Kavurucu güneşin tüm ışıkları; kızın ay parçası yüzüne saplanırken sıcaktan ıslanmış uzun gür saçları moralini yerlerde sürüklüyordu. Cebinden çıkardığı kırmızı lastik tokayla, uzun kızıl saçlarını iki elinde buluşturup tek hamleyle bağladı.
Öfkeli ve gergin yüz ifadesi vardı. İlk iş günü kaygısı bıkkınlık verdiği için geç kalma korkusuyla adımlarını daha da esaslandırdı. Büyülü ve delici dış görünüşü kolayca dikkat çeken tondaydı.Çoğu zaman odak noktası haline gelmesi hoşuna gitmese de buna katlanmak bir gerekçeydi.
Otobüs durağına vardığında, şanslı olduğunu kararlaştırdı ve gözlerini diktiği ilk gelen otobüse binmeye yeltenirken ayağa takılınca yere kapaklandı. Dizlerindeki ufak acıyı hissederken, tek şansı olan otobüsün yanından geçip gittiğini anladı ve gözlerini ayırmayarak ilerleyişini izledi. Kaşlarını çatıp, ters bakışını durakta merakla onu izleyenlere yöneltti. Hızlıca ayağa kalktı ve pürüzsüz yanağından süzülen bir damla yaşı engelledi. Az önce dimdik duran omuzu şuan hissizleşmişti, bu yaşananlar sayesinde. Otobüs bekleyen insanların yanına geçti, kimseyi aldırmayarak. Hala herkes ona doğru bakıyordu. Yüzünü ciddileştirip iki kolunu önünde birleştirdi, güçlü bir şekilde.Sırayla herkes önüne dönünce gözünden bir yaş daha döküldü. Sonra ikincisi... Ağlayışı gittikçe serileşiyordu. Hıçkırıkları sessizliğe bozulmuştu. İnsanlara güçsüz gözükmesi, hayatında isteyebileceği en son şeydi. Ne olursa olsun içindekileri sergileyemezdi.
Omuzlarını dikleştirip,uzun geniş caddeye doğru baktı zorlukla. Genişçe açılan gözbebeklerinin içi parladı. Hızlıca öne atıldı ve sabırsızca beklemeye başladı. Yine diğerlerinin dikkatini çekmişti ama bu sefer umursamadı.
Elinde sıkıca tuttuğu akbiliyle otobüse atladı ve cihaza okuttu. Çıkan ses, dalgalar halinde hızla ortama yayılıyordu. Genç kız arkaya doğru ilerledi, yavaş adımlarla. Otobüsün yarısı boştu neredeyse. Köşelerde olan boş bir koltuğu doldurdu tam anlamıyla olmasa da. Yarım saat geç kaldığını aklından geçirerek uzaklara daldı, derin bakan gözlerle. Buharlı cam soğuğu hissettiriyordu, çelimsiz bedenine.
Babasızlık ve geçim sıkıntısı onu bu yolda yolcu yapmıştı. Evde ilaç bekleyen hasta annesi, soğuktan donan küçük kardeşleri vardı. Onlara bakmanın karalılığıyla başını dik tuttup neler olabilecegini düşündü.Birinin tavsiyesi üzerine gittiği için biraz yumuşak davranabilirlerdi. Mahellede durumlarına acıyıp, bir şirkette mali işlerle ilgilenen Zehra Abla ayarlamıştı bu işi. Sekreter olmak hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Fakat asgari maaş alacağına da adı kadar emindi. Bunları düşünmek aklını yorgunluğa düşürdüğü için zihninden gelen olağan sesleri bastırmak uğruna çantasından çıkardı kulaklığı takıp, sevdiği bir müzik açtı ve notaların kulaklarına dolmasıyla beraber biraz da olsa eğlenmeye çalıştı. Durağa yaklaştığını anlayınca hemen kendini toparlayıp kulaklıklarını çıkardı. Sıkıca bağladığı havasız kalan kızıl saçlarını açıp, omuzlarının üstüne bıraktı.
Hayali modellik olan bu kızın işi için giydiği ciddi kıyafeti karekterine ters bir görüntü vermişti. Uzun saçları beline kadar salınıyordu. Üstüne yapışan beyaz gömlek ve düz kalem etekle olması gereken uyumu yakalamıştı. Hemen önündeki düğmeye basıp ayağa kalktı. Arka kapıya doğru yöneldi. Güzelliği birkaç erkeğin dikkatini çekmişti bile. Hızla kafasını yere eğip kendini temiz havanın kollarına bıraktı. Koşar adımlarla asfalt yolda ilerlerken "Olamaz, tüm bunlar bir şaka mı? " dedi. Donuk, soğuk ve kalpsizce..