Aylar sonra yeni bölüm attım. Resmen tükenmişlik sendromuna girdim. Birkaç defa yazdım bölümü içime sinmedi sildim. Tekrar yazdım. Bence bu kez oldu. Kısa oldu bölüm umarım diğer bölümü daha uzun yazarım. Yani uzun yazmaya vaktim olur. Diğer bölüm ne zaman yazarım bilmiyorum ama en kısa zamanda görüşmek üzere 😘😘
.
.
.Feyzullah'tan
Ateş sesleri kesilince kafamı siper aldığım yerden kaldırdım. Herkes sapasağlamdı ve birbirine "iyi misin" diye soruyordu. Herkes de bir şeyinin olmadığını iyi olduğunu söylüyordu. O sırada bücür geldi aklıma. Sahi nerelerdeydi o? Yine kim bilir kimin canını okumakla meşguldu.
Fey:Su komutanım nerede?
Sormamla eylem bana baktı. O da unutmuştu sanırım onu.
E:çıkar şimdi bir yerlerden
Dedikten sonra baya sesli bir şekilde onun ismini söyledi.
E:Suu!
Cevap gelmedi. Tekrar seslendi Eylem. Yine cevap gelmedi. Karabatak ve Avcı komutanım etrafa bakmak için yanımızdan ayrıldı. Herkes ikişerli olarak onu aramaya başladı. Henüz dağılalı bir kaç dakika olmuştu ki bir ses duyuldu. Daha çok bir çığlık sesine benziyordu. Hepimiz sesin duyulduğu yöne gittik. Bizim bücürü bir terörist rehin almıştı. Başına da silah dayamıştı.
S:acaba oradan aval aval bakmak yerine bi şeyler mi yapsanız?
Bu kız neden bu kadar sinirliydi?
Y:bırak onu teslim ol!
Demesiyle bücür yavuz komutanıma bakıp gözlerini devirip "ciddi misin sen" bakışları attı. O an nedensizce gülümsedim.
X:benim buradan sağ salim çıkmamı sağlayacaksınız. Yoksa ölür.
Dedi su'yu kastederek. O an bir silah sesi duyuldu. Arkamı dönüp nereden geldiğini anlamaya çalışırken Su'yun sesi doldu kulaklarıma. Tekrar önüme döndüğümde terörist yerde hareketsiz bi şekilde yatıyordu.
S:yavuz bir türlü çözemedin şu işin sırrını teslim ol demeyeceksin direkt kafasına sıkacaksın. Nesini anlamadın hala olay bu kadar basit ve net.
Yavuz komutanım ona baygın bakışlar atarken o hala kendi fikrinin doğru olduğunu düşünerek fikrini savunuyordu. Sonunda yavuz komutanım
Y:kes artık sesini su!
Diye bağırınca bizim bücür "bağrıma bana" diye çıkıştı. Ama yavuz komutanım her halükarda haklıydı. Bir insan kaç dakika aralıksız konuşabilirdi. Ki bunun ki konuşmak değil daha çok söylenmekti. Yavuz komutanımın bağırmasından sonra şükürler olsun ki Su artık konuşmuyordu. Suyu rehin alan adamı indiren Avcı komutanımmış. İyi bir keskin nişancı olduğunu duymuştum ama bu kadarını beklemiyordum. Adam resmen suyu kendine siper etmişti. Ben olsam sanırım terörist yerine suyu vururdum. Sonra da beraber görev yaptığımız yıllar boyunca onun dırdırını çekerdim.
Ateş:etraf temiz komutanım gidebiliriz
Y:tamam toparlanın karargaha dönüyorüz.
Herkes araçlara binmişti. Gelirken olan enerji şu an kimsede yoktu. Gelirken daha enerjik daha mutlu gibiydik. Şu an herkes yorgundu. Hatta eylem başını cama yaslamış uyuyordu. Kahkülleri bozulmuş saçına yaptığı örgü bozulmuştu. Ama masum bir şekilde uyuyordu.
A:dayıoğlu bana aşk doktoru derler istersen bir randevu ayarlarım size
Dediklerinden bir anlam çıkaramadım. Boş boş baktım yüzüne ateş komutanımın
A:diyorum ki eylemi ayarlayayım istersen sana. Güzel kız kaçırma derim.
Terlediğimi kızardığımı hissettim.
Fey:ne-nerden çıktı komutanım şimdi bu?
Kekelemeye de başladım. Heyecanlanmış mıydım?
A:bilirim bu bakışları ben. Nasıl baktığını gördüm kıza. Yeme beni
Nasıl bakmışım kıza? Kötü mü? İyi mi? Yoksa hem iyi hem kötü bakış mı?
Fey:nasıl bakmışım?
A:orasını ben bilemem sen bileceksin.
Diyip göz kırptı bana. Sonra duran araçtan indi. Benim aklımda oluşan soru işaretleriyle beni baş başa bıraktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞK
FanficKafeye geleli nereden bakarsan bir yarım saat olmuştu. Bu kadınlar hep böyle olmak zorunda mı? Daha ilk buluşmaya geç kalan birinden ne beklersin. Önümde ki çaydan bir yudum daha aldım. Sadece beş dakika daha beş dakika... Eğer gelmezse benim gibi b...