Yalnızlığın tam ortasındaymışım da haberim yok... Her şey mi üst üste gelir? Sınav haftası, grip olmam ve regl sancısı! Ha birde Doruk Bey'in sürekli değişen ruh halleri! "Lütfen üç gün regl sancısı çekse çükünü kesicek oğlanlar bana artistlik yapmasın Gizem!" Diyerek kafamı yastığa gömdüm. "Sakin olur musun İklim? Ortada bişi yok!" Deyip yastıkla (biraz daha yapışsam yeni bir organ olacaktı benim için) aramızı ayırdı. ("Sikin ilir misin İklim? İrtidi bişi yik!" Çok biliyorsun sen Gizem!) Ha bu arada ben size olayları baştan anlatayım.
***
Annemle babamın ayrıldığı zamanlar piskolojim tamamen bozulmuştu ve çok sessiz, sakin bir kız olmuştum. Tüm benliğim kaybolmuştu ki bu benden beklenirdi. Her şeyi elime yüzüme bulaştırırdım zaten.
Annemle babam ayrılınca annemde kalmak zorunda kalmıştım. Aslında babamla aram kötü değildi hatta gayet iyiydi. Yazın başında ayrıldıkları için ve tek çocuk olduğum için üzerimde bir yarışa girdiler. Yaz tatilinin bir ayını babamla bir ayını da annemle geçirecektim. Annemle babam kavgalı yada küs olmadıkları için babamın arabayla beni evden almasının bir sakıncası yoktu.
"Annneeee ben çıkıyorum babam aşağıda öpmeyecek misin?" Diye bağırdım ve bavulla aşağı indim. Annem duştan apar topar çıkmış köpüklü suratıyla yüzümü yıkamıştı(sağol anne artık extra temizim!)
Kapıdan çıkıp arabaya bavulu sürükledim babamı öptüm ve kendimi koltuğa attım. "Ee babişko beni nereye götürüyorsun?". "Nereyi istersin küçük hanım?". "Bunu bana mı soruyorsun yahu? Ben uyurum sürpriz olsun uyandırırsın." Dedim ve Arctic Monkeys-R U Mine'ı açıp kafayı koydum.
"İklim kızım uyan artık." Dürten elin rahatsızlığından dolayı kalkmak zorunda kalmıştım. Bu saçta neyin nesi? Kendimi başka yerde görsem korkarım! "Neredeyiz baba?". "Otele geldik kızım hadi kalk bavulları çantaları indirelim ve yerleşelim." Dedi, kapısını açtı ve hemen arabanın sağına geçip benim kapımı açtı. Etrafıma bakındım ve burası muhteşem bir yerdi. Akşam geldiğimiz için ışıklar gözlerimi kamaştırıyordu. Bavullarımızı aldık ve lobiye girdik. İki adam bize bir şeyler anlatıyor ve çantalar için yardım ediyorlardı. Yaptığım ilk iş Swarm'dan check-in yapmak ardından Snapchat'ten Gizem'e snap atmaktı. Odamıza girdik ve beş yıldızın hakkını sonuna kadar veren bir yerdi burası. Babamla yataklarımız ayrıydı. Hayır oda içinde oda çıkıyordu, gerçekten muhteşem! Bir ay kalacağımız için eşyalarımı dolaba yerleştirip babama acıktığımı söyledim. 11 saat yolda küçük molalar vermiştik tabii ama akşam yemeği yemedik. Zayıf, ince ve uzun bir kız olsamda göründüğüm gibi yemezdim. Babamdan bile fazla yerdim ben! "Babaağ açlıktan ölüyorum akşam yemeğiiiii!" Kendimi yatağa atmıştım. "Tamam kızım yemeğe inelim." Gibi bir şeyler duydum ve anında üzerimi değiştirip yemeğe uygun bir şeyler giydim.
En sevdiklerim! Lazanya ve salata kesinlikle bunu isteyecektim!
Nasıl yedim bilmiyorum ama havuz başında yemek yemek bambaşkaydı ve doymak bilmedim resmen. Telefonum çalmaya başladı. Arayan: GİZOM:)
+Hem bensiz tatile çıkıyorsun hem de anlık haberleri vermiyorsun bu da neyin nesi İklim?
-Ya Gizeeem lütfen kusura bakma ama gerçekten çok acıkmışım kendimi yemek yerken buldum. Hem daha anlatılcak bir şey yok ki.
+Nasıl yok!?!?! Peki tamam daha orda olalı bir kaç saat oldu ama eğer olay olduğunda bilmezsem seni öldürürüm man kafa!
-Komiksin Gizem, senden başka kime anlatıcam zaten, her neyse birazdan odaya çıkıp yatarım babam da ölümcül bakışlar atıyor sanırım bu "Kapatta eğlencenin tadını çıkaralım baba kız." Demek oluyor yarın sabah konuşuruz öptüm!
+Eh bu seferlik böyle olsun küçük cadı yarın da beni ihmal et de sana yapacaklarımı gör! İyi eğlenceler bende öptüm!
Hızlı bir şekilde telefonu kapattım ve eğlencenin tadına baktım. Sanırım babamla tatile gelmek güzel bir şeydi. Yani şimdilik hoşuma gitti. Annemle babam ayrıldığında dünyam yıkılmıştı. Her şeyden nefret eder olmuştum ama daha sonra bunun çokta kötü olmadığımı fark ettim. Daha da kötü durumda olanlar vardı. Ama en kötüsü hiçbir zaman bunlar değildi. Asla kötü olan bir şey yoktu güçlü kalmayı herkes bilmek zorundaydı ve bende öyle yapmak zorundaydım.
"İklim ben yukarı çıkıyorum 11 saat hiç dinlenemedim uyurum sende kart var odaya girip yatarsın canın bir şey işterse oda görevlimiz 2244 telefonla ararsın çokta geç kalma." Dedi ve masadan yavaş bir kalkış yapsa da hızlı adımlarla uzaklaştı.
Evet şimdi sadece ben vardım ve etrafıma şöyle bir bakındım. Benim yaşımda bir sürü çocuk olsa da herhangi biriyle arkadaş olabileceğimi sanmıyordum. Kafamı ellerimin arasına aldım ve dirseklerimi masaya koyarak havuz başında dans eden danscıları izledim.
Kafamı biraz olsun etraftan çekip telefonumu açtım ve saate baktım baya geç olmuştu hatta baya baya babam kalkıp beni göremezse endişelenir ve arardı uykumda gelmişti. Yol yorgunluğu işte... Kalktım ve koşar adımlarla içeriye girdim asansöre binip yukarı çıktım. Asansörden çıktım yürüyordum arkamdan biri koştu ve omuzuma çok sert çarptı. Çarpmanın etkisiyle telefonum elimden uçtu ve iki metre öteme düştü. Çarpan kişiye sinirle bağırdım "Aptal! Önüne baksana kör!" Uzaklardan "Özür dikerim küçük hanım." Diye bir ses geldi. (küçük hanımmış! Sensin küçük hanım dikkatsiz mal!) Söylene söylene odaya yürüdüm ve içeri girip sessizce pijamalarımı giydim. Dişlerimi fırçaladım daha sonra yatağıma yatıp bana kimin çarptığını düşündüm. Bir çocuktu. Hemde benim yaşlarımda!
Fazla zaman kaybetmeden uykunun şefkatli kucağına teslim oldum...
Evet arkadaşlar; ilk bölümümüz hayırlı olsun umarım beğenmişsinizdir.. Daha uzun yazmaya başlayacağım şimdilik kimseyi bekletmeden giriş yapmak istedim. Mesajlarınızı ve yorumlarını bekliyorum... :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRSIZ
Teen FictionBir genç kız, bir delikanlı. Sıkı arkadaşlar, gerçek aşıklar. Ve de bir kalp hırsızı. "Macera şimdi başlıyor!" diyerek yerinde duramayan Gizem'e sakin olmasını söylemekten bıkmış, bunalmıştım. Sahiden de bir macera olabilir miydi? Ruhu çocuk olanlar...