Arijit singh:🎵kabhi jo badal barse🎵
"Sevmenizi isterdim... Ya da sevilmenizi... Duygularınızı yitirmemenizi, sevgiye sahip çıkmanızı, ve onu terk etmemenizi isterdim.... "
Sevmek... Kelime olarak duyduğumuzda kulağa hoş geliyor. Sanki bu kelime sadece fısıldayarak söylemek için bulunmuş. Yazımına baktığımızda ince harflerle yazılmış. Kibar bir okunuşu var.
Anlamına gelince....
Ne diyebilirki insan?
Nasıl tanımlayabilir birbirinden farklı kalpler tarafından birçok şeye hitab eden bu manidar kelimeyi?
Sevmek... Birçok şeye hitab eder demiştim, ama bakıldığı zaman tek bir yerde doğar bu kelime... Tüm canlılarda var olan, ruhun, tutkunun , yaşamın hayat bulduğu Kalp.Tamda o anda kalbi ağrıyordu Divya'nın . Bu duyguyu yaşamayan yoktur. Bu, kalp ağrısını; annesini kaybetmiş bir çocukta, karısını toprağa veren kocada, geçim sıkıntısı yaşayıp ama bunu evde onu bekleyenlere yansıtmamak için dişini tırnağına geçiren babada, köpeğini kaybetmiş küçük bir kız çocuğun kalbinde bulabilirsiniz. Ve sevdiği kadın tarafından yanlız bırakılan Amar'da...
Nihayet kendini toparlayıp mektubu okumaya cesaret etti. Gözlerinde biriken yaşlar okumasını güçleştiriyordu. Bluzunu eline kadar çekip parmaklarına uzattı, gözyaşını sildi.
"Divya...
Her seferinde kendime bunu yapmamam için kızıyorum. Ama beceremiyorum. Her kaçışımda defalarca kez sana geri dönüyorum. Bunu istemiyorum... Sana bağlı kalmak istemiyroum. Bundan sonra sana nasıl bağlı kalabilirim ki?
Yakında nişanın olacağını yazmışsın gelen mektubunda. Ben sana hayatımı adamaya yemin etmişken, sen nişanlanmayı düşünüyorsun. Sen artık eski divya değilsin. Sana olan sevgime ihanet ediyorsun. Herşeyi mahvettin bir hiç uğruna çekip gittin ve seçtiğin boktan hayatını bana tercih ettin. Artık seni geri kazanmak için hicbirsey yapmayacağım. Çok öfkeliyim sana... Hemde çok.. Aklına bile gelmiyormuşum.. beni kalbine almamışsın, aklında olsam kime ne faydası olacak...Gözün kararmış... Bazı yaşananlar seni sen olmaktan alıkoymuş...
Bazen baktığımda bu yaşadıklarımız gerçek olamayacak kadar kötü.. Benim için artık vazgeçilmez değilsin Divya.
Ben annemi kaybettim... annemi... Ne çok aradım seni o sıralar.. yanımda olmana o kadar ihtiyacım varken, senin yerine nefret ettiğin her seferinde onun hakkında kötü şeyler söylediğin sevgisine asla inanmadığın Payel buradaydı.. Sana ihtiyaç duymak... Bu benim ahmaklığım. Nasıl hissediyorum biliyor musun? Hiç birşey. Gidişinle hiçbir duygu bırakmadin. Beni seven herzaman arkamda duran annem bile vazgeçilmez değilmiş... O da gitti. sen mi vazgeçilmez olacaksın. Sen benim için artık bittin. İsminin Anlamı ölümsüzlük demiştin yıllar öncesinden.. Sen benim için son mektubunda öldün.. bu son mektubum. Yemin ederim bu son. Sen çok acımasızsın. Seni affetmeyeceğim...AMAR DHAPAK"
Hayatı vazgeçilmez sanarız, sıkı sıkıya bağlanırız. Birsey olur ve hayata tutunduğumuz aradaki o ince bağı koparıp hiçliğe sürükler acımasızca. Tam da o durumun içerisindeydi. Buz kesilen bedeni az sonra kendini yerde otururken bulmuştu. Yazılanları çok iyi algılamıştı. Ama gözleri elinde duran kağıdı defalarca okuyordu. Gözleri okudukça her yazılan beyninde yer ediniyor, unutulmamak üzere oraya kaydediliyordu. Oysa ki kalbine kazınan bu büyük acı en derinlere ulaşmıştı...
Hangisinin acısını yüreğine işlemeli ? Annesinden sonra anne diyebildiği, büyük sevgi gördüğü, ona destek çıkan kadının ölümüne mi? Sevmekten asla ama asla vazgeçmediği adamın kendisine artık ölü olduğunu söyleyip birçok nedenden dolayi affetmeyeceğini yazmasına mı? Kalbinin her noktasında yer edinen bu adamın annesini kaybetmesi ardından çektiği acıları mı? Yoksa etrafta kirli, koca bir yalanın boy göstermesi mi?
:herşey bitti.... bitti herşey.
Hıçkırarak ağlaması kelimelerin ağzından çıkmasını zorlaştırırken, aynı zamanda yaşlı gözlerini ortada duran masanın üzerine sabitlemişti. Kendine gelmeye çalışsa da saniyeler sonrasında geri ağlıyordu. Tekrar bakışlarına elindeki kağıdı getirerek kırgınlıkla bir kere daha okumuştu. Kağıttan çevirdiği bakışlarını karşı duvara sabitledi bu sefer. Yazan cümleler kafasında büyük bir enkazın başlangıcıydı.
:benden nefret ediyor....
Son cümlesinin anlamındaki derin acıyı aklına getirdikçe ağlamasına son veremiyordu..
Bir şey olsaydı... Onları en başa götürecek... Kalp kırıklığının yerine, aşkın yeşerdiği, ruhların hayat bulduğu o ilk güne gitselerdi.....
Herkese merhaba. Öncelikle buraya kadar okuyan gerçek Okuyuculara tüm kalbimle teşekür ederim. Farkındayım kısa bir bölüm oldu. Aktif olamadım pek. Ama bunu telafi edeceğim. Yorumlarınızı bekliyroum elestirilerinizide😂 sizi seviyorum ❤❤

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMAR
RomanceGözlerinin derinliğine bakıyordu. Acıyı hissediyordu her zerresinde Onu incittiğini biliyordu. Belki de kendisini bırakacağı için asla affedilmeyeğini düşünüyordu. Kulağına doğru eğildi, nefes alıp verişi kulağına dokunmaktan öte tenine işlemişti...