Andy Black, Juliet Simms - When We Were Young
❝ Ardından aklına o düştü. Dizleri yaralı çocuk. Söndü gülümsemesi, hüzün çöktü içine, çok yorgun hissetti kendini. Öyle ki kitap okuyacak hali kalmamıştı. Kitabı nazikçe masanın üzerine bırakıp yatağına gitti. Sadece uyumak istiyordu. ❞
Sabahın kendisine vermesi gereken mutluluk hormonlarının aksine depresif uyandı Taehyung. Gününün böyle geçmemesini diledi. Kötü hissetmekten nefret ederdi. Böyle günlerde genellikle yatağından kalkmazdı. Fakat dans yarışmasının olduğu gün bu tembelliğe kalkışamazdı.
Heyecanlıydı, çünkü içinde her zaman dansa karşı bir tutkusu vardı. Çalan müziğe vücudu ile eşlik etmek cennetten gelen bir ayin gibiydi onun için.
Yerinden kalkarak sanki kendisi yarışacakmış gibi özenle hazırlandı. Klasik giyinmeyi seviyordu. Kendisini her zaman Rönesans dönemi insanları gibi hissetmişti. O zamanlarda yaşamayı çok isterdi.
Ayakkabılarını giyerek evden çıktı. Yarışmaya az kalmıştı. Önce elemeler sonra yarı final ve en son final ile sonuçlanacaktı. Uzun bir gün olacaktı herkes için. Yolda bir kahve dükkanından şekerli kahve aldı. Normalde pek içmeyi tercih etmezdi ama şu an uykusunun açılmasına ihtiyacı vardı, hem kahvaltı da etmemişti.
Kulaklıklarını taktı kulağına, en sevdiği şarkılarından birini açtı. Sabah uyandığındaki ruh haline göre kendini çok daha iyi hissediyordu. Bir eli cebinde bir elinde karton kutusundaki kahvesi, yuvarlak gözlüğü, siyah kumaş pantolonu ve üzerinde kendisine uzun gelen açık gri gömleğiyle oldukça tatlı duruyordu. Başındaki şapka ve klasik ayakkabılarından söz edilmiyordu bile. Tüm parmakları yüzük dolu olurdu her zaman. Sadece sol elinin yüzük parmağını boş bırakırdı. Dolduracak biri gelene kadar boş kalmaya devam edecekti. Parmakları zarif ve uzundu, bu yüzden yüzük çok yakışıyordu.
Üniversitenin önüne gelmişti. Her zamanki halinden daha kalabalıktı bugün. Yarışma konferans salonunda olacaktı. Geniş olmasından ötürü en uygun yerin orası olduğunu düşünmüşlerdi. Şu ana kadar tüm koltukların dolmuş olacağını biliyordu. Kendisine zaten Bayan Cha yanında yer ayırmıştı. Bu yüzden endişeli değildi. Gerçi yer olmasa da dert etmezdi, ayakta durmayı seviyordu.
Konferans salonuna girmeden her öğrencilerin dolaplarının olduğu koridora gidip kahvesini kendi dolabının içine koyup kilitledi. Kahveyi soğuk içerdi.
Yarışmanın başlamasına iki dakika kala yerine oturmuştu. Bayan Cha dönüp selam vermişti. Kendisi de ona gülümsedikten sonra geri önüne dönmüştü.
Yarışmanın başladığına dair anonslar yapılıp konuşmacılar konuşmalarını yaptığında ilk elemeler için dans öğrencileri gelmeye başladı. Hepsi tek tek dans ettikten sonra Jüri yani izleyiciler karar verecekti. En son finali kazananı okuldaki Konservatuar bölümü hocaları belirleyecekti.
Taehyung'un pek ilgisini çeken insan olmamıştı. İlk elemeler tamamlanmıştı elemeler yapılmıştı. 20 kadar öğrenci yarı finale kalmıştı. Finale de 5 öğrenci kalması gerekiyordu. Bu kez herkes kendi istediği gibi değil, belli bir tarzda dans edecekti.
Herkes profesyoneldi bu yüzden kazananın seçilmesinin zor olacağını düşünüyordu. Müzik ile uyumlu dans ediyorlardı. Fakat Taehyung aradığı şeyi bulamadığını hissediyordu. Sanki o çok uzaklardaydı. İçine sıkıntı çöküyordu ve ne yapacağını bilmiyordu. Aradığı şeyin ne olduğunu bile bilmezken yerini bilmesi imkansızdı.
Aradan 3 saat geçmişti yarı finalin sonuna geliniyordu bile fakat bu hissine bir çözüm bulamamıştı. Umursamak istemese de peşini bırakmaya niyetli değil gibiydi. Nefes alması zorlaşıyordu. Sanki demirden pençelere sahip bir yaratık kaburga kemiklerini kırmışta akciğerlerini sıkıyormuş gibi hissediyordu. Ve daha sonrasında sıranın kalbinde olacağının farkında olduğunu bilerek hiçbir şey yapamıyordu. Kurtulamayacağının farkındaydı.
Yarı finalden 4 tane kazanan seçmişlerdi. Yanlışlık olduğunu düşünüyordu. Yarışma kurallarında geçerliydi 5 kişinin finale kalması. Sonradan düzeltileceğini düşündü.
Finale geçen ilk yarışmacı çıkmıştı. Bu kez herkes kendi belirlediği tarzda free style dans edecekti. Bu zordu çünkü herhangi bir koreografi yoktu.
Sıkılmaya başlamıştı Taehyung. Umduğu gibi geçmemişti yarışma. Tüm yarışmacılar çıkmıştı. Yarışmanın bittiğini düşündü. Fakat sahne karartılmıştı. Sunucuların gelip sonucu açıklayacağını düşündü. Ama sahneye birisi çıkınca bu düşüncesi yok oldu. İlk fark ettiği siyah dalgalı saçlar olmuştu, onu dövmeli kollar ve yırtık pantolonundan gözüken yaralı dizler takip etmişti.
Kalbi sıkıştı Taehyung'un. İşte beklediği O'ydu. Görmek için yanıp tutuştuğu kişi şimdi karşısında müzik ile bir olup dans ediyordu. Hiç bu kadar güzel bir varlık görmediğine yemin edebilirdi.
2 dakika 21 saniye boyunca dans etti dizleri yaralı çocuk. Ve Taehyung 2 dakika 21 saniye boyunca damarlarının tek tek düğümlendiğini hissetti.
Dans etmişti, bitmişti. Tıpkı Taehyung gibi. Gözlerini kaldırdı adam. Salonu izlerken Taehyung'a odaklandı. Kahverengi gözlerinden bir ifade alamasa da, hissettiklerinin yoğunluğuna ağlayabilirdi Taehyung. Başını yere eğdi dizleri yaralı çocuk. İnsanları selamlayıp sahneden ayrıldı.
Şimdi anlamıştı Taehyung. Dizleri yaralı çocuk, tüm hayatını dansına harcayarak karşılığında dizlerini parçalamıştı. Mükemmel dansının arkasında yatan yaralar Taehyung'un yüreğine ince bir sızı yaydı. Bu hissi atlatamayacağını biliyordu, dizlerini iyileştiremeden.
Sahneye sunucu çıktı. Kazananı açıkladığında şaşırmamıştı Taehyung. Müzikle bu kadar içe içe yaşayan başka birini görmüş müydü? Emin değildi. O kazanmıştı. Adı Jungkook'tu. Jungkook kazanmıştı.
Yavaşça salonu terk etti. Kahvesini almak istiyordu, sonrasında ise hislerinin kendisine ağır geldiği iç dünyası ile birlikte bu okulu terk etmek.
Dolabını açtı. Kahvesini eline aldı. Soğumamıştı. Tam sinirlenecekken kahvesinin diğer tarafında not yazdığını fark etti. Kahveyi elinde çevirdi ve notu okudu.
"Kahveyi soğuk içmemelisin, boğazların rahatsızlanacak, parmak uçları yaralı çocuk."
Oraya çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamak istedi o an. Kahvesine sıcak su koymuştu biri. Içindeki hislerinin hiçbirini tercüme edememek kalbinden bir ilmek söküp atıyorlarmış gibi hissettiriyordu.
Parmak uçları yaralıydı. Farkında bile değildi. Yazmanın verdiği tutkunun getirisi parmağındaki yaralardı. Tüm ömrünü yazmaya harcayarak karşılığında parmaklarını parçalamıştı.
Bulmaya söz vermişti kendine. Onu,
J.J'i.
Bölüm sonu.
🎶🌙
Kendinize iyi bakın ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Petrichor// TaeKook ☑
FanfictionElinde pamuk şekeri ile marketten çıkan çocuk o gün kolları dövmeli, dizleri yaralı adama aşık olmuştu. Nedeni ise basitti, adamın dizlerinin yaralı olması.