0.1 ๑ rainy thoughts

31 5 0
                                    

  Ortaokulda son senemdeyken yaşıtlarımla boş derslerde en arka sırada toplanıp, sanki büyük bir operasyondaymış gibi kocaman bir heyecanla aşk ve flört gibi konular hakkında kıkırtılar eşliğinde konuşurduk. Ben genelde dinleyici olurdum. Eh, ne hakkında konuşabilirdim ki... Olmayan flörtlerim hakkında mı? Hepsinin genelde anlatacak birkaç şeyi olurdu. Ben ise okul çıkışında eve dönerken yolda hep düşünürdüm.

Bisikletimin pedallarını çevirdikçe alnımdan akan ter ve hemen ardından esen rüzgar ile o serin hissiyat. Heh işte, ben de aşk hakkında tam da böyle düşünüyordum. Bisiklet sürmek gibiydi aşk. Hem yorup terletirdi, hem de esen tatlı rüzgar gibi serinletirdi. Hem sıcaktan bunalırdın, hem de saçların geriye savruldukça için bir hoş olurdu ve kalbin hızlanırdı.

Ortaokuldan mezun olduktan sonra aşk hayatım hakkında-evet, geleceğim ve kariyerim değil-herkes gibi hayallerim ve heyecanım olmuştu. Hep, ya hayatımın aşkını hemen bulacağımı ya da epey zorlandıktan sonra en sonunda bulacağımı sanıyordum. Ama ne garip ki bu düşüncelerimin arasında bulamamak seçeneği yoktu. Çocuk sayılırdım sonuçta, neden umutsuz şeyler düşünüp kendimi üzmek isteyebilirdim ki, değil mi? Eminim ki çoğu kişi bu yaşlarda böyle düşünmüştü. Ya da... Ben yine başka bir ihtimali, düşünmemiş olma ihtimallerini görmek istemiyordum.

  Fırından aldığım patatesli poğaçaların parasını uzattıktan sonra, fırıncının uzattığı kağıt keseyi aldım ve küçük ama sıcaklıktan uzak bir tebessüm eşliğinde kapıya doğru adımladım. Elimi kapıya doğru uzatıp ittikten sonra fırının içimi ısıtan kokusu ve sıcaklığının gitmesiyle titredim ve saçımın yüzüme çarpmasını sağlayan rüzgarla elimi kaldırıp beremi düzelttim. Hava yağmurluydu ve ben çok acıkmıştım. Bu demek oluyordu ki sıcak poğaçalarımın soğumaması için bir an önce mideme inmesi gerekiyordu. Okul yolunda ilerlerken bir yandan da kağıt keseyi ıslanmaması için ceketimin altına soktum.

"Woah, Ciara karnındaki kaç aylık olmuş öyle!"

Arkamdan seslenen Simon'a doğru kafamı çevirdim ve kaldırımdan el sakladığını gördüm. İçten gülümsemesi ile beni saniyesinde sevgi dolu yapmasıyla ben de gülümsedim.

Simon...

Sahip olduğum en iyi dostum, ailem. Bu tür değerli insanlara sadece kitaplarda sahip olunur sanardım. Hayatım her ne kadar anne ve babamdan dolayı-bize aile demeye dilim pek varmıyor-karmaşıklaşıp beni yıpratsa da, Simon olduğu sürece bunu çok fazla dert etmiyordum. Çünkü hayatıma girdiği süreçte asıl ailem o olmuştu. Lisenin ilk gününde ne kadar gergin ve telaşlı olduğumu hatırlıyorum.

Aklıma hiç yanımın boş kalabileceği ihtimali gelmemişti, bu yüzden kısa sürede kendimi lise hayatım boyunca yalnız kalacağıma inandırmıştım ki ertesi gün Simon bizim sınıfımıza geldi ve çok ani bir şekilde yanıma oturdu. Suratıma bakarak tek dediği şey "Çok çirkin bakıyorsun, aç mısın?" olmuştu. Evet, tam olarak böyle demişti. Fena bir başlangıç sayılmazdı aslında...

Biraz uzağımda olduğu için hafiften sesimi yükselterek konuştum.

"Ah, kendisi patatesli ve fırından yeni çıktı. Sanırsam beşinci ayı doldu. Senin için yeterli mi?"

Kıkırdayarak yanıt vermemle aramızdaki mesafeyi kapattı ve kulağıma yaklaşarak çok önemli bir sır verirmiş gibi elini ağzına doğru tuttu. Önemli bir şey söyleyeceğini düşündüğüm için kaşlarımı kaldırdım ve ona daha çok yaklaştım.

"Bence henüz fırından çıkmamış gibi görünüyor."

Hala havada olan eline elimin tersiyle vurarak yalancı bir kızgınlıkla kaşlarımı çattım ve ağzımdan çıkan kahkahaya engel olamadım.

"Yah, ben de önemli bir şey söyleyeceksin sandım seni kuduruk!"

Dilini çıkardı ve takmış olduğum gri renkteki bereyi suratıma kadar indirdi. Garip bir ses çıkararak yüzümü yeniden açtım ve hızlanan yağmur ile birlikte Simon'un kolundan çekiştirerek adımlarımızın hızlanmasını sağladım. Bir süre sonra yaklaşmış olduğumuz okula hızlı adımlarla vardık.

  Simon ile beraber, aldığım patatesli poğaçaları yememiz iki dakika bile sürmemişti. Ya da daha çok onun yemesi mi demeliyim? Kağıt keseyi avucumda buruşturdum ve sağ gözümü kırparak çöpü hedef aldım, ya da ben öyle sanıyordum ki fırlatır fırlatmaz kapıdan dışarı koridora doğru uçtu. Simon beni alkışlamayı eksik etmedi.

"Ve Ciara'dan yine mükemmeeel bir atış!!" Demesiyle gözlerimi devirdim, oflayarak sıradan ayaklarımı indirdim ve kalktım. Sınıfın kapısından çıktıktan sonra attığım kağıdı gözüm ile bulmaya çalıştım. Erkekler tuvaletinin önüne kadar gitmişti ki lanetli olduğuma yemin bile edebilirim. Erkekler tuvaletinin önüne geldim ve eğilerek buruşmuş keseyi alırken mırıldandım.

"Gerçekten buraya atmak için büyük bir çaba göstermiş olmalıyı-"

İlk defa duymuş olduğum boğuk bir erkek sesi kendi kendime konuştuğum sırada cümlemi yarıda kesti ve "Ben de aynı fikirdeyim." diyerek ekledi.

Eğilmiş olduğum yerden doğrulurken boğuk sesin sahibinin çenesine çarpmam bir olmuştu. Kaşlarımı çattım ve hafif sesimi yükselterek konuştum.

"Sen niye eğiliyorsun yahu, görmüyor musun ben varım!"

Elimi kafama götürdüm ve tam olarak doğruldum. Sesin sahibi ile göz göze geldiğimde çatmış olduğum kaşlarımı indirdim ve iki saniyede yüzünü inceledim. Siyah saçları beyaz tenine kömür gibi yayılmıştı. Hatta saçları öyle dağınık duruyordu ki elimle düzeltme hissi isteği içime doğmuştu. Saçının koyuluğuna rağmen parlak, ela gözleri vardı. Üst dudağı alt dudağına nazaran daha dolgundu ve dudağının sağ altında minik bir ben vardı. Ve sanırım ben incelerken iki saniyeyi geçmiştim ki alayla tek kaşını kaldırdı. Bozuntuya vermedim ve kafamı daha dik tuttum. Zaten boyunda dolayı kafamı kaldırarak bakmam gerekiyordu... Çenesini tutarken peltek bir sesle konuştu.

"Senin yüzünden diğimi ısırdım, şaka olmalısın." Ağzımdan çıkan bir hah sesine engel olamadım ve kimseyle uğraşacak keyifde olmadığım için arkamı dönerek yeniden sınıfıma doğru adımladım. Arkamdan sesini yükselterek konuştu.

"Çok suratsızsın, aç mısın?"

Ah, hadi ama. Bu cümle sadece bir kez işe yarar...

     

   ☼Anne ve babası Ciara'nın hayatını neden karmaşıklaştırıyor olabilir?

Merhabaa, oy vererek bana destek olursanız aşırı mutluş olurum. ❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

paper pouchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin