(Konudan koptum brz çünkü ben bu herifi çok seviyorum sdkak
Yukarıda da araştırma verilerim var 👌🏻)
Asansörün sadece hastane personeline ve hastalara açık olduğunu öğrenmenin verdiği sinirin hışımıyla basamakları ikişer üçer çıkarken Bakugou derin derin nefesler aldı. Aklındaki sorunun adamla ilgisini düşündükçe ne kadar saçma olduğunu fark ediyor, kendini yumruklama hissine karşı koyamıyordu.
Ama burdaydı işte, kül sarısı tarak bilmez saçlarına haftalarca eziyet etmiş insanla görüşmek üzereydi. Bunun tek sebebi, kızıla beslediği duyguların verdiği aptallık olamazdı herhalde.
Beyaz kapının soğuk, çelik kulbunu çevirip açtı.
Açtığı gibi de, maviler ve ipliklerle dolu olmasını beklediği odanın normal bir hastane odasından pek de farklı olmadığını fark etmenin şaşkınlığıyla duraksadı. "Besto Jeanisto", garip şekilde uzun boyunlu kot ceketi haricinde bir şey, bir hastane önlüğü, giyiyor; ancak bundan hiç memnun görünmüyordu.
Yüzü hariç neredeyse her yeri sargılarla kaplıydı; kollarında alçılar, yüzünde burun kanülünün boruları vardı. Kapıdan gelen sesle baktığı boş duvardan misafirine dönen gözleri zorlukla açık duruyor gibiydi; yarı kapalı, şehla ve anlamsızlardı. All for one ile olan savaşında ona bahşedilen göğsündeki delikten nasibini almış olmalıydı ki, düzgün nefes alabilmek için bağlandığı makinaya muhtaç olduğu belliydi.
Bakugou güçlü olduğuna gönülden inandığı nadide insanlardan birinin kötü durumda olduğunu duymuştu ancak beklediği manzara kesinlikle bu değildi. İkisi de, All For One ile karşılaşmalarından canlı çıktıklarına şükretmelilerdi.
"Uhm," diye mırıldanı ne diyeceğini bilemediğinden.
"Bakugou?" dedi boğuk bir ses, öyle cılız, öyle yorgundu ki.
"Bok gibi görünüyon. Ben gidiyorum, zıbar biraz."
Bakugou çıkarken kapıyı kapatacaktı ki Best Jeanist'in "dur" diye fısıldamasıyla geri döndü. Adam hafifçe ve burukça gülümsüyor, eski öğrencisini hiç beklemediğinin yüzünden okunmasına izin veriyordu.
Manzara onu biraz rahatsız ettiğinden sımsıkı tuttuğu kapıyı gerisinde bırakıp öğretmenine yaklaşırken Bakugou, kuracağı cümleleri unutuvermişti. Gerçekten mi estiğine yoksa beyninin gerginliği sonucu oynadığı bir oyun olduğuna karar veremediği soğuk bir esinti üzerinden geçerken kot ceketine sarıldı.
"Bakugou," Best Jeanist gülümsedi, "ceketin."
"Oh, evet."
"Kot..." derken adamın bakışları sanki çölde ölüm döşeğine düşmüş de bir bardak suyla karşılaşmışcasına hevesli, özlemli ve biraz da sitemliydi. "Alabilir miyim?"
"Ha?"
"Burda bu estetik ve imaj yoksunu hastane elbisesi harici bir şey giymeme izin vermiyorlar. Lütfen, Bakugou-kun?"
Birkaç şaşkın göz kırpıştan sonra Bakugou ceketini çıkartıp hareket etmekte zorlanan hocasının üstüne örttü. Kot kumaşla sonunda bir temas sağlayabilmiş olmanın verdiği mutluluk, Best Jeanist'in yüzünden okunuyordu.
"Kot Heri-ay yani ben bir şey sormaya gelmiştim aslında."
"Kahramanlığın da özü sorulara cevap aramak değil midir zaten?"
"Ne alaka?"
"Ne bileyim havalı bi şeyler söylemem lazım." Best Jeanist'in hafifçe gülerken aniden yüzünü ekşitmesi, Bakugou'nun gülmenin bile inip kalkan göğsünü ne kadar acıttığını görmesine yetiyordu. "Haydi söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çetele
FanficKulağa hangisi daha güzel geliyor, Kirishima Katsuki mi, Bakugou Eijirou mu? Bakugou'nun aklına takılan bu soruyu yanıtlamanın yolu, insanlara sormak ve çetele tutmaktır. Kirishima'nın haberi olmamalı tabii, bu sadece arkadaşlıklarını garipleştirir...