"Hey Jimin.Sanırım eve girme vaktin geldi"
"Ah evet. Bu gün çok eğlendim. Yonghwa iyi biri. Umarım sen de onu sevmişsindir."
"Evet iyi biri."
Geçen hafta olduğu gibi evin önünde birbirlerine bakakaldılar. Yine ayrılmak istemiyorlardı. Şu an elleri kenetli olmasa da, kalpleri kenetliydi. Sadece bunu itiraf edemiyorlardı.
Jimin evine doğru yöneldiğinde Jungkook onun bileğinden tuttu.
"Jimin"
Jimin sorarcasına ona baktığında Jungkook cevap vermedi. Buna rağmen Jimin anlamıştı. 'Gitme' diyordu gözleri. 'Gitme kal yanımda'
Jimin çok küçük bir tebessüm ile Jungkook'un önünde durmaya devam etti. Gitmeyecekti. Şimdilik.
"Jungkook"
"Jimin"
Aynı anda birbirlerine seslendiklerinde ikisi de kıkırdadı.
Birbirlerinin ağzından isimlerini duymak hoşlarına gidiyordu."İlk önce sen söyle"
"Peki"
Jimin Jungkook'a sözü verdiğinde Jungkook boğazını temizledi.
"Ben sana bir şey itiraf etmek istiyorum"
Jungkook karşısındakinin daha doğrusu kapıldığı gözlerin en derinine bakarken sözlerini sıraladı.
"Bunu artık içimde tutamıyorum. Lütfen bana kızma"
"Ne demeye çalışıyorsun?"
"Birini seviyorum"
"İyiymiş, mutluluklar"
"Kim olduğunu sormadın"
"Ne önemi var? Mutluluklar dedim ya. Mutlu olman yeterli."
"Mutluyum. Sen varsın"
"Mutluluğunun sebebinin ben olmadığımı biliyorum. Mutluluk sevdiğin kişide"
"Seni seviyorum"
"Ne?"
"Mutluluk sende. Seni seviyorum"
Jungkook gözünü kırpmadan Jimin'i izliyor, tepkilerini incelemeye çalışıyordu. Hiçbir tepki göstermeyen Jimin de hala az önce ne olduğunu kavramaya çalışıyordu.
"Beni sevmeyebilirsin. Seni zorlayamam, sadece daha fazla tutmak istemedim"
Bir süre daha baktılar birbirlerine.
Sonra Jungkook bir adım geriledi."Sanırım artık gitmeliyim.
İyi akşamlar."Dolu gözleriyle arkasını döndü. Onun kendini sevmediğini biliyordu. En azından o anlamda sevmediğini.
Gözündeki yaş yerle buluşurken adımlarını hızlandırdı. Bu gece rahat uyuyabilir miydi emin değildi.
Kalbi daha önce hiç tatmadığı bir acıyla sızlıyordu.
Karanlık sokakta yürümeye devam etti. Köşeyi dönmesine bir-iki adım kalmıştı ki taa sokağın diğer ucundan duyduğu tiz çığlık ile adımlarını durdurdu.
"Jungkook!"
Yankılanan ses kalbinin daha da ağrımasına sebep olmuştu. Daha önce hiç böyle hissetmemişti. Aşk cidden can acıtıyordu.
"Bekle lütfen!"
Ardındaki koşma seslerini duyduğunda derin bir nefes aldı.
"Arkanı dön"
Jimin hemen arkasındaydı ve ona doğru dönmesini istemişti. Bekletmeden Jimin'e doğru döndürdü bedenini
"Sen beni cidden seviyorsun değil mi?"
"Evet, seni seviyorum"
Jimin kollarını, Jungkook'un bedenine hiç beklemediği bir şekilde doladı.
"Yani beni terk etmezsin"
"Asla, asla bunu yapmam"
Jungkook da kollarıyla Jimin'i sardı ve gözyaşlarını serbest bıraktı.
Normalde duygusal bir insan kesinlikle değildi fakat bu konularda hassastı. Burnunu çekti ve tek eliyle gözlerini silmeye çalıştı.
"Ama ağlama"
Jimin elleriyle Jungkook'un kurulamaya çalıştığı gözyaşlarını sildi.
"Jungkook, ben de sana bir şey söyleyecektim ya"
"Hmm"
"Seni seviyorum. Yani seviyorum. Hatta çok seviyorum."
Jungkook güldü. Jimin'in bu halleri ona komik gelmişti. Telaşlı aynı zamanda heyecanlıydı.
"Demek birbirimizi seviyorduk"
"Haberimiz olmadan"
Cümlelerini tamamladıklarında tekrardan güldüler. Bu gün en çok güldükleri gün olabilirdi.
Jimin kollarını birbirine sürttü ve gülümsemeye devam etti.
"Üşüyor musun?"
"Biraz"
Jungkook Jimin'in bir elini tuttu. Jimin'in elleri onunkilere göre daha küçük olduğu için avucunda kayboluyordu.
"Sevgililer birbirlerinin ellerini tutar.
Eğer sevgilin üşüyorsa ellerini tutmalısın. Aynen böyle":""))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I like you~jikook texting
Random[Tamamlandı!] "Arkadaşlar birbirini öper" 🍁 11.07.2019 🍁9.10.2019