seven

374 38 11
                                    

“biraz gecikebilirim. endişelenme, anne. bana bir şey olmadı. sadece junhui hyung şu an garip davranıyor ve arkadaşı olduğum için burada kalmam gerektiğini söylüyor. tamam, anneciğim! iyi bir arkadaş olacağım o hâlde. sorun olursa ararım. seni seviyorum, bye.” minghao, annesi ile yaptığı telefon görüşmesini bitirmişti. fısıldayarak yaptığından junhui’nin ruhu bile duymamıştı, zaten biraz önce buzdolabından bulduğu birkaç şişe içkiyi art arda içtiği için kafası pek yerinde sayılmazdı. odanın bir köşesinden diğer köşesine yalpayarak yürüyor, arada eski kız arkadaşının adını söyleyip sonra aniden susuyordu.

minghao, hayatında ilk defa sevgilisinden ayrılan birini teselli etmeliydi.

ilk defa sarhoş biriyle aynı odadaydı.

ilk defa bir arkadaşı olmuştu.

bunları düşünürken gözleriyle junhui’yi takip ediyordu. birden onun kolundan yakalayıp şişeyi elinden aldı. minghao’nun tahmin ettiğinden kolay olmuştu bu.

“sağ ol, küçük hao! şişe zaten çoktan boşalmıştı!” junhui yüksek sesle söylediği cümlenin sonrasında gereksiz uzun bir kahkaha attı. “tanrım, şuna baksana. böyle küçük bir şeyi bile düşünüp bana yardım ettin. ne şirin! kızlar asla böyle değil!”

minghao, önce junhui’nin söylediklerini anlamdırmaya çalıştı ama başaramayınca vazgeçti ve elindeki boş şişeyi odanın uygun bir yerine koydu. o sırada junhui kanepeye yerleşmişti. minghao da onun yanına geçti. junhui, yarı uyur yarı uyanık bir şekilde bir şeyler söylüyordu.

“karar verdim, artık kız arkadaş istemiyorum!” gözleri kapalıyken minghao’ya dönüp konuşmaya devam etti. “senin daha önce kız arkadaşın olmuş muydu? bence olmasın, hao. ekle bunu da anlaşmaya!”

“şey, aslında olmamıştı zaten. ama gelecekte de olmaz herhâlde.” minghao, tedirgince gülümsedi.

confident gay!”

“hayır, hayır! tam olarak öyle değil. daha doğrusu bilmiyorum, emin olamıyorum. ama her neyse, boş verelim!” minghao, aynı gülümsemesini sürdürürken junhui tek gözünü açmış ona bakıyordu.

“emin olduğunda bana söyle, sana birini ayarlarız. ama aynısını senden de beklerim, şimdiden söyleyeyim!”

minghao, cümlesini bitiren junhui’ye baktığında uyumuş olduğunu gördü. onu uyandırmamaya çalışarak eşyalarını toplayıp evden çıktı.

hava kararmak üzereydi, bu yüzden annesine haber vermesi gerektiğini düşündü ve onu aradı. birkaç dakikanın sonunda annesi minghao’ya onu almaya geleceğini söylemiş ve telefonu kapatmıştı. annesinin ona hâlâ bu şekilde küçük bir çocukmuş gibi davranması bazen rahatsız etse de genelde işine geliyordu.

bir banka geçip annesini beklemeye başladı. o sırada etrafına bakınıyor ve dinlediği müziğe ritim tutuyordu. aklında ise gelecek haftaki matematik quizi vardı.

💌

selam
hikayenin gidişatı için fikriniz varsa bana söyleyebilirsiniz

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

maths! junhaoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin