twenty six

2.8K 202 28
                                    

"Hay böyle soruyu sikeyim." Berkant elindeki kalemi masaya atıp sinirle konuştuğunda çözdüğüm coğrafya test kitabından başımı kaldırıp ona baktım.

"Yine mi trigonometri yapamıyorsun?" Bıkkınlıkla sorduğumda bana dönüp kafa salladı. "Çok zor."

Cıklayarak başımı iki yana salladım. "Önünde defter ya da not falan yok. Vahiy falan inmesini mi bekliyorsun aşkım? Yapamadığın yerde hangi notuna bakıyorsun?"

"Nota bakmıyorum, soruya sövüyorum." Dediği şeye gözlerimi devirerek karşılık verdim ve sandalyemi yanına yaklaştırdım.

"Çözeceğim soruyu, iyi dinle beni." Kafa salladığında test kitabına döndüm ve soruyu okudum. Boşluğa yazdığım bir kaç şeyden sonra anladığım soruyu hızla çözdüm. Bir yandan yanımdaki koca bebeğe de anlatıyordum.

"Son olarak sinx'ler gider ve cevap 1." Şıkkı işaretleyip Berkant'a döndüm. "Anladın mı şimdi?"

"Anladım sanırım. Teşekkürler aşkım." Yanağıma koyduğu ufak öpücükle sırıtarak kendi yerime geçtim. Kendisi tekrar sorulara dönerken biraz onu izledim ve bende test kitabıma döndüm.

Aradan geçen bir saatin ardından derin nefes alarak kitabı kapattım ve sandalyemde geri yaslandım. Sevgilime döndüğümde hala soru çözüyordu. Sırıtarak onu izlemeye başladım.

Bugün pazardı ve cuma gününden beri bizde kalıyordu. Beraber ders çalışıyor, film izliyor, yatıyor veya öpüşüyorduk. Gerçekten...

Annem babamla boşanmaya karar verdiğinden beri iyi değildi. Bu süreç çok uzun olacaktı biliyordum ve her zaman yanında olacaktım. Her ne kadar benim yüzümden boşanacak olmalarını istemesem annem böylesinin daha iyi olduğunu söylüyordu. Şimdi bile avukat tanıdıklarıyla konuşuyordu. İş ciddiydi ve bir tarafım hiç rahat değildi. Bu olayın suçlusu benmişim gibi hissediyordum.

"Ne düşünüyorsun öyle?" Ne zaman yanıma geldiğini anlamadığım Berkant sorduğunda irkilerek ona döndüm. Gülerek bana bakıyordu.

"Hiç, çok yoruldum sadece." Omuz silkerek söyledim ve konuşmasına izin vermeden ayaklandım. Çünkü biliyordum ki beni yine soru yağmuruna tutacaktı. Ve ben bunları konuşmak istemiyordum.

Beni anlamış gibi sessiz kaldığında masayı topladım ve yatağa yattım. Hızla peşimden kalkıp yanıma yerleştiğinde gülümsedim. Başını göğsüme koyduğunda elimi saçlarına attım ve oynamaya başladım.

"Dışarıda yağmur yağıyor. Ama benim canım basketbol oynamak istiyor." Mırıldanarak söylediği şeyle derin nefes aldım. "Hmm, spor salonuna gidelim? Ben de seninle basketbol oynarım. Olur mu?"

Başını kaldırıp benimle göz teması kurduğunda öylece bakıyordum. Birden gülümsedi ve burnumun ucuna öpücük koydu. "Sen çok mükemmel bir sevgilisin. Kalk hadi."

Ardından yataktan kalktı ve hızla hazırlanmaya başladı. Gülerek ayaklandım ve üzerime giyecek bir şeyler seçtim. "Benden daha çok seviyorsun basketbolu."

"Basketbol aşkımla kimse yarışamaz hayatım, üzgünüm."

❇️

"11'de biter. Kazanan kaybedenin istediği bir şeyi yapacak, klasik şey işte. Kabul mü?"

Onun kazanacağını biliyordum ama bu maç için elimden gelen her şeyi yapacaktım. "Kabul. İyi olan kazansın."

"Yani ben..." sırıtarak göz kırptı ve topu eline aldı.

trouvaille [texting] ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin