Uyarı! Jay :'(Dersin öğretmeni geldikten biraz sonra içeri giren Harry birkaç kelime özür mırıldanıp Louis'nin yanına oturunca Louis'nin kalbi hızlandı. Çaktırmadan ne yaptığına baktığında Harry elindeki kitaptan rastgele bir sayfa açtı ve Louis'ye döndü. Louis onu izlediğini fark etmemesi için hemen gözlerini defterine çevirdiğinde fark etmişe benzemiyordu.
"Louis," Harry'nin fısıltısıyla derin bir nefes alıp gözlerine baktı. Harry kulağına eğilip devam etti, "Gelirken kızların senden fotoğraflarını çekmeyi istemeyi planladıklarını duydum. Haber vereyim dedim" Louis'nin beyni Harry'nin dudaklarının çenesine ne kadar yakın olduğunu algılamaya çalışırken ne söylediğini son anda yakaladı.
"Hangi kızlar?" şeklinde aptalca bir soru sorduğunda Harry kaşlarını çattı.
"Fark eder mi?"
"Şey, benden rica ettiklerinde çekiyorum, şu sinir bozucu kız grubu hariç" Harry kaşlarını kaldırdı ve sonra anlamış gibi başını aşağı yukarı salladı. Aniden önüne dönünce Louis kaşlarını çattı.
"Evet, evet o kız grubuydu" dedi geçiştirircesine, "Sen çok ortada görünme, bu sefer seni kurtaramam"
Bunun üzerine Louis beklese de Harry bir daha bakmayınca o da dikkatini tahtaya verdi. Harry'nin ondan hoşlandığına kendini inandırmış olan iç sesi onun kıskandığı için böyle yaptığını söyleyince Louis içinden güldü. Kısa bir süre önceye kadar ondan haberi olmayan, istese herkesi elde edebilecek olan Harry Styles mı Louis'yi kıskanacaktı?
O anda Harry arkalara bakıp öğretmenin arkasının dönük olduğunu kontrol ettikten sonra hızla kitabını kucaklayıp en arkadaki sıraya, arkadaşının yanına geçti. Ah, al sana kıskançlık aptal. Yanında oturmaya bile katlanamıyor. Bu kadar durması bile şaşırtıcı.
Louis iç çekip derse odaklanmaya çalıştı. Moralini bozma Louis, daha tenefüste kıç deliği Alex ile konuşacaksın. Harry'i düşünüp asla onun liginde olamayacağın hakkında üzülmek için daha önünde uzun bir hayat var.
Sonunda zil çaldığında eşyalarını hızla toplayıp Alex'in hep takıldığı baskı odasına gitti. Asosyal bir tip oluşunun Louis'ye olan tek faydasıydı bu, aramaya gerek kalmadan eliyle koymuş gibi bulabiliyordu. Bir de Louis'den sosyal bir kelebek olduğun için nefret ediyordu. Kıskanç pislik.Ne yazık ki, Louis'den durduk yere nefret eden bu pislik Harry ile arkadaştı. Harry onda ne buluyor Louis bilmiyordu, birlikte oturup bulmaca falan çözüyorlardı herhalde. Öğle yemeğini birlikte yiyorlardı. Louis'nin sürekli Harry'i izlediğinden falan değil tabii.
Odaya ona inat tıklamadan girdiğinde Alex bilgisayar başındaydı. Louis'yi görünce gözlerini devirip ekrana bakmaya devam etti. Louis seni gördüğüne çok memnundu halbuki, aptal çocuk.
"Maç fotoğraflarını getirdim" cevap gelmeyince Louis masasının önüne ilerleyip görüşünü engelleyecek şekilde kafasını ekrana yaklaştırdı.
"Bu ne? Hayvan pornu mu izliyorsun?" Alex oflayarak Louis'nin kafasını önünden ittirdi.
"Hayır Louis, şimdi koca kafanı önümden çekersen ekoloji köşesi için araştırma yapmaya çalışıyorum"
"Hey, benim kafam koca değil bir kere-"
"Ben bir aptalım, yine her şeyi mahvet-" Louis'nin konuşmasını bölen aniden içeriye girip konuşmaya başlayan Harry'di. Anlaşılan sadece öğle yemeğinde vakit geçirmiyorlarmış.
Louis'yi fark edince durakladı ve bir anda gözleri büyüyüp Louis ve Alex arasında gezindi. "Um, ben-"
"Gel Harry, Louis de gidiyordu zaten" Louis kaşlarını çatarak ona bakarken bunun kısaca defol git anlamına geldiğinin gayet de farkındaydı.
"İyi! Al fotoğrafların!" diyerek cebinden diski çıkartıp masaya vurduktan sonra sinir olarak kapıyı çarpıp çıktı. Ne olurdu yani Harry ile aynı ortamda bir iki dakika daha dursaydı. Aptal çocuk!
Son iki dersi de atlattıktan sonra sonunda hafta sonuna kavuşmuştu. Cumartesi günü annesine verdiği söz yüzünden bir arkadaşının düğün fotoğrafçılığını yapması gerekiyordu. Bu yüzden Cuma gecesini mümkün olduğunca yatağından çıkmayarak geçirdi.Pazar sabahı, önceki geceyi düğünde tamamen ayakta geçirdiğinden bacakları ağrıyordu. Kahvaltı için aşağı bile inecek hali olmadığından seçeneklerini düşünürken kapısı tıklanınca 'gel' diye seslendi.
Aralanan kapının arkasından elinde bir tepsi ile annesi ve tişörtünün iki yanından tutan Ernest ve Doris göründü. İkisi de uykulu ve ağzında emzikleriyle çok şirin görünüyordu. Louis'nin ayağa kalkacak hali olsaydı ikisini de onlar gülmekten çatlayana kadar sevebilirdi.
"Tatlım, ben markete gidiyorum, ikizleri yanına bıraksam sorun olmaz değil mi?"
"Bu minikler mi sorun olacak?" Louis gülümsediğinde annesi de gülümsedi.
"Dünkü iyilik için teşekkür ederim anneciğim, yorgun olduğunu tahmin ettim." Kaşlarıyla tepsideki kahvaltıyı gösterdiğinde Louis ellerini kalbine koydu. Tanrım, bu muhteşem kadını hak edecek ne yapmıştı?
"Teşekkür ederim." Peşinden paytak paytak emdikleri emzikleriyle ikizleri de getirerek tepsiyi yatağın yanındaki çekmecenin üzerine koyup yatağa serilmiş olan Louis'nin alnından öptü.
"İkizlere yedirdim, onlara vermene gerek yok. Zaten pek kalkacaklarını sanmıyorum." İkisini de kucaklayıp odanın ortasındaki halıya oturttuktan sonra önlerine kim bilir ne zamandır Louis'nin odasında kalmış olan oyuncaklarını koydu. Çok uslu görünmelerini uykulu olmalarına bağlıyordu çünkü normalde bu şirin turtaların ne kadar enerjik olduğunu bilseydiniz şaşırırdınız.
"Görüşürüz." Jay kapıyı arkasından çekerek çıktığında, Louis telefonuna gelen bildirimleri kontrol etti ve önemli bir şey olmadığından hepsini temizleyip tepsiyi kucağına çekti.
"Demek bir süre birlikteyiz hm?"
İkisi de onu umursamadı, ama Ernest önündeki peluş hayvanı arkasına attıktan sonra kendini geriye bıraktı ve yerde yatıp tavanı izleyerek emziğini emmeye devam etti."Ah bende Ernie, bende."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luckiest Platonic ° Ls
FanfictionOkul takımlarının çekimlerini yapan okulun resmi olmayan fotoğrafçısı Louis'nin kısa basketbol şortuyla sahada koşturan Harry'i fotoğraflamak için bolca vakti var. Daha şanslı bir crush olabilir miydi? Ama okul dergisine yanlış fotoğrafları teslim...