adını kullandığım için özür dilerim, canım G.
Dik yokuşun ortasında, batan güneşi arkasına alarak yürüyen kız, nefes nefese kalmıştı. Kaybolmamak için arada bir navigasyona bakıyordu ama aslında kaybolmaktan korktuğu falan yoktu.
Onun tarif ettiği gibi iki katlı, beyaz ve bahçe duvarları sarmaşıklarla kaplı bir evin önünde durduğunda nefes nefeseydi. Numara 22. Burası olmalıydı.
Beyazlığından eser kalmamış spor ayakkabılarının ucuyla kaldırım taşını eşelerken ahşap bahçe kapısına bakıyordu. Buraya kadar gelmişken geri dönemezdi. Aslında dönebilirdi, bunu biliyordu. Hiç ama hiç tanımadığı birinin evine gelmek delilikti ve zili çalmadan, yola girmeden önce son kez vazgeçme şansı vardı. Fakat mantıklı yanı -her ne kadar onu da öldürmeye çalışsa bile- hala canlıydı ve bunun ilk deliliği olmadığını söylüyordu.
Bahçe kapısının gıcırtısı eşliğinde bir adım attı. Beyaz evin kapısı aralıktı, birkaç adımdan sonra duraksamasının sebebi buydu. Sırt çantasının kulpunu sıkarak meraklı ama temkinli bir adım daha attı. Eğer kapı aralığından çıkan minik kediyi görmeseydi zile basacaktı.
Yavru kedi bir an duraksasa da ona yaklaşmış, ayaklarının dibinde durmuştu. Tüyleri bembeyazdı ve miyavlarken ilgiye aç gibi görünüyordu.
"Leyla! Yine nereye saklandın ya- Ah!" İçeriden yükselen sesi bir patırtı takip etmişti. Kızın kaşları yavaşça çatıldı. "Demek o sensin." diye mırıldandı paçalarına asılan kediye. Kedi ne dediğini anlamış gibi tekrar miyavladı. "Ne? Neden öyle bakıyorsun?"
Kedi ısrarla ona ulaşmaya çalışıyordu. Leyla, boş gözlerini kediden ayırmadan iç çekti, pes edip kediye eğilmesi için önce etrafı kontrol etmesi gerekmişti. Parmağının ucuyla kedinin minik burnuna dokundu. "Seni çağırıyor. Gir içeri."
"Ley-la." Kapıda beliren kişi donakalırken Leyla tekrar doğrulmuş, kapıdakine bakmıştı.
Leyla, karşısındakiyle göz göze geldiğinde aklından geçen ilk cümleyi uzun bir süre kendine itiraf edemeyecekti. "Selam." dedi durumun tuhaflığını azaltabilme niyetiyle. "S-selam." dedi bilinmeyen çocuk.
Gerçekten olmuştu. Leyla aylardır peşini bırakmayan çocuğu görmüştü, çocuksa bir daha asla göremeyeceğini sanarak kahrolduğu kızın gözlerine bakıyordu.
"Sen... Gerçekten geldin." dedi çocuk, sayıklarcasına. Leyla başını salladı. Duruma aldırmamaya gayret ediyordu. "İçeri geçelim mi?"
"Ha?"
"İçeri diyorum. Geçelim mi?" diye tekrarladı Leyla.
"Ah-Tabi. Şey... Geçelim. Gel."
Çocuk geri çekilip yolu açtı. "Kediyi almayacak mısın?" dedi Leyla duraksayıp.
"Kedi mi? Kedi!" Leyla çocuğun tuhaf hareketlerini sıfır ilgiyle izliyordu. Çocuk tüy yumağına benzeyen küçük kediyi kucağına aldı ve içeri girdi. Arkalarından kapıyı örten Leyla olmuştu.
Leyla, bilinmeyen çocuğun sırtını izleyerek onu takip ederken düşüncelere dalmıştı. Simsiyah saçları ve beyaz bir teni vardı. Gözleri yeşildi, fiziğinde kendini yetersiz hissedebileceği herhangi bir kusur yoktu. Liseli kızlar için 'o çocuk' olabilirdi. Bu işe kafayı takmak ve kimliğini gizlemek için bir sebebi yoktu.
Tuhaf.
Salona geçtiklerinde çocuk kucağındaki kediyle mor berjere oturdu. Heyecanla kendini rezil edecek bir şeyler yapmamak için susmuş, Leyla'yı izlemeye karar vermişti. Saçları hala çok güzel, diye geçirdi içinden sarı saçlarını incelerken. Teni solgun. Gözlerinin altı morarmış. Kalbi meçhul bir sebepten dolayı buna kırıldı.
"Evin güzelmiş." dedi kız, etrafta yavaşça dolanırken. Duvara asılı fotoğraf çerçevelerinin önünde durdu. "Büyükannen, bu mu?"
"Hm-evet."
Çocuk sessizce kucağındaki kedinin başını okşuyor, gerginlikle geçen her saniye, oturduğu yerde biraz daha küçülüyordu.
Leyla umursamamaya odaklanmıştı. "Bu arada adın ne?" dedi ona tamamen dönerek.
"Yiğit." dedi yeşil gözleri titrerken. "Adım Yiğit."
"Yiğit..." diye tekrarladı Leyla. "Güzel isim. Peki, ben nerede yatacağım şimdi?"
21.08.19
evinizin lalerjiği size mutlu günler diler
sıcak yaz günlerinde kimsin'in kimliğini öğrenmek sizi bir nebze mutlu ettiyse yorum yapabilirsiniz.
seviliyorsunuz ღ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
etiket | texting
Short Story[+18 içerik sebebiyle hassas olanların okumaması tavsiye edilir] leyla: kalbimin parçalandığını biliyorum leyla: ama artık hissedemiyorum 27.10.18