Jimin, içi yarısına kadar buz dolu olan, alkolsüz kokteylinden bir yudum daha aldı. Vücudu alkol istiyordu ama o, içip de sarhoş olmamak için kendisiyle adeta bir savaş halindeydi.
Bir saattir bar'ın bir köşesinde, Yoongi'yi çok net görebildiği bir yerde oturuyordu. Aralarında fazla mesafe yoktu ama Yoongi, yanındaki arkadaşları ile muhabbete öyle bir dalmıştı ki, üzerinde gezinen sert ve kıskanç bakışlardan haberdar değildi.
"Keyfi bayağı yerinde beyefendinin." diye mırıldandı Jimin dişlerinin arasından. Yoongi'nin kahkahalarına daha fazla dayanamayıp bardağını sertçe masaya indirdi. Ayaklandığında o tarafa gitmek istese de zorlukla yönünü değiştirip lavobaya gitti.
"Sevmiyor seni artık." Aynanın karşısına geçip, dolu gözlerle kendisine bakarak konuştu. "Sevmiyor işte. Sensiz de çok mutlu. Aptalsın Jimin. Kendini kandırıyorsun." Suyu açıp, bir müddet izledikten sonra eğilip, avuçlarına doldurduğu soğuk suyu yüzüne çarptı. Ağlamamak için dişlerini sıkıyordu ama nafile. Gözyaşları akmak için fırsat kolluyordu ve başarmışlardı da.
"Ne işin var burada?" Jimin, kalçasında hissettiği baskı ile gözleri iri iri açılmıştı. Bu sesin kime ait olduğunu çok iyi biliyordu. Yoongi, onu lavoba ile kendisi arasında sıkıştırmıştı ve hareket edemiyordu. "Beni mi takip ediyorsun sen?"
"H-hayır. Saçmalama ne takibi." Başını kaldırdığında aynada göz göze geldiler.
"Görmedim mi sanıyorsun?" Yoongi, ellerini Jimin'in iki yanından da lavobaya konumlandırdı. Aradaki mesafeyi tamamen kapatıp, "Beyaz iyi bir seçim olmamış Jimin-ah. Karanlıkta ay gibi parlıyorsun." dedi.
Ensesinde hissettiği sıcacık nefes Jimin'i feci zorluyordu konuşurken ama üstesinden gelebilirdi. Yoongi'nin kolları arasında ona doğru dönüp, "Sen de simsiyah giyinmişsin ama ben senden başkasını göremedim." dedi.
"Neden çıktın karşıma?" Yoongi, tek elini kaldırıp Jimin'in yanağını okşadı. Sarhoş değildi ama Jimin onun en büyük zaafıydı. Ona karşı koyamıyordu. "Sana karşı koyamıyorum ve bu benim en hassas yanım. Beni hep buradan vuruyorsun."
Jimin, gözlerini kapayıp, başını hafif bir açıyla eğdi ve Yoongi'nin eline sürttü yanağını. "Burada saatlerce böyle kalabilirim. Lütfen affet beni artık." dedi.
Yoongi, derin bir iç çekti. "Çok sevince," dedi. " Ne çok sevdiğini düşünerek uzun uzun bakıyorsun yüzüne. Ben bir daha böyle sevemem diye bakıyorsun. Yüzün gülüyor başka tarafa baksa, gözlerini kapasa bile. Nasıl baktığını görmesine gerek yok sen ona bakarak içinden öpüyorsun. Güzel sevmek böyle bir şey Jimin." Burnunun ucuna minik bir buse kondurdu. "Ben seni çok güzel seviyorum."
"Uzak durma benden artık. Çok özledim." dedi Jimin Yoongi'nin ellerine uzanırken. "Tut şu ellerimi. Ne istiyorsan halledeceğiz."
Yoongi, ona uzanan elleri görmezden gelip, birkaç adım geriledi. "Bak nasıl bir şey bu biliyor musun?" diye sordu. "Seni seviyorum diyemem ama ne zaman karşıma çıksan durur öylece seni izlerim." Başını iki yana salladı gülümseyerek. "Seninle ilk tanıştığımızda bir fırtınaya tutulmuş gibi oldum. Hazırlıksızdım. İlk konuştuğumuzda bildiğim tek şey hayatımın kalanını o konuşmanın tam ortasında geçirmek istediğimdi. Şimdi sen sanıyorsun ki, sana olan sevgim azaldı. Hayır. Hakkımda her şeyi en iyi sen bilirken, beni en iyi sen tanırken korkularımdan, seni kaybetme korkumdan haberin yokmuş gibi beni en büyük korkumla yüzleştirdin."
"Yoongi" Jimin'in sesi titriyordu. "Tek hatalı ben miyim? Son zamanlarda bana çok ilgisiz davranıyordun. Aniden ayrıldığımda o kadar ilgili olmak yerine sürekli olsaydın ben de o fotoğrafa inanmazdım ve olay buraya kadar gelmezdi." Gözünden bir damla yaş süzüldü. "Ama sen tüm suçu bana atıyorsun. Evet, devam ettirmem saçmaydı ama istediğim tek şey azıcık ilgiydi. Sırf bunun için bana bu kadar küsmen ne kadar doğru? Canım yanıyor görmüyor musun?"
"Kindar biriyim. Kimseden de intikam alma çabam yok ama kimin nerede ne yaptığını da asla unutamıyorum. O mevzunun hissettirdiği kalıyor bende, kolay kolay da affedemiyorum." dedi Yoongi.
"Bir insan kızgın ya da kırgın olduğunda şefkat görmek ister. Karşısında telaşlanan, mahcup olan bir insan görmek, çaba görmek ister." Jimin, sözcüklerini özenle seçerek konuştu. "Ben de istedim ve pişman da değilim." diye ekledi. "İkimiz de kendimizce haklıyız. Barışalım artık. Senden uzak kalmaya dayanamıyorum."
Yoongi, bir müddet sessiz kaldı. Yelkenlerini çoktan suya indirmişti ama elbette bunu ona belli etmemeye çalıştı. Çok uzun zaman olmuştu onu görmeyeli ve bir an dayanamayıp, kendini Jimin'e sarılırken buldu. Ellerinden, dudaklarından, yanaklarından öptü. O an öpebildiği her yerinden öpmüştü. Jimin, ne olup bittiğini idrak bile edemeden Yoongi, geri çekilmişti bile.
"Mesafelerin önemi yok, sen hep benimlesin."
Yoongi'nin, Jimin'i orada bir başına yalnız bırakıp, hızlı adımlarla kapıya doğru ilerlemeden hemen önce söylediği tek şey bu olmuştu.
••
üzgünüm gecikme oldu ilk defa ama son bir haftadır çok yoğundum affedin :(
konu yoonmin'in barışması olunca ben neden bipolar gibi davranıyorum bilmiyorum :D
bir sonrali bölüm final olabilir haberiniz olsun