Ona ömrümü adamak, artık saçma gelmeye başlamıştı ama işin ucunda güç sahibi olmak vardı.
Bu yüzden sonuna kadar ona uymalı ve güç sahibi olmalıydım.
Yolun sonunda onun nefretini kazanmak vardı belki de.
Onu gördüğüm yerde yolumu değiştiriyor hiç bir kelime etmiyordum.
Umrunda olmadığı apaçıktı, Tom asla birini umursamazdı. Sadece kendi itibarını kurmak isterdi.
Yine bir iksir dersinden çıkmış, öğle yemeği için büyük salona doğru yola çıkmıştım ki biri sertçe kolumdan tutup koridorda sürüklemeye başladı.
Şaşkınlık ve acıyla çığlık attım, bu sefer kolumu tutan el ağzımı sıkıca kapatmıştı.
Gözlerimi kapayıp sakin kalmaya çalıştım, sırtım soğuk duvara değince ürperdim.
Gözlerimi açınca karşımda bana duygusuzca bakan bir Tom Riddle ve yeşillerini görmeyi beklemiyordum.
"T-tom beni çok korkuttun" dedim. Hiç istifini bozmadı.
"senin derdin ne?!" buz gibi sesiyle kükremişti.
"benim bir derdim falan yok, lütfen beni bırakır mısın?" onu ittirmeme rağmen bir milim oynamadı bile.
Ne bekliyordu bu geri çekilmek için, yalvarmamı falan mı?
"anlamamazlıktan gelme"
"Tom saçmalama" gerçekten neyi kastediyor anlamıyordum.
"asıl saçmalayan sensin, son bir haftadır nasıl davranıyorsun farkında mısın?"
Bağırması koridorda yankılanırken gözlerimi kapattım.
Beni burada öldürse, kimse bir şey yapamazdı.
"gayet normal davranıyorum Riddle. Olması gerektiği gibi. Ayrıca sen gidip Angelina ile oynaşmaya devam etsene."
İşte bunu söylememeliydim. Bunu yapmamalıydım. Öfkeden koyulaşan gözleri ile beni boğabilirdi şu an.
O an ölmüş olmak ve kurtulmak için dua etmeye başladım.
" ne dedin sen? ! Bella kendine gel! "
Asasını boynuma bastırmıştı. Nefesimin kesildiğine yemin ederim.
Ben kaşındım kabul, ölmeyi hele ki Tom tarafından öldürülmeyi hak etmiştim.
"öldürecek misin beni Tom, öldür de kurtul benden. Yap bunu hemen!"
Gözlerimi kapatmış derin derin nefes alıyor aynı zamanda gözlerimden şakır şakır gelen yaşların akmasına izin veriyordum.
Bir kaç damla yaş boğazımı tutan Tom'un eline düşerken Riddle yavaşça elini çekti ve hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Hayır hayır öpmedi beni, böyle bir şeyi bana reva görmedi.
Yanağımdan akan yaşları sildi.
Ona sarılmamak için kendimi zor tuttum. Duygularımın tekrar gün yüzüne gelmesini istemiyordum.
"Seni öldürmeyeceğim, aksine sen kendi kendini öldüreceksin Bella, çocuk gibi davranmak yerine biraz olgun ol"
Gitti.
Beni böylece soru işaretleri içinde bıraktı ve gitti.
Böylece koridorda kaybolduğu gibi içimde ona dair varsa söküp gitseydi.
Gerçekten aptaldım. Çenemi tutamayan bir pislik. Riddle 'a her ne olduysa beni bağışlamıştı.
Eskiden olsa beni acıdan kıvrandırıp zevk içinde öldürürdü.
Ama yapmamayı tercih etti. Bu da demek oluyordu ki başka planları vardı.
Ve benimde bu planları öğrenmem gerekiyordu tabi.
Kendime geldiğimde çöktüğüm yerden kalktım ve hiç bir şey olmamış gibi yaparak büyük salona gittim.
Riddle'da aynı benim yaptığımı yapıyordu, hiç bir şey yapmamış gibi bana bakıp güldü.
Bu gülüş 'ayağını denk al bir daha ki sefere kurtulamazsın' der gibiydi.
Evet paranoyak biçimde bunu anlamıştım.
***
Selamlar, sevgiler! Merak etmeyin ölmedim sadece ilham perilerim biraz bana uğramayı unutuyor. Her neyse daha fazla uzatmayacağım keyifli okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Love / Tom & Bellatrix
FanfictionBen onu seviyordum, Tom Riddle 'ı. Gizli bir aşktı bu, karşılıksız ve soğuk. İmkansız olduğunu biliyordum bu aşkın ama, ölümüme neden olacağını bilemezdim, bilemezdik değil mi?