Ona tam olarak neyden bahsetmem gerektiğini bilmiyordum.Söylediklerimden sonra deli olduğumu düşünüyordu dahası bende öyle düşünmeye başlamıştım artık.Dört gündür bu evdeydim uyanık olduğum süreç dahilinde yaşadıklarımı bir mantık çerçevesinde değerlendirmeye çalışıyordum fakat nafile bir çabaydı.
Bana bakan gözleri yalan istemiyordu.Büyük bir dikkatle yüzümü inceliyor herhangi bir şey yakalamaya çalışıyordu.Onunda soru işaretleri vardı.Bu işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyordum.Bu karşımda oturan yabancı adam şuan için tek sığınağımdı.
"Sana tam olarak ne anlatmam gerektiğini bilmiyorum" dedim gözlerinin içine bakarak.Kaşlarını çatmıştı.Dahasını bekler gibi gözlerimin içine bakıyordu.
"Anlattıklarımdan sonra bana yine deli muamelesi yapacaksın.Fakat inan bana artık bunun cevabını ben bile bilmiyorum"dedim üzüntüyle.
"Birkaç gün önce iş çıkışında takip edildiğimi düşünüp bir antika dükkânına sığınmıştım.""Düşünmüştüm?" Diye cevap verdi soru sorar gibi.Durumu daha da açıklığa kavuşturmak istedim.
"İşe gitmeden bir gece önce gece yarısı odamda uyandığımda birisini gördüm ben ışığı açana kadar balkondan kaçtı,ertesi gün iş çıkışı eve giderken takip edildiğimi farkettim arkamdaki silüet ben koşmaya başlayınca oda hızlanmıştı.Demin dediğim gibi bir antikacı dükkanına sığındım" uzun zamandır bu kadar cümleyi bir başkasına kurmamıştım.Hep sessiz kalmak isteyen yanım bu adamın karşısında çözülmek istiyordu.Oda sessizce beni izliyordu.
"Dükkanda oyalanırken dikkatimi çeken bir toka aldım" ücret ödemediğim kısmı anlatmak istememiştim.Nedense o gece sorgulamadığım durum hatırlayınca şuan beni utandırmıştı.
"Ve dükkan sahibi yaşlı amcanın yardımıyla bir taksi çağırıp eve gittim.Duştan sonra tokaya yeniden bakmak istedim uç kısmı parmağımı kesince gözlerimi ormanda açtım" kısa bir nefes verip yüzüne baktım.Tüm o parmağımda ki kanın emilmesi, soyut bir girdabın içine çekilmem olayını dile getirmek istemedim.Sanki yaşadıklarım yeterince olağan dışı değilmiş gibi bunları dillendirirsem tamamen deli saçması olacakmış gibi hissediyordum.İşin aslı karşımda oturan yabancının benim hakkımdaki düşüncelerini istemsiz olarak umursuyordum.
"Sonrasını biliyorsun tüm bunların birer delilik alameti olduğunun farkındayım fakat" söyleyeceğim şey için yanaklarım kızarmaya başlamıştı.
"Ormanda belirdiğimde üstümde yalnızca bornoz vardı.Bilincimi kaybedip evimden bu kadar uzaklaşmış olmam normal gelmiyor hele o noktaya gelene kadar donarak ölürdüm""Mantıklı olmadığının farkındayım ve tüm bu olanların içinden nasıl çıkacağımı bilmiyorum" diyerek içimdeki endişeyi dile getirip konuşmamı sonlandırdım.Başından beri sessizce beni dinlemişti.Konuşmadığı için ona minnettardım.Zira beni bölseydi olayları tek seferde anlatamayıp üstünde düşüneceğim için dile getiremezdim.
"Kaç yaşındasın?" Diye sorarak uzun sessizliğini böldü.Sorusuna anlam veremedim.Kaşları derince çatık benden yanıt bekliyordu.
"25 yaşındayım?" Diye cevapladım.Bir mana aramam gerekiyor muydu?
"Kefaret" diye belli belirsiz mırıldandığını duydum.Yüzünü avuçlarının içine alarak sıvazladı ve birden ayağa kalktı.Ani tavrı karşısında biraz ürktüm.Ne yani bu kadar mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOYA
Fantasy• Genç kız karların üzerine küçük siyah bir nokta gibi düştüğünde tüm evrene yasemin kokusu yayılmıştı.Herkes birkaç saniye süren bu kokuyla o kadar mest olmuştu ki biran hiçbir şey düşünemediler.Başka bir yerde yaşlılar heyeti aldıkları kokuyla...