Yorganımın sıcaklığına kapılıp gitmemek için zorla direnerek gözlerimi açtım, gözlerimi odamda gezdirirken esnedim. Yaşadığım tüm şeyler gözümün önünden geçerken yüzümü ekşittim.
Chris..
Chris'in kaşı aklıma gelirken midemin bulantısına aldırmadım. Nasıl olduğu merak ediyordum ve ona borçluydum. Çocuğun kucağına yığılmıştım ve beni eve getirmek zorunda kalmıştı.
Kapım açılırken yatakta doğruldum. Annem yüzündeki buruk tebessümle yatağıma yaklaşırken zorlukla gülümsedim. "İyi misin Eva?"Başımı aşağı yukarı sallarken güçlükle yutkundum. Annemin amacı benim iyi olup olmamam değildi, beni buraya neden Chris'in bıraktığıydı.
Konuşmak için ağzını açarken çalan telefon hayatımı kurtarmıştı. Annem alt kata koştururken telefonumu bulmak için yatağı aradım. Hiçbir yerde yoktu. Lanet olsun.
Telefonum düşmüştü veya çalınma ihtimali oldukça yüksekti.
Zorlukla en son nereye koyduğumu hatırlamaya çalıştı fakat hayır hiçbir şey yoktu, elimi anlıma bastırdıktan sonra örtüyü üzerimden attım. Masama oturduktan sonra bilgisayarımı açtım. İnstagram hesabıma girer girmez ismini arattım.
Chris schistad
Profili genellikle siyah beyazdı. Partiler, arkadaşları ve kızlar ağırlık basıyordu. Midem bulandı.
Mesaj atmak için parmaklarımı klavyede gezdirdim.
Kime: chrisschistad
Selam! Bugün yaptıkların için sana teşekkür etmek istedim. Tek sorun telefonum :( seninleyken düşürmüş olabilir miyim?
Çok geçmeden cevap geldiğinde nedensizce nefesimi tutarak ekrana baktım.
Kimden: chrisschistad
Ekran fotoğrafını beğendim. Martı kaş yanında olmasaydı daha çok beğenirdim:)
Siktir. siktir.
Kime: chrisschistad
Chris, telefonumu getirebilir misin?veya ben gelip alabilirim. Ayrıca karıştırmazsan sevinirim.
Birkaç dakika mesaj gelmediğinde tereddütle gözümü ekranda gezdirdim. Chris'ten gelen mesaj sadece konum olduğunda oflayarak yataktan kalktım.
-
Taksiden inerken kalbim deli gibi çarpıyor, nefeslerim hızlanıyordu. Başıma taktığım bereyi çıkardıktan sonra saçımın montuma dağılmasına izin verdim.
Zile basar basmaz bir adım geriledim, kapı çok geçmeden açıldığında gözlerimiz buluştu. Bu anı Chris olarak düşündüğünüzü biliyorum, ama benim gördüğüm kıpkırmızı gözler, ağlamaktan ıslanmış yanaklara sahip Emma ile buluştu.
"Sana evden git dedim Emma! Kapılarımı aç değil." Çok geçmeden Emma'nın arkasında Chris belirdi. Sinirlendiğini kastığı çenesinden anlamıştım, Emma montunu aldıktan sonra omzuma çarparak dışarı koştu. Emmaya kızgındım sevgilimi baştan çıkarmıştı. Yılların aşkını öldürmüştü ama ona kızamıyordum. Yousef hakkında hiçbir şey duymak istemiyordum.
"İçeri gelsene." başımı sallayarak içeri geçerken Chris'in bakışlarını üzerimde hissediyordum. Elleri iki omzumu kavrarken ne yapamayacağımı bilemeyen gözlere yüzünü inceledim. Elleri montumu çıkarırken derin nefesler aldım.
"Sen nereden çıktın böyle?" Bunları fısıldamıştı, ama duymuştum.
"İstersen sonra gelebilirim, yani sanırım öyle istiyorsun?" Başını geriye atarak güldüğünde tanrının bana verdiği bu güzel resmi izledim. Chris güzeldi, bir erkeğin olamayacağı kadar güzeldi.
"Hayır, o anlamda söylememiştim. Ve burada durmanı istiyorum, ikimizde aldatıldık. Birer tek atmaya ihtiyacımız yok mu sence?" İşte Chris schistad'ın sözleri bunlardı. O andan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı..
-
Selammmm.
Çoğunuza verdiğim sözü tutarak bölümleri atmaya başlıyorum.
Öncelikle bana destek veren herkese teşekkür ederim. Tekrar bölümlere dönmemi sağlayan herkese tekrardan teşekkür ederim.
Diyeceğim ikinci şey ise hikayeyle alakalı:
Konuları uzatmayacağım, normal bir hikaye tarzı olmadığı için, bir diziden başlayarak yazılan hikaye olduğu için Eva ve Chris'in aşkını uzatmayacağımı söylüyorum:))
Hepimiz mutlu olmalıyız değil mi?( aklımda nasıl şeyler var bilemezsiniz skkjfkjs)
Sonraki bölüme kadar evde, sağlıklı kalın <3
