thirty

2K 185 69
                                    

Düşünceler baş döndürücü doruklar gibidir. Önce seni rahatsız ederler; bir an önce aşağı inmek istersin, kendi gücüne güvenemezsin. -Nikola Tesla

Benim için dünya ikiye ayrılmıştır: Bir kısımda o var; onun olduğu yerde mutluluk, umut ve ışık var. Onun olmadığı kısım ise hüzün ve karanlıktan ibaret. -Tolstoy

Uyandığımda daha hava tam aydınlanmamıştı bile. Gece düşünmekten uyuyamamıştım ama yine de erken kalkabilmeyi başarmıştım. Düşüncelerim uyumama izin vermiyordu.

Kafamın içinde kurduğum senaryolardan biri gerçekleşecek diye korkuyordum. Pek iyi şeyler olduklarını söyleyemezdim. Berkant benimle o şekilde konuştuğu için iyi şeyler düşünememiştim.

Daha fazla yatmanın anlamsız olduğunu düşünerek ayaklandım. Saatime baktığımda henüz 7 bile değildi. Odadan çıkıp kendimi banyoya attıktan sonra sıcak suyun altına girdim.

Odama dönüp üzerimi giyindim ve telefonumu da alarak merdivenlere yöneldim. Aşağı inerken bildirimlere bakıyordum.

Berkant'tan yine bir şey yoktu.

Sinirle telefonu cebime atarak mutfağa girdim. Annem bugün evdeydi bu yüzden hazır sofraya oturdum. Saat dokuzda dershanem olduğu için sekizde evden çıkmam gerekiyordu bu yüzden acele etmeliydim. Ancak tabağımla oynamaktan yemek yememiştim.

"Alp, yemek yemeden çıkamazsın." Annemin uyarıcı sesiyle kendime geldim ve yavaşça yemeye başladım.

Aklım karışıktı ve ben bugün neler olacaktı, bilmiyordum. Bilmediğim için daha da stres oluyordum. Dershaneye de gelmeyecekti, dışarıda buluşalım demişti. Neden beni evinde istemiyordu merak ediyordum.

Beni kırmıştı ama bunu ona söylemeyecektim.

Yemekten sonra çantamı aldım ve hızla kendimi dışarı attım. Soğuk hava suratıma çarparken kulaklığımı kulağıma taktım ve dershaneye yürümeye başladım.

❇️

Berkant'ın bana attığı konuma gelmiştim. Saat beş olmuştu ve hava kararmaya başlamıştı. Kafeden içeri girerken ellerimi birbirine sürterek ısınmaya çalıştım. Masalardan birinde sırtı dönük olarak oturan sevgilimi görmemle yanına ilerledim.

"Selam." Yanına vardığımda içimdeki kırıklara rağmen gülümsedim ve elimi yanağına koydum. Bana buruk bir gülümseme verdikten sonra yüzünü geri çekti. Bu yaptığı boşluğa düşmeme neden olsa da umursamıyor gibi yaparak karşısına oturdum.

"Aç mısın?" Sorar gözlerle bana baktığında çantamı yere koydum ve başımı iki yana salladım.

"Hayır."

"Kahve içmek ister misin? Üşümüş gibi duruyorsun."

"Olur." Bana kafa salladıktan sonra yanımıza gelen çalışana kahve istediğini söyledi. Çalışan gittikten sonra bana döndü.

"Nasılsın?" Mesafeli çıkan sesi beni üzse de cevap verdim.

"İyi sayılır Berkant. Sen nasılsın görüşmeyeli?"

"İdare eder bende."

Kafamı salladım. Biraz sonra masaya kahvem gelmişti. Ellerimi karton bardağa sararak ağzıma götürdüm ve bir yudum aldım.

trouvaille [texting] ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin