BÖLÜM 1
Özel okula başladığım ilk zamanlar bir şey keşfettim. Ayaklarının üzerinde duran kızlar, hoplayan zıplayan bir sürü kocaman ablalar vardı. Bende onları merak içerisinde izliyordum. Fakat henüz daha idrak edememiştim ne yaptıklarını . Sonra yanımda bir tane erkek çocuğu belirdi. O bana bakıyordu. Ben ise aynadan balerinlere bakıyordum.balerinler adeta havada süzülüyorlardı.Yaşça benden büyüktüler fakat kendimi onlardan biri gibi hissediyordum.
PİSİ PİSİLER.
Annem beni izlerken gördü ve bana gülümseyerek baktı. 6 yaşında olmama rağmen hala kendimi o kızlar gibi hissetmem çok doğaldı. Çünkü o dansı çok sevmiştim. Ve Bunu yapabileceğime inanıyordum. İnandığım için artık ilk pisi pisilerimi almak istiyordum.
Annem beni izlerken bana göz kırptı ve;
'' Ne oldu kızım ?''
'' Anne büyük ablaların ayaklarındaki şeyler ne?''
''Bale ayakkabısı eğer sende büyüyünce onlardan giyeceksin biraz acı çekeceksin, fakat alışınca herşey çok güzel olacak.''
Puantlar benim çok ilgimi çekmişti. Fakat daha yaşım çok küçüktü. Pisi pisi almak üzere bale ayakkabıları yapan bir ayakkabıcı'ya gittik. Ayakkabılar bana uymuştu. Uygun oldukları gibi pembe olan pisi pisiler aynı zamanda tüm pembeliğini tozlu sayfalardan almıştı. Tozlu sayfaları hayal ettim pisi pisileri giyerken ve o kadar mutlu olmuştum ki, adeta beni başka zamanlara götürmüştü.
'' bir zamanlar dans ederken yanıma bir erkek geldi ve benimle dans etmeye başladı. Birlikte öyle iyi ve uyumlu dans ediyorduk ki herkes bizi dışlamıştı. Ve biz öylece balenin başlangıcı olduk. ''
Balerin olmak adeta benim için bir meslek gibi bir şeydi. Mesleğimi her zaman şunun için harcadım.
'' Benim içimde olan bale tutkusu adeta bir kuğuya benzer ve bu kuğu hiçbir zaman ölmeyecek.
Kuğuyu anlatayım birazcık bu balerine;
Kuğu adeta süzüldü tütüleri'nin içinde.Eğer bu kuğu dans etmeye başlarsa dünyadaki kara kuğuların arasında tek olacak. Kara kuğular onu kıskanacak ve adeta tütülerin etrafındaki o tüyler dağılacaktı.
Tüylerin büyüsünü hiç birşeye değişmem.O tütünün etrafında dönmeleri tüyleri heyecanlandırıyordu.
HEYECAN;
Heyecan dediğim şey her zaman mutluluktu benim için .Küçük tütümü ilk giydiğimde ve topuzumu yaptığımda kendimi '' little swan '' yani '' küçük kuğu '' gibi hissettim. Ve o tüyler adeta beni bambaşka bir dünyaya götürdü.
Bu dünyayı bir tütünün tülüne yani gözlerimizdeki perdelere benzetiyorum. Perdeler kalktığında adeta tütü ile dans etmeye başla küçük kız.
Küçük kız adeta tütülerin içinde sadece şunu hayal ediyordu. Hayallerindeki balerin ona ilham veriyordu ve dans ediyordu kız.Belki de benim içimde olan bazı duyguları hayata geçiriyordu. Hayatımdaki bazı olayların nereden geldiğini anlamış değilim. Ama bildiğim tek şey bu dansı ölene kadar yapacaktım.
Tütümü giydikten sonra aynanın karşısına geçtim ve kendime baktım. Kendimi bir yerde gördüm. Kendi kendime dans ediyordum . Little swan adeta bir derenin etrafında dolaşıyor ve dolaşmasıyla tüylerini döküyordu.
Gösteri başlayacağı zaman çok heyecanlanmıştım. Sahneye çıkarken parmak uçlarımın etrafında dönerek salındım sahneye. Adeta bir kuğunun etrafında dönerken buldum kendimi. Onu hayal ettim.Aynı zamanda balenin etkisi çok büyük olacaktı.Artık eminim ki ben bir balerin olmak istiyordum. Balenin tutkusu ruhumu tıpkı bir tül kadar ince sardı.