TIKIRTI(part2)

160 14 0
                                    

Soo'nun açısından~~

Arbaya binip marketin yolunu tuttuk. "Soo biraz dolaşıp sonra alış-verişe ne dersin?" Diye fikir önerdi Luhan. "İyi fikir. Hem kaç gündür kıçımızı kaldırıp bişey yapmadık. Hava da güzel. Nehir kenarına gidelim mi?" Diye önerdim. "Evet geceleri Han nehri çok güzel görünür."

"Gerçekten mi? Gece,yani hava karardıktan sonra hiç şehri gezmedim. Nasıl göründüğünü yalnızca resimlerden görüyorum." Luhan şaşırmış olacak ki gözünü pörtletip sordu.

"Gerçekten gitmedin mi? Kaç yıldır burda yaşıyorsun ama gitmedin mi gece biryere?" Diye sordu

"Hayır.Annem çalışıyor. Akşam anca yorgun geliyor eve. Annemden başka tanıdığım biri de yok,benimle birlikte gelsin. Sen ilk arkadaşımsın."

Gerçekten de öyleydi. İlk arkadaşım Luhan dı. Çok ta mutluyum ilk arkadaşımın o olmasına.

Sevinçle şakıyıp ellerini çırparak bana döndü yeniden. Şuan ne çılgınlık düşünüyordu acaba?

"O zaman sana ilkleri yaşatacağım Mister Soo." Onun bana olan hitap şekline kıkırdayıp arabayı sağa saptım.

[Burdan sonra medyaya yükleyemedim ama "My Destiny - Kanon" dinleyin derim]

Gerçekten çok güzel. Gece ocak ateşi gibi sarı ışıklarla süslenmiş,sanki hiç sonu olmayan Samanyolu gibi görünüyordu. Bunca zaman bu güzellikleri görmediğime ne kadar pişman olsam da, şimdi gödüğüm için mutluydum. Nehr'in kenarına geldiğimizde durdum. Ay, beyaz ışığını sokak lambaları sarı loş ışıklarını Nehr'in üstüne tutuyordu. Nehir de sanki onlara uyumlu olmak için hafifçe dalgalanıyordu. Etrafta hemen-hemen kimse yoktu bir tek bizden biraz uzakta bankta biri oturuyordu. O da Nehr'e hayranlıkla bakmış bir şeyler düşünüyor gibiydi. Başımı sağa çevirip Luhana baktığımda onu orda göremedim. Telaşla etrafıma baktığımda arabanın arka tarafındaki ağacın altında çimenlere oturduğunu gördüm. Hep böyle mi olurdu? Yalnız kaldığınızda, anlamlı bir yerde olduğunuzda, sevdiğiniz insanların yanında olsanız bile acı anlar aklınıza hüzum eder. Gelip sizi çekip vursalar bile ruhunuz duymaz. Çünkü kendinizi o anılardan ne kadar uzak tutarsanız en sakin huzurlu zamanınızda aklınıza gelip bütün düşüncelerinizi alt-üst eder. Aslında hayatın büyük bölümü kaçma-kovalamaca ile geçer. Bazen biz kovalarız onlar kaçar. Bazen biz kaçarız onlar kovalar. Fakat biz kovaladığımızda her zaman yakalayamayız,ama onlar hep yakalar. Ne kadar suratle koşarsak hep yakalanırız. Bu bazen büyük bir bela,acı bazense aşk olur.bi zamana kadar aşkın kovalamasından başka her şeye yakalandım. Aslında çoğu insan aşk tarafından yakalanırsa acı tarafından da yakalnıyor. Aşkın benim için bir anlamı yok. Aşık olup annem gibi acı çekmektense yalnız başıma kalıp aşksızlığıma ağlarım.

Ama böyle söylediğime bakmayın. Ben de aşık olmak istiyorum. Onun için ağlamak,onun için üzülmek isteyeceğim birinin olnasını ben de arzuluyorum. Adı üstünde

(A)şk (Ş)anslıysanız (K)alıcıdır. Kalıp sizi korur. Ya da onun kalıcı olması için siz kendinizden bile vaz geçip aşkı korursunuz. Eğer gelecekte aşık olursam ki bu karşılıklı olursa Han Nehri, gelip sana acılarımı ve mutluluğumu anlatacağım. Aşık olan insanlar bunun bir hoşlantıdan ibaret olmadığını söyler.

Aşk rüya bile görmediğin derin ve tatlı uykundan onun yüzünü görerek uyanmandır.

Aşık olnayı gerçekten çok istiyorum.

Neyse bu kadar duygu yeter. Yoksa aşkım olmadığı için kendimi nehr'e atıcam.

○Luhanın açısı○

Bu kadar derin ne düşünüyorsun Soo? Seni tanıdığım süre boyunca bu kadar düşünceli görmedim. Aslında sen de benim düşünceli olduğumu görüyorsun değil mi? Seninle kimse ile olmadığı kadar yakın bağım var. Annenle senin arandaki bağın aynısı. Ama senin annen. Benim değil. Her zaman senin oldu. Hiç bir zaman benim olmadı,olamadı. Olmayacak diyemem belki olur. Sana zarar vereceğimi düşünüyordum ama sen o kadar masumsun ki sana ağır söz bile söyleyemiyorum. Senin hiç bir suçun yok ki zaten. Ama her zaman söylerler: "eğer birine zarar verip onu incitmek istiyorsan, o insanın en değerli varlığı olan evladına zarar ver." Ama ben bu deyimi bozacağım. Kim hata yaptıysa kendisi cezasını çekmeli. Belki de ilerde benden nefret edeceksin ama benim seninle tek yakınımla birlikte olmam için aradaki engelleri ardan kaldırmam gerek. Eğer o zaman beni suçlamazsan seninle birlikte mutlu yaşam geçiririz Kardeşim. Ama şimdi yıllardır hayalini kurduğum şeyleri yapmaya gidelim.

Üstümdeki çimleri silkinip temizleyerek ayağa kalktım. Arabaya doğru yürüdüm. Soo beni gördüğünde düşüncelerinden sıyrılıp ışıltılı büyük gözleriyle bana baktı.

Konuşmaya başladı.

"Gidiyor muyuz? Kafamı evet anlamında salladım. Sonunda diye ciyakladı.

"Biran bu işten cayacağını düşündüm Lulu."

Caymak mı? Yıllardır bu günlerin hayalini kuruyordum ben. Bana d

Adımla deyilde Lulu diye seslenmene çok sevindim benim küçük masum kardeşim.

"Hayır ben alış-verişi çok severim. Hele yanımda sen olursan daha bi güzel olur bence" yanakları kızarıp başını aşağı eğerek sessizce mırıldandı.

"Teşekkür ederim"

"Eee hadi artık gidelim" deyip direksiyonun başına geçtim. Soo şaşkın şaşkın bakarken onu yan koltuğa itekledim.

Yerinden büyük gazla kaldırıp geriye doğru sürdüm. Yola çıkınca dönüp düz yolla gitmeye başladık.

Markete ulaştığımızda Soo arabayı park etmemi beklemeden kapıyı açınca ben de mecburen durdum. O indikten sonra çabucak arabayı park edip Soo'nun yanına geldim. Giriş kapısının yanından market arabası alıp yürümeye başladık. O bir tarafdan ben bir taraftan arbayı sürüklüyorduk. İndirim için dizilen ürünle çarpınca son anda düşme tehlikesini atlattık. Yapacağı yemekleri düşünüp bana lazım olan malzemeleri söylüyordu. Ben de birazcık ondan uzun olduğum için raflardan alıp arabaya atıryordum. Sonunda dondurulmuş gıdalar reyonuna ulaştığımızda arabayı sonuna kadar doldurmuştuk. Kasaya yürürken yolda çikolatalardan 7-8 tane daha arabaya attık. Sonunda bitmişti. Parayı ödeyip poşetleri Soo ve market görevlisiyle bagaja taşıdık. Sonunda evin yolunu tuttuk. Yolda şakalaşarak gülerek sonunda eve vardık. Gülerek poşetleri -güçle taşısakta- evin kapısına kadar gelip poşetleri yere bırakıp kapının kilidini açtık.

İçeri girip ışığı yaktığımızda ani şok yaşadım. Ben ağzını açıp konuşacaktım ki Soo benden önce davrandı.

"Sen de kimsin? Ve evime nasıl gidin?"

Y.N:baya uzun bi bölüm yazdım. Bu aralar çok duygusalım o üzden nehir kenarında biraz duygulandım. İnşAllah beğenmişsinizdir. Yeni bölümü ne zaman yayınlayacağımı bilmiyorum, ama çabuk yazmaya çalışıcam. Sizleri çok-çok seviyorum. Ve ıütfen ne hatalarım varsa yorumda belirtin bütün görüş ve eleştirileri dikkate alıyorum. ❤


MIRACLE LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin