Fairy Tail Lisesi

Giriş

Lisanna Strauss

"Senin ablan ve arkadaşları mı?" Kafamı solumda oturan sevgilim Bickslow'a çevirdim. Yanındaki Kinana bir yanağını avucuna almıştı. Bickslow'un ardından sordu.

"Yani, şu hep bahsettiğin?" Başımla onayladım. Sonra iki yandan atkuyruğu yaptığım saçlarımla oynamaya başladım.

Önümde oturan Evergreen gözlüklerini düzeltip sordu.

"Ne oldu Liss? Ablan gelecek ama sen hiç neşeli görünmüyorsun!" Dudaklarımı büzdüm.

"Çünkü ablam ve arkadaşları biraz (!) kafadan gidikler. Zaten Hargeon'daki bütün okullardan atıldıkları için Magnolia'ya geri dönüyorlar. Bu da Magnolia'nın başı dertte demek."

Freed ellerini kafasının arkasında birleştirdi ve yatıştırıcı sesiyle konuştu.

"Hadi ama Lisanna, o kadar kötü olamazlar değil mi?" (Freed)

"Sen öyle zannet Freed..." Ben masayla bakışırken Cobra koşarak geldi. Ellerini dizlerine koyup biraz soluklandı. Hepimiz ne diyeceğini merak ediyorduk.

Ama sanki depar atmış gibi soluklanmayı kesmiyordu bir türlü.

"Ne lan söylesene artık!" (Bickslow)

"Okula 5 yeni öğrenci geliyormuş!" (Cobra)

"Mira-nee ve 4 arkadaşı işte." (Lisanna)

"Hayır, onların dışında 5 öğrenci daha geliyormuş..." Yanımıza oturdu. Sonra kollarını göğsünde kavuşturup konuşmaya devam etti.

"Yani ben öyle duydum." Başımı ellerim arasına aldım.

"Yoksa... Olamaz! Onlar olmasın sakın!" (Lisanna)

"Öğrencilerden biri ustanın torunuymuş, yanında da 4 arkadaşı varmış..." (Cobra)

"Böyle bir tesadüf olmaz ama!" Kafamı masaya vurup böğürmeye başladığım sırada masamıza Cana oturdu ve konuştu.

"Ne diye böğürüyorsun Lisanna?" (Cana)

"Ablam ve arkadaşları ve Natsu ve arkadaşları bizim liseye geliyorlar ve Magnolia yıkılabilir ve bir şeyler yapmamız lazım ve-" (Lisanna)

"Ve nefes alman lazım." Evergreen önüme buzlu çay itti. Ağlayarak pipeti kaptım ve çayı içmeye başladım.

Cobra sırıttı.

"Eğer bu kadar manyaklarsa, bu sene eğlenceli olacağa benziyor." Gözüm seğirdi. Cana sırıttı.

"Evet! Ne zamandır ilginç bir şeyler olmamıştı, çok iyi gelecektir!" (Cana) Diğer gözüm de seğirdi. Gözlerim sırayla seğirirken kendimi yerde buldum...

Ertesi Gün

"Nerede kaldılar acaba..." Onların bana gönderdiği parayla onlar adına burada bir ev tutmuştum. Mobilyaları önden göndermişlerdi, bu yüzden dekor işi de tamamdı. Şimdi de onları karşılamak için evlerinde volta atarak onları bekliyordum.

Telefonumu cebimden çıkardım. Ablamın numarasını buldum ve aradım.

"Alo, Mira-nee, 1 saat önce Levy aradı ve vardığınızı söyledi. Neden hala gelmediniz??"

"Ehehe şey Lisanna, ehehehe... Erza'nın valizleri çok olunca bagaja sığmadı, bu durumu anlatmalarına fırsat vermeden bütün görevlilere kafa attı, havaalanı müdürü bizi havaalanından attı, sonra kontrol edilmeden şehre geçtik diye hapse girdik, sonra dışarı çıktık, bizi de eve uzak bir yerde gözaltına almışlardı. Biz de evi bulmaya çalışıyoruz da, ehehehe..."

"Mira-nee..." 

"Efendim Lisanna?" 

"Hargeon'da size ne içirdiler?" Cevap vermesine fırsat vermedim. Sonra konum attım. Ardından koltuğa çöktüm ve uyuklamaya başladım...

*3 Saat Sonra*

"Çüş ya bu saate kadar uyumuş mu?"

"Rahat bırak lan kızı. Canım o benim canımmm." Gözlerimi araladım. Karşımda bana sırıtan Mira-nee ve Erza ile göz göze geldim. Sevinçle yattığım yerden kalktım ve ablama sarıldım.

"Mira-nee! Hoş geldiniz!" Ablam da bana sarıldı. Erza elleri belinde bize tebessüm ederek bakıyordu. Elini saçlarının arasına attı ve konuştu.

"Hoş bulduk Liss. Bize ev tuttuğun için teşekkür ederiz. Sana bunun karşılığını nasıl öderiz?" Ablam beni bıraktı ve Erza'ya bağırdı.

"Saçmalama Erza! Lisanna benim kardeşim, bizden karşılığını alacak değil, böyle bir olasılık olamaz!" Başını bana çevirdi. Gözleri soru sorar gibiydi.

"Olabilir mi?" Kıkırdadım.

"Valla 200 yen alırım." Ablamın gözleri pörtledi.

"Pis nankör!" Yine güldüm.

"Şaka yaptım Mira-nee! Hadi, size yerleşmenizde yardım edeyim..." Ben içeri geçerken arkamdan gelen ablamların topuklu terliklerinin sesi kulaklarıma doldu...

***

İlk bölümü kısa tutmak istedim. Diğer bölümler uzun olacak.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. İyi günler!