8,

1.2K 170 56
                                    

Lalisa Manoban'ın anlatımından,
O gece. 


Küçük bir kız çocuğu düşünün.

Küçük yaşta tacize uğrayan, gözlerinin önünde annesinin ölüm anına şait olan. Annesinin katiliyle
'baba' kelimesine yakışmadığı halde her gece babasına, " Bu gece uslu uyuyacağım söz veriyorum beni bu gece de dövme. " diye haykırarak uykuya dalan bir kızla.

Benimle.

Doğduğu ilk günden ölen kişiyle.

On sekiz yıldır yaşamayı bilmeyen, hayatın ne olduğunu tatmayan bu ruhu kırık küçük kızla.

Ben Lalisa Manoban.

Ama bana sadece Lalisa diyin.

Soyadımı asla sevmedim. Babamdan bana gelen hiçbir şeyi sevmedim. İkimizinde boyunun uzun olmasını, gözlerimin renginin anneminkinin aksine onunkine benzemesini...

Ondan bana geçen hiçbir şeyi sevemedim.

Dün gece, ilk defa içimdekileri sınıftaki tek arkadaşıma döktüm.

Garipti ki bu beni rahatlattı.

Ama eve geldiğimde bir iz daha kaldı boynumda. Bir leke daha. Aynı yere. Sigara külünü bastırdığı aynı yere.

Farklı bir yer seçmedi kabuk tutan yaralarımla oynamayı seçti.

Tıpkı annemide aynı yerden tekrar ve tekrar vurması gibi.

Benide oramdan vurdu işte.

Öldürmedi ama yaşamamada izin vermedi.

Yaşayan bir ölüyü kendi kumarında tekrar ve tekrar öldürmeyi seçti.

Suratıma gelen sert tokat darbesiyle yere düştüğümde alışık olduğum acıya sadece gözlerimi yummakla yetindim.

Alışmıştım çünkü.

Alışmak.

Kim her gün dayak yemeye alışırdı ki ? Kim acı çekmeye alışırdı ?

" Annende böyleydi. Başka erkeklerin yanında nefes almaya yer arardı. " dediğinde içimden ona kadar saydım. Saydım ve sekizde bıraktım. Sekiz senenin ardından annemin adının onun ağzına yakışmadığını birkez daha anladım.

" Kes şunu. Annem asla öyle biri değildi. " dediğimde saçlarımdaki elleriyle dudaklarımı birbirine bastırdım.

" Annen beni aldattı Lalisa. Aldattı ve seni doğurdu. Benim öz kızımı sattı ve seni doğurdu. Söyle bana ben bunları hak edecek ne yaptım kızım. Söylesene benim öz kızım bunları hak edecek ne yaptı ? "

Yalan söylüyordu.

Benim annem asla öyle bir şey yapmazdı.

Benim annem öyle biri olamazdı.

Benim annem bu adam gibi biri olamazdı.

Yalan söylüyordu bunu bana annemi soğutmak için yapıyordu.

" Ya ben ! " diye bağırdım ellerinin arasından kaçarken. " Ben bunları hak edecek ne yaptım ! "

Sesimi yükseltmemle eş zamanlı olarak çalan kapı yüzünden elini indirmek zorunda kalmıştı.

Bu saatte bizim eve kimse uğramazdı.

Uğramamalıydı.

Kimse bizim eve uğramamalıydı.

Babam masanın üzerinde bıraktığı meyve bıçağını arka cebine yerleştirdikten sonra kapıya doğru adımladı.

Hayır, dedim içimden ne olur o olmasın.

" Lalisa, güzelim ses ver. "

Taehyung.

Tanrım, Tanrım yalvarıyorum sana o buradan gitsin.

Tanrım sana söz veriyorum iyi bir kulun olacağım.

Tanrım sana söz veriyorum her dediğini yapacağım.

Gözümden akan yaşların hürmetine bu gece o masum kulunu affet Tanrım.

Ne olur, ne olur o buradan gitsin.

" Bu kim? " babam delikten bakıp üzerimi kısaca süzdü ve ben sadece başımı sağa sola sallamakla yetindim. Göz yaşlarım gözlerimde kurudu ama o oradan gitmedi.

Babam kapıyı açtığı anda yüzüne mahmur bir gülümseme takınan sevgilim az sonra olacaklardan habersiz ne güzel gülümsemişti öyle.

Taki benimle göz göze gelene dek. Benim ve çökmüş bedenimin.
Benim ve yorulmuş harelerimin.

İşte o zaman volkanlar patlamıştı ruhunda. Sadece saniyeler içinde gelişmişti her şey.

Tatlı yalanlarıma inanıp, bu cehenneme ayak basmasıyla son bulmuştu gece.

O gece benim için ölmüştü.

O gece babamı ölesiye dövmüş ve göğsüne aldığı bıçak darbesiyle gözlerimin içine baka baka ölmüştü.

Verdiği sözler vardı.

Evleneceğimizi ve çocuğumuzun adını Lena koyacağını söylerdi. Her daim dağınık duran saçlarımı kendi elleriyle toplayacağının sözünü. Artık ağlamayacaktım ve o benim için dünyadaki tüm polenleri yok edecekti.

Morluklarım çıkmasın diye.

Ama sadece gözlerime bakmakla yetindi. Babam karşımda can çekişirken o kucağımda son sözlerini sarf etti. " Senin için öleceğimi söylemiştim. " kana bulanan dudakları son kez kıvrıldı .
"Senin için ölürüm Lalisa. "

Yalan söyledim.

Ona iyi olduğumu söylerken yalan söyledim.

Oda buna inandı.

İnandı ve kaybetti.

O benim yüzümden öldü.

Beni kurtarmak istedi ve ölü bedeni kucağıma düştü.

Ona kırmızılar hiç yakışmazdı. Ölümü böyle bir adamın elinden olmamalıydı.

Göz yaşlarım kucağımda baygın yatan beden için aktı.

Kanlara bulanmış beyaz tişörtünün üzerine damladı.

Ve benim ölü ruhum onun iki elinin arasında asılı kaldı.

Şimdi bedenim burada ruhum iki elinin arasındaydı.

" Sadece mutluluk dolu bir an.
Ve onu elimden alan acımasız zaman.
Tanrım ne olurdu bu kulunu duysan
Tenine yakışmayan bu ölümü bana versende onu, benim için yaşatsan."

stigma | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin