Sasha Sloan - Too Sad To Cry
❝ Tutunacak yer aradı. Bulduğu ilk yere tutundu.
Jeon Jungkook'un omuzlarına.
O gün bir kış sabahı saat 10.26'da iki aşık birbirlerinin gözlerini hiç ayrılmamak üzere kendilerine kilitlemişlerdi. ❞
Karşısında gördüğü kişi gerçek miydi değil miydi, emin değildi. Kendisine uzatılan ele baktı. Elini kaldırdı ve onun tenine dokundu.
O anda eğer çevrede insanlar olmasaydı başından parmak uçlarına kadar titreyeceğine yemin edebilirdi. Adeta dokonuşuyla sarhoş olmuş, tüm hisleri körelmişti. Buz gibiydi elleri, kendi ellerinin sıcaklığının aksine.
" Kim Taehyung" diye yanıtladı bilmesine rağmen. Karşısındakinin soğuk kahve gözlerinin içi ışıldıyordu. Gülümsemesi daha da genişlemişti. Kendisine de bulaştığını hissetti.
O gün gerçek gülümsemenin ömrü uzattığının doğruluğuna emin olmuştu. Bu adam ona böyle gülümsediğinde yaşının, bedeninin ömrü umurunda değildi. Ruhu daima hayatta kalacaktı.
" Vaktin varsa eğer kendimi sana açıklamak istiyorum. Gözünde sapık olmak istemem."
Kafasını salladı Taehyung. Neyi onayladığını bile bilmiyordu. Onun yakışıklı yüzüne bakarken öyle dalmıştı ki orada kalbini çıkarsalar yine fark etmezdi.
Elini çekti Jungkook. O anda sıcak olan ellerinin buz kestiğini hissetti Taehyung. Nasıl bu kadar hoşlanmıştı ondan? Nasıl bu kadar yer edinmişti kalbinde?
Beraber ilerlemeye başladılar. Ellerini cebine sokmuştu Jungkook. Yan yana yürüyor konuşmuyorlardı. Ne zaman konuşacaklarını, onun ne diyeceğini merak ediyordu. Ama yine de konuşmadı.
" Evin nerede? Kafede oturup konuşmak istemiyorum sen evine gidene kadar konuşuruz sonra da giderim."
"Neden sana güveneyim?"
" Haklısın, tabii sen de sürekli beni izlemeseydin"
Kızardı Taehyung, ne diyeceğini bilemedi. Böyle söyleyeceğini hiç düşünmemişti. Ellerini cebine soktu. Gözlerine inen perçemlerini üfleyerek uzaklaştırdı. Kendisine bakan Jungkook'u fark etmemiş gibi davranıyordu.
" Ee konuşmayacak mıyız?"
Umursamazca söylemişti bunu. Jungkook zaten kendisini izlediğinin farkında olduğu için daha kötü duruma düşmek istemezdi.
" Öncelikle, bu birkaç yıl öncesine dayanıyor sen de biliyorsun. O zamanlar şiir yazmakla çok ilgiliydim ve Bayan Cha ile sürekli görüşüyordum. Görüştüğümüz zamanlarda da Bayan Cha genellikle öğrencilerinin yazdığı denemeleri, hikayeleri okuyordu. Bana bir keresinde senden bahsetmişti. Yazı dilimizin çok benzer olduğunu söylemişti. En sevdiği öğrencisiymişsin. O zaman pek dikkat etmemiştim ama bana senin birkaç yazdığını okuyunca çok ilgimi çekti açıkcası. İşte kısa süreliğine ödünç aldım bazılarını. Tabii süre biraz uzamış olabilir. "
Şirince gülümsedi.
İçinde vanilya bahçesi açtığını hissetti Taehyung. Mis kokusu burnuna kadar gelmişti. Dudakları yukarı gerildi.
" Yani, eski bir hikayemle de beni yarışmaya sen mi soktun?
" Evet. Gerçekten güzel yazıların var. Ama bunu benim sana söylememe ihtiyacın olduğunu sanmıyorum. "
" Hayır, aksine her zaman yetersiz görürüm kendimi. Böyle söylendiğinde işimi daha çok seviyorum." omuzlarını silkti.
Jungkook ellerini ceplerine sokarak sağa sola sallandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Petrichor// TaeKook ☑
FanfictionElinde pamuk şekeri ile marketten çıkan çocuk o gün kolları dövmeli, dizleri yaralı adama aşık olmuştu. Nedeni ise basitti, adamın dizlerinin yaralı olması.