KAYIP İKİZİM

6.bölüm *"ay güneşten sen herkesten daha güzelsin"*

iyi okumalar ♡

Ayşe'nın ağzından;
Sabah tabiki o güzel güneşle değil dee, ablamın ayağımdan tutup çekmesiyle uyandım tabikiiii! Başka ne olacak amk! "Ya bırak abla, BIRAK!" Diye bağırdım ve ablamın ellerini çekmeye başladım. Ablam ellerini cekmeyince ayaklarımı çekmeye çalıştım bu sefer. "LAN BIRAK! "  diye bağırdım ve ablamın kollarını çekmeye çalıştım. Ablam "YÜRÜ LAN!" Diye bağırdı ve ayaklarımı bıraktı. Ayağa kalkıp "allah belani vermesin abla! " diye bağırdım ve odama çıkıp yatağıma uçtum...

Zeynep'in ağzından:
"Deniz ben çıkıyorum!" Diye bağırdım. Ses gelmeyince gözlerimi devirip evden çıktım. Sahile doğru yürümeye karar verdim. Başım yere eğik yürüyordum, bir adım daha attığım da direğe çarptım galiba çünkü kafam feci şekilde ağrıyordu. LAN! AH KAFAM! "Ya bu direği kim buraya koydu?!" Diye bağırdım ve kafamı kaldırdım. Gördüğüm yüz ile gülümsedim. Ateş "zeynep?" Dedi şaşkınlıkla. "Ne haber?" Dedi ve yanıma geldi elini uzattı tutup sıktım "iyiyim valla sen?" Dedim kocaman gülümseyerek "yanaklarındaki belediye çukurlarını gördüm daha iyi oldum" dedi gülümseyerek. Bende gülümseyip "nereye gidiyorsun? Yanlış anlama bizim evin önünden gectiğin için sordum" dedim ve hala el ele olduğumuzu gördüm. Elimi çekip "kusura bakma" dedim. Ateş "önemli değil. Bende markete gidiyordum, annem baya kısa bir liste verdi de" dedi ve cebinden bir tane kağıt çıkarıp bir ucundan tutup diğerinin yere düşmesine izin verdi. Gözlerimi sonuna kadar açıp "Oha lan!" Dedim, söylediğim şeyi yeni idrak edince elimle ağzımı kapadım. Ateş "kapama kapama ya bende küfür etmeye bayılıyorum. Mesela pezevenk, piç , şerefsiz, haysiyetsiz gibi gibi yani" dedi ve kağıdı sarmaya başladı. Kağıdı sarınca "sen nereye gidiyorsun bakalım belediye çukurlu prenses?" Diye sordu gülüp "300 500 yapmaya geliyon mu? Tövbe tövbe sahilde yürüyüş yapmaya" dedim gözlerine bakarak. Ateş "seninle yürüyüş yapmayı çok isterdim ama malesef ki biliyorsun alışverişe gitmem gerek. Sonra görüşürüz o zaman belediye çukurlu prenses!" Dedi ve el sallayıp gitti. Arkasından gülüp bende yürümeye başladım. Arkamı dönüp baktığım da göz göze geldik. Hemen gözlerimi çevirip yürümeye devam ettim.

Sahile geldikten sonra canım sıkılmıştı. Eve mi gitsem acaba? Yoksa biraz daha mı yürüsem? Ama benim evde daha denize pasta yapacaktım! O zaman eve gitmem gerek,evet evet eve gitmem gerek! Ama ondan önce markete gitmem gerek! Evet evet markete gitmeliyim! Hızlı hızlı eve doğru yürümeye başladım. Kıçım titremeye başlayınca kıçımdan telefonumu alıp açtım
"Alo?"
"Kanka! Ula napirsen?"
"Ne oldu kız ayşo? "
"Bağa ayşo deme bağa ayşo deme artık seninle konuşmayacağım! "
"Hi hi kesin kanka hı hı!"
"Aman be. Ha neyse kanka ateş sizde mi?"
"Yok valla bizde değil ama markete gitti, elinde de benim boyumdan çok daha uzun bir liste var lan! Görmen lazım baya uzun! "
"Kanka o listeyi ben verdim ona"
"Oda 'annem listeyi verdi' dedi. Neden acaba?"
"Annesi bizde olduğu için kanka onlar burda kalacaklar bugün yarın da döneceklermiş. Nazlının annesiyle benim annem ve ateşin annesi çocukluk arkadaşları oldukları için bizde kalıyorlar"
"Anladım da, neden verdin ki?"
"Parti var kanka! Parti yapcaz!"
Parti ve bensiz? Ulan ben sizin!
"Peki tamam siz parti yapın! Zaten zeynep kim ki? Zeynep evde ölsün yalnızlıktan dimi? Ölsem zaten ruhunuz duymaz! (Duyar aq) dimi ama yok zeynep zaten hep yalnızlığa mahkum! Tamam ya anladım ben tamam anlatma boşuna gerek yok kanka! Siz bensiz dedikodu yapın dimi? Zaten zeynep kim ki? Zeynepi kim takar? Tabiki götünüz dahi takmaz! Neyse anladım ben! Hadi size iyi eğlenceler!" Dedim ve kapattım telefonu. Trip mood on!

Etrafima baktığımda eve gelmiştim. Gülümseyip karşıdaki markete doğru yürümeye başladım. Bacağıma değen pamuk gibi tuylerle yere baktım. Bizim minnoş, tatliş, minik biricik kedimiz safiye kendini sevdiriyordu. Tek elimle kediyi elime aldım ve "YA BEN SENİ YERİM! YERIM YERIM!" Diye hafif bağırdım ve sevmeye başladım. "Sen ne kadar tatlı seysin böyle ya!" Dedim ve başından öptüm.