Bölüm - 5

28 11 22
                                    

  Güldükten sonra suskunlaştık ve havuzun keyfini çıkarmaya koyulduk.

  "Şey, bu güzel hikayelerden sonra söylenecek söz değil ama bunlar ne balığı?" Diye sordu Jack, balıklarıma tuhaf bakışlar atarak.

  "Beta balığı, süs balığı da diyebiliriz," dedim gülerek. Bir an rahatlamış gibi göründü ve daha sonra tekrar bana döndü.

  "Pirana balıklarıyla bir akrabalıkları yok, değil mi?" Diye sordu.

  "Bütün balıkların birbiriyle akraba oldukları düşünülürse evet, akraba sayılırlar ama onlar kadar cani değiller," diyerek sustum ve o da balıkları izlemeye koyuldu.

  "O kadar cani değiller derken seni çiğ çiğ yerken en azından güzel görünme nezaretinde bulunurlar demek istiyor," dedi Gaye. Jack bir ona bir bana baktı ve başımı yukarı aşağı salladım.

  "Evet, bunlar da etçiller ama merak etme, Cat'in kurduğu düzenek sağlamsa yakın zamanda beslenmiş olmalılar. Hem ayrıca çok güzel görünmüyorlar mı?" Dedim uzun ve büyük kuyruklarına, parlak ve güzel renklerine bakarak. Şu hareketlendi ve gözlerim Jack'e kaydı. Sudan çıkmaya çalıyordu. Başımı iki yana salladım ve Arya ile Mary'nin onu suya geri çekişini izledim.

  "Sakın hareket edeyim deme. Harekete son derece duyarlılar ve sen daha bir bacağını kurtaramadan diğer bacağını iskeletini kadar yerler," dedi Abbey, elini suya sokup birkaç balığa dokunarak. Jack sonunda sakinleşti ve derin nefesler alarak hareketsizce durdu.

  "Hareketi kesmeni de tavsiye etmem amigo. Eğer senin cansız bir şey olduğuna karar verirlerse dişlerini törpülemek için seni ısırabilirler," dedi Cat suda dümdüz yatarak. Jack hareket etmeye ama çok hareket etmemeye çalışarak durdu ve hepimize teker yerler baktıktan sonra sordu.

  "Peki biz nasıl çıkacağız şimdi?" Omuz silktim. Belki bu geceyi suda geçirmem ben ve aklım açısından daha yararlı olabilirdi. Uzun zamandır balıklarıma vakit geçirmiyordum. Onların renklerinin ve hareket etmelerinin bana verdiği büyüleyici ve telkin edici rüyaları unutmamalıydım. Kendimi biraz daha suya batırdım ve suyun sesine odaklandım.

  "Ben geceyi burada geçireceğim sanırım," diyerek düşüncemi onlarla paylaştım.

  "Aslına bakarsan uzun zamandır bu kadar eğlenceli bir şey yapmamıştım. Hey Lexi, şu maviye baksana. Sana doğru geliyor. Bahse varım o balık senden büyük bir ısırık koparacak," dedi ve işaret ettiği balığa ayağıyla dokunarak. Lexi de balığa doğru bir ayağını salladı ve su dalgası balığın yönünü değiştirdi. 

  "Hey, o balık aç kalacak şimdi seni cani." Dedi ve şaka yaptığını belirterek güldü. Hiçbir balığımı aç bırakmayacağımı biliyordu. Hayvanlarım ve bitkilerim konusundaki inanılmaz hassasiyetimi biliyordu ve bu konuda arada sırada dalga geçmeyi ihmal etmiyordu. En son böcekkapan bitkime ellerimle hamamböceği yedirdiğimde ve o bunu gördüğünde bana koca bir kuyu dolusu hamamböceği göndermişti. Tabii kutusu açık bir şekilde salonuna göndermeseydi daha iyi olabilirdi. O yaratıkları yok ermek için eve her türlü böcek yiyen almıştım ve şimdi düşünüyordum da acaba onlar şu an neredeydi?

  Onlara bakmam gerektiğini aklıma yazarak suyun tadını çıkarmaya koyuldum ve hafifçe havuzun kenarından ayrıldım.

  "Sanırım suya bir yılan balığı girdi kızlar, dikkatli olsanız iyi olur." Dedi Gaye. Ona göz devirdim ve suda sırt üstü uzanarak tavana bakmaya başladım. Gökyüzü çok güzel görünüyordu ve iyi hissediyordum.

  Gözlerimi kapattım ve kendimi suya batırdım. Dibe batmak için harcadığım çaba kaslarımı sızlatıyordu ama yine de bu hoşuma gidiyordu. Kendimi iyiden dibe batırdığımda ve burnumdan kaçan hava kabarcıklar hakında yukarıya yükselirken daha da rahat hissediyordum. Ciğerlerim yanmaya başladığında o kadar iyi hissetmiştim ki çok az kalmasına rağmen tuttuğum bütün nefesimi bıraktım.

  Derin bir başka nefes almak için ayaklarımı havuz dibine bastırıp kendimi yukarı ittim ve saçlarımı salladım.

  "Aşağıdaki manzarayı görmelisiniz," dedim soluklanırken.

  "Tamam, gidip şu manzarayı görelim bakalım" dedi Gaye sırıtarak ve Arya'nın üzerine atlayıp onu suya batırdı. Lexi kendini derine itti ve Cat'in bacağına yapıştı. Cat de gülerek  bizden hızla, ama çok büyük bir hızla değil, kaçmaya çalışan Jack'i bileğine tutundu. Ben ve Abbey de birbirimize bakıp gülümsedik ve aynı anda aşağıdakilere el sallayan Marry'nin üzerine çullandık.

  Hepimiz suya battığımızda kimsenin yukarıya bakmadığını gördüm. Birbirimize bakıp gülüyorduk ve ağzımızdan küçük hava kabarcıkları çıkıyordu. Jack yukarı çıkmaya çalışıyordu ama Cat ve Lexi onun bileğini sıkıca tutuyordu.

  Kıkırdayarak suyun yüzeyine biraz daha oksijen gitmesini sağladım ve çirkin suratlar yapan Gaye'ye bakıp kahkaha atmamak için dudaklarımı sıkıca ısırdım. Abbey'in bir balığı dişleri arasına aldığını görünce ve ben gördüğümde onu bırakınca gülmemek için fazladan çaba harcamam gerekmişti. Mary'nin saçları arasından çıkan balıklara baktım. Arya'nın bir balıkla göz kaçırmama oyunu oynadığını gördüm. Lexi'nin çok koyu turuncu, neredeyse kahverengi bir balığa uzanışını gördüm ve tek kaşını kaldırdım. Suyun altındayken bile eli sürekli kahve benzeri renklere uzanıyordu. Cat de Jack'i taş kağıt makası oynamaya ikna etmeye çalışıyordu. Jack de etrafında gezen mavi renkteki balığı uzaklaştırmayı deniyordu.

  Güzeldi. Böyle anlarda deliliğim bana şakaymış gibi gelirdi. Kötü ve korkunç bir şakaymış gibi, sonunda kimsenin gülmediği ama yine de basit bir şakaymış gibi.

  Yukarıya bakmaya başladım ve suyun ışığın kırılmasıyla nasıl patladığını ve bunun gözüken yıldızlarla ne kadar eşsiz bir uyum yakaladığını düşündüm.

  Düşüncelerimi bölen boğuk zil sesiydi. Gözlerimi açtım ve önce sudakileri kontrol ettim. Su hâlâ aynı şeffaflıktaydı ve bizimkiler suyun üstüne doğru yüzmeye başlamıştı. Mary'nin uzattığı eli tutup yüzmeye başladım ve şu üstüne çıktığımızda Arya'nın biriyle konuştuğunu gördüm. Ne olduğunu anlamak için beklemeyi tercih ettim.

  Bizi fazla bekletmeden telefonu kapattı ve saçını sıkmaya başladı.

  "Hazırlanın, şehrimize gidiyoruz," dedi ve artistik bir hareketle bacağını suyun dışına atarak havuzdan çıktı. Bende ellerimden kuvvet alarak kendimi dışarı yuvarladım. Lexi ve Gaye sudan hızlıca ve sular sıçratarak çıktı. Abbey ve Mary ise merdivenleri kullanmayı tercih etti ama suda oluşturduğumuz hareket balıkların dikkatini çekmişti ve hafiften saldırganlaşmaya başlıyorlardı. Elimi hafiften paniklemesi görünen Jack'e uzattım ve Abbey'in de uzandığını gördüm. İkimiz onu anca çıkarabilmiştik ve sudan epey uzağa sürükleyip bıraktık.

  "Siz delirmişsiniz," diye bağırdı arkamızdan.

  "Erkek kıyafetleri buradan çıkışta ilk odada," diyerek onun son sözünü umursamadığımı gösterdim ve  Abbey'in koluna girip havuz kısmından çıktım.

Adalete SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin