"Herkesin Dilinde Farklı Bir Ritim Olacağım..."
Evin beyaz ve bej karışımı duvarlarına bakarken kendi kafamda bir plan kurmaya çalışıyordum. Tek amacım Mert'ti bulmaktı. Eskişehir'e gidebilirdim. Ama yüksek bir olasılıkla Gece gitmemi engellerdi. Sahi o neden beni bu kadar koruyordu? O gece yaşadıklarımız yüzünden mi? Yoksa bambaşka bir sebebi mi vardı?
Bunu düşünmekten vazgeçip tekrar Mert'i nasıl bulabileceğimi düşündüm. Ama aklıma gerçekten hiç bir şey gelmiyordu. En sonunda düşünmekten vazgeçtim ve odama geçtim. Kapıyı yavaşça araladığımda boy aynamla karşı karşıya geldim. O aynayı gerçekten ürkünç bir yere koymuştum. Aynadaki yansımamı süzdüm. O kadar da iğrenç bir kız değildim. Saçlarım biraz bakım istiyordu. Tabii yüzüm de. Ama onun dışında... çok da çirkin değildim. Tişörtümü sıyırdım ve karnıma baktım. Zayıftım. Gerçekten zayıf. Sahiden , ben ne zamandır doğru dürüst yemek yemiyordum?
Bu düşündüklerim bir karara varmamı sağladı. Bu günden sonra kendimi değiştirecektim. Kimsenin beni tanımayacağı kadar değiştirecektim. Dolabımın karşısına geçtim. Üstüme denk gelecek bir kaç kıyafeti aldım. Teker teker denedim. Sonunda bir kombin yapıp alışveriş listesi yapmaya mutfağa indim. Evde çok eksikler vardı. Genellikle eve pek uğramadığımdan bir şey almazdım. Ama artık öyle olmayacaktı. Gece hayatından vazgeçip kendime yeni bir hayat kurmaya çalışacaktım. Ev alış verişi bittikten sonra kendime kıyafet alış verişine çıkacaktım. Artık eski Melodi yoktu. Artık herkesin dilinde farklı bir ritim olacaktım.
Saat 21:47
Eve daha yeni giriyorum. Ama bu sefer barlardan değil , alış verişten dönüyorum.
Eve gelir gelmez buz dolabını düzenlemeye başladım. AWM'ye gitmek için çok geçti. Bu nedenle daha fazla yorulmak istemedim ve buz dolabının içini yeni meyve sebzelerle ve bakliyatlarla doldurup odama çıktım. Pijamalarımı giydim. Tam yatmak üzereyken telefonum çaldı. Arayan;
'Gece' ydi...
-"Efendim."
-"Alo? Melodi Nerdesin?"
-"Evdeyim Gece ne istiyorsun?"
-"Evde misin? He tamam aç kapıyı o zaman."
-"Ne?" dememe gerek kalmadan telefonu yüzüme kapattı ve kapı zilinin sesini duydum. Ne yani? Kapıma mı dayanmıştı? Hem de bu saatte?
Merdivenleri gayet yavaş bir şekilde inerken zile daha hızlı basmaya başladı. Beklemekten sıkılmış olmalıydı. Ama onu bekletmek hoşuma gitmişti. Kapı zili beynimin içinde yankılanmasa yavaşça inemeye devam edebilirdim. Ama dayanamadım ve hızla gidip kapıyı açtım.
-"Off... Gece yine mi sen?"
-"Evet ben. Beni eve davet etmeyecek misin?"
-"Ha-"
-"Tabi istersen yatak odasına da davet edebilirsin."
Yüzündeki muzur ifadeye bakmamaya çalışarak.
-"Seni ne evime ne de yatak odama davet etmem."
-"Hadi canım." derken bana daha da çok yaklaştı.
-"Çok...Çok güzelsin Melodi."
-"Kes şunu!"
-"Hadi ama sen de beni seviyorsun itiraf et."
-"Senden nefret ediyorum." diye fısıldadığımda burunlarımızı birleştirdi ve ben... Onun simsiyah gözlerine baktığımda kaybolduğumu iliklerime kadar hissettim.
-"Seni seviyorum Melodi..." daha fazla yaklaştı. Bu kadar yakın olmak beni rahatsız ediyor muydu? Ah... Tanrım onun kollarında kendimi güvende hissediyordum...
Beni öpmek için yaklaştığında geri çekildim. Onu sevemezdim. Bunu beklemiyordu. Bunu yüzündeki şaşkın ifadeden anlayabiliyordum.
-"Seni sevmiyorum Gece. Lütfen git..."
Şaşkın yüzünü bir anda öfke ve hüzün kapladı. Ne tuhaf bir insandır ki; bu iki ters duyguyu aynı anda hissettiriyordu.
Hiç bir şey söylemeden arkasını döndü ve yürümeye başladı. Bu kadar çabuk vazgeçebileceğini düşünmemiştim. Ama daha fazla burda kalması kendimi kaptırmama ve yeniden bir hata yapmama sebep olacaktı.
Eve girmek istemedim. En iyisi bahçede oturmaktı. Bu sefer bara gitmeyecektim. Kendime verdiğim sözleri bir kere olsun tutabilmek için bu gün bara gitmeyecektim...