"Ne yaptım ya?"
"Alex'e verdiğin disk! Tanrım hala farkında değilsin."
Zayn çantasına uzanıp fermuarını açtıktan sonra biraz sert çıktığını düşünmüş gibi sakince Louis'ye döndü, "um, şey bak, sakin ol tamam mı, bu dünyanın sonu değil ve biz yanındayız."
"Korkmaya başladım." Cümle Louis'nin ağzından daha çok soru gibi çıkmıştı. "Alex'e verdiğim disk derken, maç fotoğraflarını-"
Bir anda beyni bütün parçaları birleştirince gözleri büyüdü.
Alex, disk, fotoğraflar, mesaj ve dergi.
"Zayn." Louis'nin sesi şokla tuhaf bir şekilde sakin çıktığında Zayn dudağını ısırdı. "Hayır. Bu olmuş olamaz. Hayır." Zayn yavaşça çantasından dergiyi çıkartıp bekledi.
"Zayn, gerçekten mi?" Bir anda istemsizce ağlamaya başladığında Zayn sarıldı.
"Bir şey olmayacak Lou, yarına unuturlar." Louis'nin dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtığında kollarını sıkılaştırdı. "Tanrım. O aptal Alex'i öldüreceğim. Belki de Styles da senden hoşlanıyordur, belki bu iyi sonuçlanır. Lütfen ağlama." Louis hızla kafasınıı iki yana salladı.
"Benim bu okuldan gitmem lazım, hatta buradan gitmem lazım. Babamın yanına taşınacağım. Evet, evet ben-" Zayn, bir yandan ağlarken bir yandan da Louis'nin telefonunu cebinden çıkartmaya çalışan elini tuttu.
"Louis, sakinleş. O kadar da kötü değil. Lütfen, hiçbir yere gitmiyorsun, giden birisi varsa o da Alex olabilir. Bunun illaki bir cezası olmalı."
Louis gözlerini silerek sakinleşmeye çalıştı. Harry görmüş müydü acaba? Kesinlikle. Okulda bulunan her bir öğrencinin Louis'ye gülerek dalga geçmek için ona gittiğine emindi. Harry ne kadar eğlenmişti acaba? "Ne yazmış?"
Zayn, onun tekrar telefonuna hamle yapmayacağından emin olduktan sonra derginin sayfalarını çevirerek aradığı kısma geldi. Ve daha sonra önüne kendi elleriyle çekilmiş olan Harry'nin fotoğrafları geldi. Ve yüzde doksan dokuz görme engeli olan birinin bile okuyacağı büyüklükte yazılmış başlık.
'TARİHİN EN ŞANSLI PLATONİĞİ LOUİS TOMLİNSON, HARRY STYLES DİKKATİNİ DAĞITINCA BÜYÜK AŞKINI ELE VERDİ'
Louis yüzünü buruşturdu, utanç verici.
"Herkesin önünde cool çocuğu oynayan okulun resmi olmayan fotoğrafçısı Louis Tomlinson'un basketbol takımından Harry Styles'a büyük bir crushı olduğunu açıklayabiliriz. Kendisi maçların çekimlerini yaptığından, hiç kimse fark etmeden Styles'ı istediği kadar fotoğrafladığı ortaya çıkan Tomlinson'ı hiç fark ettirmediği için tebrik etmek istiyoruz, ayrıca çekimlerde yeteneğini fazlasıyla sergiledikten sonra fotoğraflar da muhteşem bir şekilde düzenlenmiş. Duvarlarında bunlardan kaç tane asılı Louis, eh? Eğer yakışıklı Styles'ın fotoğraflarını isteyen varsa kızlar, bana ulaşabilirsiniz. Artık Styles'ın cazibesinin karşı cinsten daha fazlasını etkilediği kanıtlandığına göre, erkekler sizde ulaşabilirsiniz ;) "
Louis inleyerek başını arkasındaki duvara tekrar tekrar vurdu.
"İğrenç," bir kere daha vurdu. "Berbat, Harry, hatta bütün okul, aptal bir aşık, hatta stalker olduğumu düşünecekler."
Zayn elini başıyla duvarın arasına koydu. "Kes şunu, kimsenin ne düşündüğünün önemli olmadığını biliyorsun."
"Harry'nin ne düşündüğü önemli değil mi yani Zayn, düşünmek bile istemiyorum. Şu anda eminim etrafında bütün o aptal kızlar falan... ughh. Lütfen beni şu tuvalete atıp üstüme sifonu çek. Hatta şu pencereden çıkalım sen beni mezarlığa göm. Ben bu utançla yaşayamam."
Zayn gözlerini devirdiği sırada telefonunun titremesiyle cebinden çıkartıp Niall'dan gelen mesajı açtı.
İyi mi?
Sayılır, taşınacağım safhasından beni tuvalete at aşamasına geçti. Bence bir gelişme? Dışarısı nasıl?
Her köşede dergiyi okuyan birilerini görüyorum, Styles'ı fırtına gibi baskı odasına girerken gördüm, bence bugün eve gitse daha iyi olur. Üzüldüğünü görmek istemiyorum.
Seni haberdar ederim.
"Hey, Lou" Zayn yavaşça Louis'nin ellerini yüzünden çekip gözlerine baktı. "İyisin değil mi?" Louis başını iki yana sallasa da Zayn devam etti. "Bu dünyanın sonu değil. Belki de aslında herkesi çektiğini, takıma bir albüm hazırladığını falan, o tarz bir şey söyleriz. Harry'ninkileri düzenlemek için okula getirdiğini falan?" Zayn yüzünde gerçek bir heyecanlanmayla sordu. Arkadaşının iki yıldır Harry'i ne kadar güzel sevdiğine şahit olmuştu ve bir aptalın yüzünden üzülmesine katlanamıyordu.
"İnanacaklarını hiç sanmıyorum Zayn. Ben olsam yemezdim." Louis yorgunca konuştu, daha ilk dersten yeni çıkmışlardı fakat ağladığından dolayı gözleri acıyordu ve zihni son on dakikada bir sürü olasılık hesaplamaktan yorgun düşmüştü.
"Eve gitmek ister misin? Zilin çalmasını bekleriz ve ortalık boşaldığında çıkarız. Sakin kafayla ne yapacağımızı düşünüp yarın hazırlıklı bir şekilde geliriz."
Louis gözleri kapalı halde kapıya yaslı başını salladı. "Beni hemen buraya getirdiğin için teşekkür ederim."
Zayn gülümsedi. "Bana seni tuvalete getirip kabine ikimizi kilitlediğim için teşekkür mü ediyorsun? Eh madem, hazır gelmişken-" Zayn sırıtarak göz kıpıp gözleriyle aşağısını işaret edince Louis güldü. Louis'yi gülümsetmek için her şeyi yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luckiest Platonic ° Ls
FanfictionOkul takımlarının çekimlerini yapan okulun resmi olmayan fotoğrafçısı Louis'nin kısa basketbol şortuyla sahada koşturan Harry'i fotoğraflamak için bolca vakti var. Daha şanslı bir crush olabilir miydi? Ama okul dergisine yanlış fotoğrafları teslim...