancak yaz gibi olamazdı kış, geldiğinde herkesin içini umutla doldurmazdı
ama ne yazık ki şimdi insanlar köşe bucak umut arıyorlar.

bulamadıklarını silip atıyorlar tüm çıkıntılarıyla.

çıkmaz sokaklara, evde yıllardır temizlenmeyen çekmece köşelerine, bir çocuğun gülümsemesine kadar bakıyorlar her tarafa.

kışı da sevmiyorlar umut bulamayınca.

kış içlerini karartıyor, ölümü hatırlatıyor onlara.
'bakın, tüm bu ağaçlar kurudu işte
ve her şeyin üstüne de beyaz bir örtü çekildi üstelik.
siz de tıpkı onlar gibi olacaksınız bir gün.
yaşadığınız hayattan memnuniyetsiz, ışıksız renksiz bir ceset olacaksınız' diyor.

'senin ne hakkın var da bize bu çirkin şeyleri hatırlatıyorsun?' diye cevaplıyor insanlar da.

kaçışıyorlar kıştan, korkuyorlar da.
çünkü kış hepsinin zihninin karanlık sokaklarında bir yerlerde saklanıyor.
gece uykularına giriyor, uyumadan önce tavandaki düşüncelerinde beliriveriyor.
karanlık bastırınca içlerinde dolaşmaya başlıyor.
zihnindeki şeker dükkanlarından şeker alan çocukları korkutuyor.
bulutlarını beyaz karlarıyla dolduruyor.

sonra kardan korkuyor insanlar
oysa kar ne güzel şey!
yaz mevsiminin insanların içine doldurduğu sahte ışıktan çok daha güzel.

işte tam da bu yüzden, sonrasında kadın asla yaz aylarında kapıları ve pencereleri asla açmadı.

yaz korkutuyordu kadını.

yazın her taraf kapatılmalıydı,
içeriye girmemeliydi kocaman günler ve sahte öyküler.

ancak onun pencereleri kışın daima açık olur, dondurucu hava içeri girerken kadın kendi gibi hissederdi.

oysa kış geldiğinde tüm komşuları kapıları, pencereleri sıkı sıkı kapatırdı.

kış giremezdi kimsenin evine.

kadın ise kış ile arasındaki sıkı bağa inat yazın evin pencerelerini bir daha asla açmadı.

o yaz sabahı kalktığında da
hayır, perdelerini açıp gün ışığının sahte umutlarını davet etmedi.
güne başlamanın huzurunu falan hissetmedi.
güneşin ne kadar parlak oluşuna bakıp kollarını gererek gülümsemedi.

soğukluklara ve hayal kırıklıklarına aitti o.
en güzel gülümsemelerdeki burukluktu.

kışın kadınıydı.
kapalı perdeler ve sıkı camlardı.

-⚡️

-⚡️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 19, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

bulutların ötesi'ne çağrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin