Hala bana bakıyordu. "Ne bakıyorsun be!" Gerçekten sinir olmaya başlamıştım. Doğru düzgün bir tatil yapmak istiyordum, bunu bana zehir edemezdi! Hiç yapmadığım şeyi yapıp onunla konuşmuştum. Sahi neden böyle bir şey yaptım? Hemde ilk defa! Tuhaftı, gerçekten tuhaf.
"Göz benim değil mi? İstediğime bakarım hem demek ki sende bana bakıyormuşsun." . "Sana baktığımı da nerden çıkardın? Öyle bir şey yok bi kere." Tamam belki ona bakıyordum ama onu çekici bulduğumdan falan değildi yani. "Bana bakmasan baktığımı göremezdin Küçük Hanım." İlla kendini haklı çıkaracak. "İklim. Adım İklim." . "Peki İklim." Çok şükür çok iddialaşmamıştı. " Çekilirsen içeri gireceğim.
"Hoşgeldin babacım." Kocaman sarılmıştım. "Hoşbuldum kızım. İstersen hazırlan bu akşam yemeğini dışarıda yiyeceğiz." Öyle bir sevinmiştim ki çok şükür Doruk Bey'in suratını görmeyecektim yemekte..
Saçlarımı kurularken telefonuma baktım. Gizem snap atmış. Aman Tanrım yanında ki de kim? (ben şok) Hemen mesaj attım. (yalnız cidden yakışıklı çocukmuş kjdsksj) İç sesim kendini aşmıştı ne diyordum ben? Asla erkeklerle iyi muhabbet kuramazdım ki Dorukla olan muhabbetimi de biliyorsunuz..
Babamın koluna girmiştim ve arabamızı getirmelerini bekliyorduk. Babam şık bir şeyler giymemi istese de pek şık giyinemezdim. Sanırım şu ışıklı ihtişamlı lüks restorantlardan bir tanesine gidicektik. Ben ise siyah straplez mini bir elbise üzeri tül süslemeli boynuma gümüş bir kolye ve onunla uyumlu bileğime de ince bir bileklik takmıştım. Siyah topuklu ayakkabılarımı giymiş saçlarımı da dağınık bırakmıştım. Pek böyle giyinmeyi sevmezdim yani ben daha çok rahat giyinmeyi severdim bu yüzden pek de beceremezdim.
Arabamızı beklerden karşıdan gelip geçen insanlara bakıyordum ki bir de ne göreyim! Doruk! Öylece karşı tarafta durmuş bana göz kırpıyor bir de yüzsüz yüzsüz el sallıyordu (Yüzsüz işte ne olacak sinir pislik!) Görmemiş gibi yaparak gelen arabamıza bindim. Bu çocuk gerçekten tuhaftı iyi anlaşamadığımızı biliyordum niye iyimişiz gibi saçma sapan hareketler yapıyordu sanki? Dikkatimi çeken bir şey daha vardı. Üzerinde bir smokin vardı ve benim bilekliğimle kolyemin renginde bir kravat takmıştı, sanırım ailesiyle birlikte o da yemeğe gidiyordu. Şansa bak! (aman canım banane sanki, aynı yerde olmayız ya..) Ben böyle düşünürken babam bir şeyler anlatıyordu fakat iki kelimesi hariç başka hiçbir şey anlamamıştım. "Yemek ve misafir" sanırım yemeğe birilerini daha davet etmişti. Kulaklığımı çıkardım ve müzik dinlemeye başladım. Trafik baya sıkışıktı ve oraya varmamış uzun sürecek gibiydi.. Telefondan aynı zamanda arkadaşlarımla mesajlaşıyor aynı zamanda da instagram dan fotoğraflar beğeniyordum.
Araba bir anda durdu. Ya da bana öyle geldi çünkü 40-45 dakikadır telefona baya dalmıştım şarkı da beni dünyadan koparmıştı. Gerçi genelde bu dünyada olmaktan çok kendi dünyamda olurdum yani.. Etrafıma şöyle bir bakındığımda gerçekten çok görkemli bir yere gelmiştik. Her yer ışıklarla süslü ve denizin üstüne kurulmuş bir restorant giriş kapısı uzun mumlarla süslenmiş yollar gül yapraklarıyla renklendirilmiş ve kapıya uzanan kırmızı bir halı yerleştirilmiş. Kapı önünde durmuştuk. Vale anahtarımızı almıştı tabi bunun öncesinde kapımı açmış ve inmem için bana yardım etmişti. (gerçekten iyi olmuştu çünkü ben topuklu ayakkabılara pek alışkın değilim şahsen..) Kapıda tekrar babamın koluna girdim. Kapının yanında iki tane adam duruyor ve gelenlerin isimlerine uygun bileklik veriyorlardı sanırım güvenlik için önemli bir durumdu çünkü içerisi görünmüyordu.
Bilekliklerimizi taktıktan sonra içeriye girdik ve bir adam bizi hoşgeldinizle gülen bir yüz ifadesiyle karşıladı. İçerisi gerçekten sıcaktı. Sıcak anlamı havadan değil insanların hoş sohbetleri ve arka fonda çalan yabancı şarkı. Gerçekten burası nadir hoşuma giden yerlerden biri olmuştu. Dışarıya çıkıp merdivenlerle yukarıya çıktık. Balkon tarzı bir yerde çok hoş bir manzaraya sahip güzel bir köşeden 4 kişilik masa ayarlamıştı babam. Babamı seviyordum çünkü her zaman işini bilirdi.
Yerimize oturduktan sonra masaya bir kaç şişe şarap getirdiler. Babama dönmüş misafirlerimizin kim olduğunu sormuştum. Babam ise ortaklarından birinin geleceğini söylemişti. Babamların özel bir şirketleri vardı ve 4 ortak olarak bu işe başlamışlardı başlarda pek tutmayıp ailemiz için geçim sıkıntısı yaratsa da bir patlama yaşamış ve müthiş derece de tanınan bir marka haline gelmişti. Annemde babam gibi özel bir şirkette çalışıyordu fakat kurucu olarak değil CEO gibi bir şeydi bende tam olarak bilmiyorum sormayıda düşünmemiştim. (aklımda bulunsunda sorayım bari) Babama yine merak edip geleceklerin kim olduklarını bayan mı yoksa erkek mi olduklarını sordum. Babam ise kendi yaşında bir adamın benden 2 yaş büyük bir oğlunun olduğunu beraber geleceklerini söyledi. Fakat ben tüm ortakları tanıyordum ve oğlu olan kimse yoktu. Babamda bu ortağın çıkan ortaklardan birinin yerine geldiğini ve harika fikirleri olduğu için beraber çok yakın arkadaş olduklarını söylemişti. Oğlu olması pek dikkatimi çekmese de babamın yakın arkadaşı olması beni rahatlatmıştı. Bende hemen Gizeme snap attım ve manzaranınn fotoğrafını attım. Tabii Gizem durur mu? Hemen aradı ve babamdan izin alıp balkonun diğer köşesine gittim, telefonu açtım.
Gizemle yaklaşık 15 dakika boyunca konuşmuştuk ve sanırım babama büyük ayıp etmiştim. Bunları düşünürken kendimi içeride buldum. İçeride camdan dışarı bakınca babamı görebiliyordum. Kahkaha atıyordu ama neden? Telefonuda masanın üzerindeydi. Bu duruma şaşırıp kafamı biraz daha kaydırıp masaya dikkatlice bakmıştım. Misafirlerimiz gelmişti. Olamaz! Çok ayıp olmuştu. Koşar adımlarla masaya geldim. Telefonumu kapatmaya çalışırken yerime oturmak için hamle yaptım ve benden önce davranıp karşımda oturan çocuk kalktı ve sandalyemi çekerek oturmama yardım etti. Çok nazik bir davranıştı ve hoşuma gitmişti fakat ben yüzümü telefondan ayıramamıştım çünkü mesajlar geliyor, telefon kasıyordu. Telefonu kapatmakla uğraşırken misafirlerden özür diliyordum. Telefonla konuştuğumu bildiklerini ve önemli olmadığını ima ettiler.
Telefonu sonunda kapatmıştım. Kafamı kaldırdım bir de ne göreyim! Doruk! Karşımda öylece oturmuş öylece sırıtıyordu. Kabul etmem gereken bir şey vardı o da çok yakışıklı göründüğüydü. Siyah smokinlerin içinde bir farklı olsa da saçlarını dağınık bırakmış uzun ve kıvrık kirpikleri güzel gözleriyle bana gülümsüyordu. Sanırım bu parfüm kokusu da ondan geliyordu.. Cidden büyüleyiciydi. Bir an bütün kızgınlığım gitmişti. "Biraz kırmızı şarap ister misiniz İklim Hanım?" Bunu gerçekten de o mu sormuştu şimdi? Kulaklarıma inanamıyordum çok kibar bir davranıştı. Gülümseyerek "Evet tabii neden olmasın." diyerek kadehimi uzatarak bana şarap koymasına yardımcı oldum. Babamlar şaşırmış bir ifadeyle "Siz tanışıyor muydunuz ya?" demişlerdi. Benimde tam tanışma anımız aklıma gelmiş moralim bozulmuş sinirli bir ifade ile olanları anlatacatım ki Doruk benden önce davranıp otelde bir şans eseri tanıştığımızı falan anlattı. Şans mı? Öküz! İnsan bari daha güzel bir bahane bulurdu. Neyse baya bir muhabbet sohbet etmiştik fakat biz yine Dorukla kavga eder gibi olduk sinirlerim bozulmuştu ve ben kalkıyorum dedim Doruk'a nisbeten. Dorukta duymamış gibi davranmıştı. (işime gelir bay bilmiş, gelmezsen gelme be odun! gel diyen mi var sana!)
Merdivenlerden aşağı koşar adımlarla iniyordum aynı zamanda içimden de düşmemek için dua ediyordum. Bi ara arkama bakma gereği duydum ve döndüm. 3 saniye sonra elinde ceketle inen biri ve bana doğru koşarak geliyordu. Gözlerim dolduğu için uzaktan tam göremedim fakat yaklaşınca...Merhaba arkadaşlar, biliyorum hepinizi çok beklettim fakat sınavlarım bugün bitti gerçekten çok yoğundum 9. sınıfsanız ve ATAL da okuyorsanız yandınız demektir. Çünkü sınavları aşırı zor.. Bugünde böyle içimden yazasım geldi ve genelde telefondan yazardım ve gerçekten zor oluyordu bugün bir bilgisayardan deneyeyim dedim. Oldu da galiba :)) Neyse ben fazla uzatmak istemiyorum yalnız tek ricam hikayem hakkında yorumların gelmesi.. Gidişat konusunda yada fikirleriniz varsa lütfen mesaj veya yorumla bana ulaşın hepsini tek tek okuyorum :) Sabırla yeni bölümü beklediğiniz için hepinizi ayrı ayrı çok seviyorum iyi yorumlar geldi hikayem hakkında bunun içinde teşekkür ederim.. Çoğu kişi de desteklediğini söyledi hepiniz bir tanesiniz! Böyle okurlar çoğaldıkça ben hep yazarım^^ İyi ki varsınız, iyi ki benim okurlarımsınız, sizleri seviyorum!! Umarım yeni bölümü beğenmişsinizdir. Teşekkürler :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRSIZ
Teen FictionBir genç kız, bir delikanlı. Sıkı arkadaşlar, gerçek aşıklar. Ve de bir kalp hırsızı. "Macera şimdi başlıyor!" diyerek yerinde duramayan Gizem'e sakin olmasını söylemekten bıkmış, bunalmıştım. Sahiden de bir macera olabilir miydi? Ruhu çocuk olanlar...