on dört

4K 314 35
                                    

Jungkook telefondaki tekrar bakıp ardından başını kaldırarak karşısındaki binaya baktı. Kapıdaki güvenlik ona garip bir şekilde bakıyordu. Yan koltukta bulunan ilaç poşetini aldı. Arabasından inerek bir kez daha telefonuna baktı.

Şu an ki heyecanı, aynı lisedeki ergen Jungkook gibiydi. Telefonu cebine koydu ve terleyen elini pantolonuna sildi. Kalbi oldukça hızlıydı. Şu an böyleyse Jimin'in yanında nasıl olacağını merak ediyordu. Arka koltuğa koyduğu kamera çantasını alıp kapıyı kapattı.

Kapıdaki güvenlikle yaptığı uzun konuşmadan sonra Jimin'e mesaj attı.

kook:
oda numaranı söyler misin?

jimin:):
peki
dördüncü kat on üçüncü oda
:>

Jungkook başını telefondan kaldırıp asansöre yöneldi. Kendisini kontrol etmekte zorlanıyordu. Derin bir nefes aldı ve asansör düğmesine bastı.

Yaklaşık on saniye sonra gelen asansöre binip sakin kalmaya çalıştı. Kısa bir sürede yukarı çıkan asansör ile derin bir nefes alıp dışarı adımladı.

Karşısına çıkan ilk kapı Jimin'in odasıydı. Kalbi yerinden çıkacak şekilde atıyor elleri titriyordu. Yutkundu ve kapının önünde durdu. İçerden ses gelmiyordu. Jimin'in uyumuş olabileceğini düşündü ama buraya kadar gelmişken gitmek de istemiyordu.

Yavaşça kapıyı çaldı. Yaklaşık on saniye sonra açılan kapıyla, pikesine sarılmış gözleri kızarık ve pamuk şeker gibi dağınık saçlı olan bir Jimin görmesiyle olduğu yere çakılıp kalmıştı. Şu an bağırarak ağlamak istiyordu. Çok güzeldi. Her haliyle çok güzeldi.

Jimin ise, ona dudaklarını açmış bir elinde küçük bir poşet, omuzunda çantaya ona bakan Jungkook'u görünce vücudu titremeye başlamıştı. Kalbi dudaklarında atıyordu. O oldukça tatlıydı. Özellikle uzun olan saçları onu oldukça etkileyici kılıyordu.

"Selam."

Jungkook, duyduğu sesle kendini toparlamaya çalıştı. Sesi çatallı çıkan pembe saçıyla gülümsedi ve iç geçirdi.

"Jimin..."

Mırıldandı ama Jimin bunu duymuştu. Kıkırdadı ve kapıyı daha da açtı.

"Gelsene."

Jungkook, önce Jimin'e bakmış ardından içeriye gitmişti. Jimin arkasında sürünen pikeyi umursamadan yatağına oturdu. Jungkook ise ayakta onu izliyordu.

"Kook şaşkın gibi durma yanıma gel."

Jungkook kendine gelmeliydi. Omuzundaki kamera çantasını yatağın yanındaki komidine bıraktı. Elindeki küçük poşeti Jimin'e uzattı.

"İlaçlar aldım. Soğuk algınlığı, ağrı kesici ve vitaminler."

Jimin, Jungkook'un gözlerine baktı. Onu böyle düşünmesi oldukça hoşuna gitmiş ve hıçkırarak ağlamamak için sebep bırakmamıştı.

Jimin başını salladı ve teşekkür etti. Ağlamak için kendini zor tutuyordu. Çok güzel hissediyordu. O çok güzel hissettiriyordu.

Yatağının başlığına yaslandı. Oldukça halsiz hissesiyordu. Yanını gösterdi.

"Jungkook yanıma gel."

Jungkook daha fazla şaşkın gibi görünmemek için kendini hızla Jimin'in yanına atmıştı. İkili yatağın başlığına yaslanarak duruyordu. Daha sonra Jimin biraz aşağı kayarak başını Jungkook'un omuzuna koydu. Gözleri kapalıyken Jungkook yana uzanmış ve çantayı alarak kamerasını çıkarmıştı.

hey jimin | jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin