Adımlarımı soğuk Hogwarts koridorunda hızlandırdım.Gözlerim etrafı tararken gördüğüm kişi ile memnuniyet ile gülümsedim.
Tom Riddle... Soğuk Prens.
Yeşil gözleri, benim kahverengilerim ile buluşunca içime soğuk bir dalga yayıldı.
"Bella..." gözleri koyulaştı ve beni incelemeye devam etti.
Kalbim atmayı kesmiş gibiydi. Gözleri dudaklarımda takılı kaldı ve yavaşça mırıldandı.
"Seni özledim ..."
*
Rüyamın etkisi altından çıkıp kendime geldim.
Riddle ve özlemek?
Hayatta olacak iş değildi. Kendi kendime göz devirdim.
Canım hiç bir şey yapmak istemiyordu sadece ölü gibi yatmak ve Riddle 'ı biraz olsun düşünmemek istiyordu.
Ah Merlin. Tabi ki yapamadım.
Ona olan duygularımı kontrol altında tutmak içimi kavuruyordu.
O bana dost gözüyle bakıyordu, belki de bakmıyordu bile.
Yüzümü buruşturup yataktan kalktım, yatakhane bomboştu.
Yanlızlık... Her zaman bu duyguyu hissetmek zorunda mıydım?
Ben Bellatrix namı değer Bella Black (Lestrange mı demeliyim bilmiyorum :(*
İmkansız olduğunu bildiğim halde bir kişide tutulmuştum.
Soğuk Prens Tom. Evet ona taktığım ve güzel olduğunu düşündüğüm bir lakaptı.
Lakabı gibi soğuktu, fazla kişiyle iletişim kurmazdı. Susar ve intikam için yemin tazelerdi.
Babasından intikamını alınca rahatlayacaktı ve Bir takım - bana söylemeye bile tenezzül etmediği - planlarını işleve sokunca mutlu olacağını düşünüyordum.
Onu gerçekten mutlu görmek istiyordum.
Bu yıl onunla 5.yılımdı ve 2 sene sonra okul bitince bir daha görüşeceğimiz meçhuldu.
Siyah, uzun ve kıvırcık saçlarımı belli bir şekle sokup üniformamı giydim, üstüne pelerinimi takınca hazırdım.
Asamı ve çantamı alıp Slytherin ortak salonuna indim.
Etrafta bir iki tane birinci sınıf öğrencisi vardı, beni görünce suspus olup gittiler.
Dünya'nın değişmeyen şeyi bu olsa gerek, büyük sınıfların küçük sınıflar üstünde belli bir otoritesi vardı.
Ya da açık olalım, benden korktular.
Tiksinmiş olabilirdiler ama umrumda olmamalıydı değil mi?Onları es geçip ortak salonda göz gezdirdim. Riddle 'dan iz aradığım apaçıktı.
Onu daha fazla aramak isterdim lakin zil çalan midem buna engel oldu. Kahvaltı etmek için Büyük salona gittiğimde Slytherin masasında onu gördüm.
Büyük bir iştahla yemeğine odaklanmış yiyiyordu. Hafif uzamış olan kahverengi saçlarından bir tutam alnına düşmüştü.
Bu haline güldüm ve yanına doğru ilerledim ve nasıl olduysa yanında boş yer vardı. Benim için ayrılmıştı.
Tabi çoğu açıdan ona yararım dokunuyordu bu yüzden kendimi hiç çekinmeden ona kullandırıyordum.
Ayak altı işlerini yapardım çoğu zaman yani.Yanına oturunca dişlerimi belli eder şekilde gülümseyip "Günaydın" dedim.
Onun yanında soğuk olamıyordum nedense. Neşe saçmak istiyordum ama o pek sevmiyordu.
"Günaydın" dedi yeşil gözlerini yüzümde gezdirirken.
"yüzüne ne yaptın?" diye sordu.
Bana ilk defa böyle davranıyordu.
"şey, sadece biraz bakım yaptım anlarsın ya, işte -" saçmaladığımı fark ettim ve sustum başımı öne eğdim. Yanaklarım cayır cayırdı hissedebiliyordum.
O ise gülüp bana bakıyordu, cidden içten bir gülücüktü bu. İçim eriyordu.
"anladım merak etme" tekrar yemeğine odaklandı.
Kalbim, atmaya devam eder misin? Mutluluktan ölmek istemiyorum!
Kahvaltı faslı bitince, Riddle 'ın peşine takılıp ıssız ve geniş beyaz koridorda yürümeye başladım.
Ben arkasındaydım ve bir anda durunca kafam sırtına vurdu, bir kaç adım sendeledi.
O ise istifini bozmadan konuşmaya başladı aniden " artık yorulmadın mı?" sorusu çok pis afallamama neden oldu.
Ne demek istediğini anlamamıştım.
"diyorum ki.." diye devam etti ben ses vermeyince.
"bana itaat ederken yorulmadın mı? Seni yoruyor muyum?"
Hey sen! Kimsin ve Riddle 'a ne yaptın?
"hayır, yorulmadım. Aksine hoşuma gidiyor"
Doğrusu : evet Riddle, yoruldum hem de çok. Seni severken bunu içimde tutup sana itaat etmek beni çok yordu.
"madem öyle, halinden memnunsun. Sorun yok" durduğu yerden devam etti yürümeye.
Bugün onda bir şey vardı ama neydi anlayamıyordum. İma vardı ama neydi.
Aptallık yine zirvedeyken ona yetişmeye çalıştım. Malum onun bir adımı benim üç adımımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Love / Tom & Bellatrix
FanfictionBen onu seviyordum, Tom Riddle 'ı. Gizli bir aşktı bu, karşılıksız ve soğuk. İmkansız olduğunu biliyordum bu aşkın ama, ölümüme neden olacağını bilemezdim, bilemezdik değil mi?