Güneş De Bir Yıldızdır

16 6 3
                                    

Gece eve geldiğimiz anda neler olduğunu sormaya başlamıştı.

"Kiminle buluştun? Nereye gittiniz? Ne yaptınız? Ne konuş-"

"Gece, sakin ol civcivim. Önemli bir şey değil. Ayşe hoca grup ödevi verdi. O yüzden grup arkadaşımla kahve içip ödev için konuştuk." dedim ama cevabımı yeterli bulmamıştı.

"Adı ne? Nasıl biri? Boyu kaç? Yoksa şu çizdiğin çocuk mu? Numarasını ald-" derken yine lafını bölüp konuştum.

"Adı Barış ve evet çizdiğim çocuk. Gayet iyi biri, numaralarımızı aldık yani ödev için de boy ne alaka?" dedim. Gece'nin boy takıntısını anlamıyordum. Kendi 1.75 diye mi bilmiyorum kısa insanları sevmiyor gibi davranıyordu.

"Boy önemli yani götü yere yakın olandan korkacaksın. Bak bana ben ne kadar minnoşum." dedi ve güldü. Ben de güldüm, o benim 1.75'lik civcivimdi. Şaka yaptığını başkaları anlamayabilirdi ama ben biliyordum. Onun kalbi kimseden nefret edemeyecek kadar temizdi...

O sırada annem yemeğe çağırdı. Biz masayı kurarken babam geldi. Her akşam yaptığımız gibi yemeğimizi yedik.

Odama geçtikten sonra ödev için kafamda bir şeyler tasarlamaya başladım. Barış'ı çizmek için, Barış givi hissetmeliyim diye düşündüm, onu anlamalıydım. Bu yüzden onun hakkında bildiklerimi düşündüm. En sevdiği sanatçı Cem Adrian' dı. Cem Adrian'ın birkaç şarkısını severdim ama bu gece Cem Adrian dinlemeye karar verdim ve kulaklıklarımı takma gereği duymadan karışık oynatmaya bastım. Gece, Cem Adrian dinlemeyi çok severdi bu yüzden bir şey demezdi. İlk olarak Bunu Sana Bunları Hiç Bilmediğin Bir Yerden Yazıyorum diye bir şarkı çalmaya başladı. Bu şarkıyı daha önce Gece dinlerken duymuştum.

Sana bunları, hiç bilmediğin bir yerden yazıyorum.
Ben senin, hiç görmediğin bir yerden düşüyorum.
Gözlerim kapalı, her yer karanlık.
Ben senin, hiç bilmediğin bir yere yürüyorum.

Güzeldi... Çok güzeldi... Şarkılar ardı ardına gelirken bildirim sesiyle kafamı yastıktan kaldırdım. Bir mesaj gelmişti. Şaşırdım. Çünkü bana sık sık mesaj gelmezdi. Heyecanla mesaja girdim. Mesaj Barış'tan gelmişti.


Barış
*Seninle bir bağlantı paylaştı*
Bu şarkı bana nedense seni hatırlattı :D
Güneş de bir yıldız olduğundan olsa gerek

Attığı linke baktım. En sevdiğim Pinhani şarkısını atmıştı, Yıldızlar'ı... Adı Güneş olan birinin yıldızlara bu kadar aşık olması insanlara komik geliyordu. Ama unuttukları bir şey vardı...
Güneş de bir yıldızdı...

Güneş
Bu şarkı en sevdiğim :)

Barış
Gerçekten miii? Sanırım benim de favorim olacak
Çift olarak çok uyumluyuz
Yani partner olarak
Resim ortağı işte yanlış anlama özür dilerim öfff konuşamıyorum sen beni anlıyorsun

Güneş
Evet anlıyorum :)
Gerçekten öyleyiz

Barış
Neler yapıyorsun?

Güneş
Cem Adrian dinliyorum :)
Sen neler yapıyorsun?

Barış
Cem Adrian kalp ben
Ben de Pinhani dinliyorum :)

Güneş
İkimiz de birbirimizin favori sanatçılarını dinliyoruz!
Bu harikaa

Barış
Kesinliklee
Güneş

Güneş
Efendim Barış?

Barış
Bu ödev konusunu düşünüyordum da...
Ne yapacağız?
Yani 1 hafta birbirini tanımayan iki insandan böyle bir resim çizmesini beklemek için fazla kısa bir süre

Güneş
Kesinlikle haklısın
Ama zamanı iyi kullanırsak bence gayet iyi şeyler yapabiliriz

Barış
Doğru
Aslında aklımda birkaç fikir var :)

Güneş
Açıkçası sana güveniyorum. Resimlerini kursun başından beri çok beğeniyorum

Barış
Teşekkür ederim
Off utandım ya
Ama senin resimlerinin yanında benimkiler bir hiç :)

Güneş
Teşekkür ederim :)
Ne diyeceğimi bilemedim :)

Barış
Böyle ben de ne diyeceğimi bilemedim :/

Güneş
Resimleri yapmaya mı başlasak?

Barış
İyi olur aslında ama ben biraz yorgunum.
En iyisi şimdi uyumak

Güneş
Anladım, uyu sen
Görüşürüz, iyi geceler :)

Barış
Görüşürüz, iyi geceler :)

Son cümlesini yazdıktan birkaç saniye sonra çevrimdışı oldu. Demek ki konuştuğu başka biri yoktu... Olsa da seni alakadar etmez Güneş, kendine gel!!.

Barış'tan sonra ben de uygulamadan çıktım. Ayağa kalktım ve resim malzemelerimi çıkarmaya başladım.

"Güneş, saat gece 11 bu saatte bari resim yapma ama ya!" dedi Gece.

"Gece, saat gece 11 bu saatte bari kitap okuma ama ya!" dedim alayla.

"İkizim benle konuşsa kitap okumam bu saatte ama işte..." dedi. Ona Barış'ı anlatmamı istiyordu,bunu biliyordum.

"Ne anlatmamı istiyorsun ki anlamadım. Aaa sana şeyi anlatayım mı? Bugün Ayşe hocanın bize anlattığı eseri..." dedim konuyu dağıtmaya çalışarak. Ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı ama sanatı seven biriydi ve kesinlikle merak edecekti.

"Anlat bari" dedi ve kitabıyla kalemini dikkatlice bir kenara bıraktı. Ben de ona Guernica'yı anlatmaya başladım. Bu hikaye kesinlikle hoşuna gidecekti ve - tahmin ettiğim gibi- gitmişti de.

İkizim sanatla, tablolarla haşır neşir olan biri değildi. Ona bir açıklama yapma gereği duydum, "Bir özeleştiri olarak söylemek istiyorum, Türk insanı resim sanatını çok hafife alıyor. Yani toplum olarak bildiğimiz 3-5 tablo ya var ya yok. Ayşe hocayı sevme nedenlerimden biri de bu. Bizi bilgilendiriyor. Kelimelerin, çizgiler, noktalar, şekiller ve renklerle ifade edilebileceğini öğretiyor. Aslında sanat başlı başına direniştir. Özgürlüğün direnişi, düşünmenin direnişi, yaşamın direnişi... Sanatçı en büyük direnişçidir. " dedim ve o son kelimeme kadar dikkatle dinledi.

"Doğru" dedi ve düşüncelere dalıp gitti. Ben de söylediklerimi tekrar düşündüm. Sanatçı en büyük direnişçi ise ben ne için direniyordum?

Tüm gece düşündüm. Direniyordum. Yaşamak için direniyordum. Güçlü bir kadın olabilmek için, hayallerimi gerçekleştirebilmek için...

GuernicaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin