Harun bey kendini sırt üstü yatağına bıraktı. Şu bir kaç saattir yaşadıklarını düşündü tekrar. "Keşke bir sihirli değnek olsa da Toprak Muğla'ya gitmekten vazgeçse." Diye geçirdi aklından. Telefonuna baktı. Saat henuz erkendi biraz kestirebilirdi. Gözlerini kapattı.
Toprak ve Anıl her zamanki yerde arkadaşları Yağmur ve Ecrin ile buluşacaklardı. Ecrin ve Yağmur çoktan gelmiş arkadaşlarını bekliyorlardı. Ecrin uzaktan geldiklerini görünce gülümseyerek elini salladı.
"Hey! Buradayız."Nihayet iki delikanlı Yağmur'un da kadrajına girmişti. O da kocaman gülümseyerek masaya ilerleyen arkadaşlarına baktı.
Ecrin hafif gözlerini süzerek gelenleri çoktan incelemeye koyulmuş, adeta
Sherlock Holmes gibi tahminler yürütmeye başlamıştı."Evet Toprak'ın 32 dişi bize güzel şeylerin olduğunu söylüyor. Ve Anıl'ın Gülen gözbebekleri de bunu onaylıyor dedi."
Yağmur arkadaşına gülerek:
"Ee başka?" Diye sordu.
Ecrin arkadaşının dalga geçer gibi tavrına sinir olmuştu.
"Yok sana tahmin." Diye küstü. Biraz önce sipariş ettiği pastasına döndü.
"Şş geldiler şimdi küsmenin zamanı değil." Diye uyardı arkadaşını.Beyler gelince ayağa kalkıp selamlaştılar.
Yağmur gülerek "Yüzünde güller açıyor reis." Dedi.
"Evet. Çünkü sonunda annemle tanışacağım." Dedi Toprak heyecanla.
"Annemin mezarı Muğla'da. Ve babamdan beni oraya götürmesini istedim. O da kabul etti."
"Bak ben sana demiştim bu kadar kasacak bir şey olmadığını. Şuan nasıl hissediyorsun?" Dedi Ecrin.
"Bilmiyorum."
"Mutlusun işte oğlum. Nesini bilmiyorsun? Aynaya bakmadın mı hiç?" Dedi Anıl gülerek.
Telefonun ekranını kaldırdı arkadaşının yüzünün önüne tuttu. Ayna görevi gören telefon ekranındaki yansımasına baktı Toprak. Evet mutluydu ama anlamlandıramadığı bir ifade de vardı yüzünde. Sonra silkeledi aklındakileri. Eliyle saçını düzeltti.
"Bayağı da yakışıklıyım hee." Dedi gülerek.
"Tabi benden sonra." Dedi Anıl yakasını düzelterek.Toprak yüz hatları gerilmiş gözleri donuklaşmış bir şekilde masanın üzerindeki bardağa kitlenmişti.
Yağmur arkadaşının gerginliğini anlamıştı. Elini, Toprak'ın masanın üzerindeki yumruk yapmış elinin üstüne koydu. Toprak hayata yeniden dönmüş gibi Yağmur'un yüzüne baktı. Yağmur en içten şekilde gülümseyerek:
"Merak etme her şey fazlasıyla güzel olacak. Biz hep yanındayız." Dedi.
Toprak arkadaşının samimiyetine aynı samimi içten bir gülümseme ile karşılık verdi.Telefonuna gelen mesajı okurken aynı zamanda ayağı kalktı Anıl:
''Annemi hastaneye kaldırmışlar benim gitmem lazım." Dedi. Kalkarken sandalyeyi deviridiğini fark etmemişti bile.
"Biz de geliyoruz!"
Dedi Toprak arkadaşıyla birlikte ayaklanarak. Kızlar da panik olmuş kalmışlardı yerlerinden. Anıl koşar adım uzaklaşırken telefonuyla birini arıyordu. Ve arkadaşlarına bağırdı:
"Gelmemize gerek yok arayacağım ben sizi." Dedi.
"Hayır saçmalama Anıl biz de geliyoruz." Dedi sert bir şekilde Ecrin.Anıl karşı tarafın, telefonunu açmayışına içinden lanetler okuyarak kapattı.
Yolun sonunda taksi beklemeye başladılar. Bir türlü gelmek bilmeyen taksi Anıl'ın sinirlerini daha da geriyordu.
"Hadi lan hadi, nerde kaldı bu?" Diye bağırmaya başladı.Çok çaresiz görünüyordu.
Nihayet gelen taksiye binip apar topar hastaneye gittiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Büyük Umutlar
ChickLitSelam nasılsınız? Bu benim yayınladığım ilk kitabım olacak yaptığım her türlü yanlış ve absürt şeyler için şimdiden özür dilerim. Kurgusu klâsik zengin çocuğun bir kıza aşık olup eziyet edip aşık oldukları bir kitap olmayacaktır. Okurken keyif alman...